/ Pazar Vaazlarι / Aziz Büyük Şehit ve Havalilere Eş Thekla hakkında vaaz

Aziz Büyük Şehit ve Havalilere Eş Thekla hakkında vaaz

Aziz Büyük Şehit ve Havalilere Eş Thekla hakkında vaaz

 

 

24 Eylül’de, Hristiyanlığın ilk yüzyıllarında öne çıkan bir kadının hatırasını kutluyor Kilisemiz, İlk Şehit Azize ünvanına sahip olan Azize Thekla’nın.

M.S. yaklaşık 28 yılında Konya’da, asil ve pagan bir ailede dünyaya geldi. Havari Pavlus, Havari Barnabas ile birlikte 46 yılının sonbaharında, Pisidia Antakyası’ndan kovulmuş bir şekilde Konya’ya vardıklarında, Azize Thekla henüz 18 yaşındaydı. Asil ruhu putlara tapmaktan memnun değildi, daha yüce bir şeyin arayışındaydı. Ve bunu Elçi Pavlus’un öğretisinde buldu. Azimli Elçi, Mesih’in İncili’ni ilk önce Yahudilere, Konya Sinagogu’nda duyurmaya başlamıştı. Fakat fanatik Yahudiler ona sinagogun içinde konuşma yapmayı yasakladılar. Bundan sonra Elçi Pavlus vaazlarını, iyi niyetli bir insan olan Onisiforos’un evinde devam ettirdi.

Mesih’in Elçisini dinlemeye giden birçok kişi arasında genç Thekla da vardı. İsa Mesih’in tüm dünyanın kurtuluşu için kendi isteğiyle Haç’ta öldüğünü duyunca O’nun sevgisine hayran kaldı ve çok etkilendi. Kalbi Mesih sevgisiyle yanmaya başladı ve tıpkı Elçi Pavlus’un yaptığı gibi tüm hayatını Rab’be ve O’nun hizmetine adamaya karar verdi.

Elçilerin Konya’dan gidişinden sonra Thekla, iman ateşi ve gayretle Mesih’i duyurmaya başladı. Bunun sonucu olarak gözaltına alındı ve kendi memleketinde ilk şehadetini yaşamış oldu. Yakılarak öldürülme cezasına çarptırıldı. Fakat alevler nasıl ki Babil’deki Üç Gence de hiç dokunmamışlardı, aynı şekilde Azize Thekla’ya da hiç zarar veremediler. Üstelik şu şaşırtıcı olay yaşandı, aniden gök gürültüsü ve şimşeklerle sağanak yağmur başladı, ateşi söndürdü ve bunu izlemeye gelmiş olan topluluğu hemen dağıttı. Bu şekilde Azize Thekla alevlerden zarar almadan kurtulmuş oldu.

Azize Thekla ikinci şehadetini ise birçok kişiyi Hristiyan inancına getirdiği Pisidia Antakyası’nda yaşadı. Yabani hayvanların parçalaması için onu, kalıntıları günümüze kadar ulaşan Antakya Amfitiyatrosu’na attılar. Fakat, ne aslanlar ne de diğer yabani hayvanlar ona dokunmadılar, tıpkı aslanlar çukuruna atılan Daniel Peygamber’in yaşadığı mucize gibi. Ölümden kurtulması ve onu yenmesi için Allah, Azize’yi gizli bir güçle kuşandırdı.

Azize Thekla, elçisel yolculuklarında Elçi Pavlus’a refakat etmek istiyordu. Fakat Elçi Pavlus’un tavsiyesine uyup, paganları Hristiyanlığa getirmek için memleketinde kaldı.
Azize Thekla Mesih’i birçok yerde duyurduktan sonra Konya’nın güney taraflarına indi. Kilikya’daki Selefkiya (bugünkü Silifke) bölgesine vardığında orada bulunan dağlardaki bir mağaraya gitti ve hayatının geri kalanını orada inzivada geçirdi. Kendini manevî idmana, duaya ve Kitab-ı Mukaddes’i duyurmaya verdi. Aynı zamanda birçok hastanın şifa bulmasına da vesile olmaya başladı. Bu yüzden kısa süre ünü yayıldı ve birçok insan ondan bir tavsiye almak ya da hayır duasını alıp iyileşmek için ziyaretine gider oldu.

Azize 90 yaşına geldiğinde Rab tarafından O’nun Göksel Krallığına mucizevî bir şekilde çağırıldı. Selefkiya’nın Hristiyanları, defnedildiği mağaranın üstüne onun şerefine bir kilise inşa ettiler.

Azize Thekla’nın hayattayken yaptığı mucizelerin sayısı, o vefat ettikten sonra daha da artmaya başladı. Hatta İmparator Zinon (5. yy) bile Azize Thekla’nın mucizesi ile şifa buldu ve oraya onun şerefine büyük bir kilise yaptırdı. Azizenin inziva yerine kurulan manastır da imparatorluğun dört köşesinden imanlıların geldiği bir ziyaretgâh haline geldi.

Tabii ki Azize Thekla’nın cesaretine hayran kalıyoruz! İşkenceler ve şehadetler onun inancı yayma azmini etkileyemediler. Bu yüzden Kilise’nin ona “Havarilere Eş” ünvanını vermesi oldukça yerindedir. Bu ünvana çok az sayıda kadın Azize sahip olabilmiştir.

Mesih’e karşı olan derin sevgisinden, tüm varlığını O’na adama arzusundan dolayı münzevî hayatını seçti. Bu vesileyle de ilk Rahibe/Kadın Çileci olma ünvanına da sahip oldu. Ve inzivaya çekilmiş olduğu mağarada da, bugüne kadar çok büyük manevî ürünler vermiş olan, ilk Hristiyan Kadın Manastırı geleneğinin temellerini atmış oldu.

Güçlü imanıyla “kızgın ateşi söndürdü” ve “aslanların ağzını kapadı” (İbraniler 11, 33-34) ve ilk kadın şehit oldu.

Tabi ki Azize Thekla tüm bunları kendisini bu kadar şana sahip olmaya yetkin kılan İsa Mesih’e, ardından da teşkil ettiği örnekle ve öğretileriyle ona Mesih’i yakından tanıma konusunda ilham veren Büyük Elçi Pavlus’a borçluydu. Fakat tabi ki tüm bunlar, Mesih’e karşı olan sevgisinin ve bağlılığının ürünleriydi. Öğretmeninin deneyimi onun ruhunda da hüküm sürüyordu: “Şimdi bedende sürdürdüğüm yaşamı, beni seven ve benim için kendini feda eden Tanrı Oğlu’na imanla sürdürüyorum” (Galatyalılar 2, 20).

Sevgili kardeşlerim, gelin bizler de Havarilere Eş ve İlk kadın Şehit Azize Thekla’nın aydınlık örneğinden feyz alalım. Ruhumuzun Güveyi’nin her birimize ayrı ayrı, bin bir yolla ifade ettiği mükemmel sevgiyi anladığımızda, kalplerimizde İsa’nın arzusunu ve O’nun hayatını gerçekten yaşama isteğini hissettiğimizde, bizi Kendisiyle bir Beden’de birleşmeye çağıran ilahî Lütfu’nun dokunuşlarını içimizde fark ettiğimizde, işte tam da o zaman benliğimiz Mesih sevgisiyle dolup taşacak. Diğer her türlü sevinçten daha yüce olan ve sonsuz olan manevî sevinçtir, işte hepinizin bu sevince sahip olmasını diliyorum. Amin.

 

Aziz Büyük Şehit ve Havalilere Eş Thekla hakkında vaaz