“Mesih’in kendisi barışımızdır”
(Efesliler 2,14)
İlahi Litürji esnasında sık sık selamet kavramı öne sürülür. Ayini icra eden rahip, İlahi Litürji’nin her mühim bölümünden önce, müminlere “hepinize selamet olsun” diye temenni eder. Başka noktalarda ise “Salametle Rab’be yalvaralım” diyerek müminlerin barışla dua etmelerini teşvik eder. Veya “semavi /yukarıdan gelen selamet” ve “cümle alemin selameti” için dua eder.
Ancak şu soru aklımıza gelebilir: Acaba Kutsal Kilisemiz “selamet” kavramını nasıl algılar?
Rab’bimiz, çarmıhta Kendini feda etmeden önce, öğrencilerine son buyruklarını emanet ederken “Size selâmet bırakıyorum, size kendi selâmetimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum.” dedi. Burada Rab kendi selâmetinden bahsediyor. Ve Kendi esenliğinin, dünyevi esenliğe zıt olduğunu vurguluyor.
Kutsal Pederlerin yorumlarına göre, Mesih’in bize verdiği esenlik, iç dünyamızın bir ruh halidir ve dış durumlardan etkilenmez. “Esenlik Tanrı’sı” (Filipililer 4,9) olan Baba Tanrı ile birleşmemizden kaynaklanan selamettir.
İsa, yukardaki cümleleri kurarken az sonra tutuklanacağını, çarmıhta ölüme mahkum edileceğini ve bildiğimiz bütün o korkunç cefaları çekeceğini biliyordu. Ancak O’nun esenliğini hiç birşey sarsamazdı. Öğrencilerine de bu selâmeti aktarıyordu. Akabinde onları cesaretlendiriyordu: “Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmasın.” (Yuhanna 14,27)
Öğrencileri de ilerde zulüm ve işkencelerle karşı karşıya geldiklerinde, Rab’bin onlara verdiği selameti koruyup sarsılmamalıydılar. Nitekim Aziz Elçilerin hayat öykülerinde okuduğumuz gibi.
Mesih’in selameti, aynı şekilde, daha sonra, işkencelere maruz kalan hristiyanların yüzlerine de yansıyordu. Bu olaydan etkilenen birçok putperest, şehitlerin cellatları dahil, Mesih’e iman ediyorlardı.
Mesih’in doğduğu o Kutsal Gece, Melekler, “Yücelerdeki Tanrı’ya izzet ve yeryüzünde selamet olsun” diyerek, Rabbin selametini duyurdular: Esenlik yeryüzüne geliyor. Peygamber Yeşaya’nın önceden bildirdiği gibi: Çünkü bize bir çocuk doğacak…O Esenlik Önderi olacak.” (Yeş.9,6) Elçi Pavlus ise bunun altını çiziyor: “Mesih’in kendisi barışımızdır” (Efesliler 2,14)
Rab’bin bize miras braktığı selamet üç boyutludur: bizi hem Tanrı, hem kendimizle hem de komşumuzla barıştırır. Öncelikle, Tanrı ile barışmak nedir, iyice anlamaya çalışalım. Bildiğimiz üzere, ilk Atalarımız Adem ile Havva’nın Tanrı’nın emrini çiğnedikleri zaman, insan ile Tanrı ilişkileri zedelendi. Tanrı’nın yarattığı ilk insan Tanrı’ya itaat etmeyip Tanrı’ya düşmanlık güden iblisin sözlerine kandı ve onun tarafına geçti. Bu şekilde ademoğlu Tanrı’nın düşmanı olarak belirdi.
Bu feci durumdan bizi kurtaran Mesih’dir. Bizi sevdiği için beden alıp yeryüzüne geldi ve çarmıhta kanını akıtarak bizi Baba Tanrı ile barıştırdı. Elçi Pavlus “Tanrı’nın düşmanlarıyken Oğlunun ölümü sayesinde O’nunla barıştık” dediğinde bu olaydan bahsetmektedir.
Bu barıştırılmanın en harikulade yanı ise şudur: Rab’bimiz Isa Mesih bizi Vaftiz Gizemiyle (Sakramentiyle) sadece bir kez Göklerdeki Babamızla barıştırıp bizi terk etmedi. Aksine bizi mütemadiyen O’nunla barıştırmaktadır.
Biz, günahlarımız yüzünden Tanrı ile ne kadar ilişkimizi kessek de, merhametli Rabbimiz, belirlediği Tövbe ve Günah İtirafı Gizemi aracılığıyla, günahlı yolundan dönen herkesi Baba Tanrı ile yeniden barıştırıyor. Dolayısıyla müminler her zaman esenliği Tanrı’nın bir armağanı olarak kabul ederler. “Tanrı’nın esenliği sınır tanımaz” (Yeş.9,7) Bunu iyi bilirler.
Bu yüzden de ve hepimizin Mesih’in esenliğine ihtayaç duyduğumuzdan, Kilisemiz, sık sık ruhbanların ağzıyla müminlere selameti elde etmelerini diler. “Hepinize selamet olsun!”
Elçi Pavlus da hristiyan topluluklarına mektup yazarken sıklıkla Rab İsa Mesih’in esenliğini ve lufünü elde etmelerini temenni ediyor.(bz.Rom 1,7 1.Korint 1,3 vs)
İlahi Litürji ve tüm diğer Kutsal Sakrametler ve Ayinler boyunca Rab’den dilediğimiz ilk şey “Yukarıdan gelen esenlik”dir. O’nun Kendi esenliğini, yukardan gelen, tek ve kalıcı esenliği almak için Rab’be yalvarıyoruz. Elçi Pavlus “Her türlü kavrayışı aşan Tanrı’nın esenliği Mesih İsa aracılığıyla yüreklerinizi ve düşüncelerinizi koruyacaktır.” (Fil.4,7) diye yazmaktadır.
İnsanın aklı, Mesih’in selametiyle elde edilen zenginliğin büyüklüğünü ve değerini kavrayamaz! Öyleyse kardeşlerim, büyük bir özlemle Rabbimizden değerli esenliğini bize bağışlamasını yalvaralım. Her seferinde Ruhaninin “Hepinize selamet olsun” sözünü ve takdisini minnetarlık duygusuyla kabul edelim, “ve senin ruhuna” diyerek karşılık verelim.
Yaşantımızla Rabbimiz İsa Mesih’le aramızdaki iletişimi sağlayalım, öyle ki O’nun selameti durmaksızın kalbimize nakledilsin. Amin.