Havarilerin Mektuplarından Okuma Üzerine Vaaz(32)
SAMİRYELİ KADIN PAZARINDA
26/5/2019
(Elçilerin İşleri 11:19-30)
Bugün Kilisemizde Elçilerin İşleri Kitabından okunan pasajda hristiyanlara karşı uygulanan sert bir zulüm esnasında Büyük Antakya Kilisesi’nin görkemli kuruluşunu duyuyoruz.
Rabbimizin Çarmıha gerilmesinden sonra, Yahudilerin nefreti Havarilere ve Mesih’e iman eden herkese karşı yönlendi. Yahudi yetkilileri tarafından Kudüs Kilisesi’ne karşı düzenlenen en büyük zulüm MS 36 yılında gerçekleşti. Bu genel zulüm Başdiyakon Stefan’un (ilk Şehit) taşlanmasıyla başlayıp Kudüs’ün dışına yayıldı. Sonuç olarak, birçok Hıristiyan şehirden ayrıldı ve çevre bölgelere dağıldı. Bunlardan bazıları Kıbrıslılar ve Kirenelilerdi (bugünün Libya’sından) ve kendilerini Suriye Antakyası’nda (bugün Türkiye’de olan Antakya) buldular. Her yerde Mesih’in müjdesini büyük bir coşkuyla vaaz ettiler ve Rab’bin gücü ile birçok kişi İsa Mesih’e Rab ve Tanrı olarak inanmalarına yardımcı oldular. Bu harika haber Kudüs’e ulaştı ve buna karşılık Kilise, Mesih’in Yetmiş Havalrilerinden biri olan emekleri ve sağduyuluları ile bilinen Kıbrıslı Barnabas’ı Antakya’ya orada yapılan çalışmaları ilerletmeye göndermek için seçti. Antakya’ya geldiğinde, orada yaşayan Mesih’e inanan insanların sayısına ve Tanrı lütfunun meyvelerine hayran kaldı.Tanrı’nın lütfunun hayatlarını nasıl zenginleştirdiğine mutlu bir şekilde şahit oldu.
Nitekim, Tanrı’nın zulüm gören Kudüslü Hristiyanların üzüntüsünü Antakya Kilisesi’nin kurulması ve büyümesiyle ölçülemez neşeye dönüştürdüğünü görüyoruz. Bu olay Kilise Tarihinde tek bir defa yaşanan bir olay değil. Birçok kez yaşandı ve yüzyıllar boyunca bir tür manevi kural haline geldi. Üç yüz yıl sonra, putperest Roma imparatorlarının elindeki korkunç zulümlerle İsa’nın Kilisesi’nin hayatta kalacağını kim hayal edebilirdi? Kelimelerle anlatılamaz işkencelerden sonra 11.000.000 Hristiyanın, yalnızca ilk yüzyıllarda Mesih için kanlarını döküldüğü hesaplandı. Buna rağmen, Kilise Doğu ve Batı’da gelişti. Aynı şey son zamanlarda Kiliseyi yıkmak isteyen ateist rejimlerle de oldu. Onlar kayboldular ama Kilise hala burada!
Bu “ruhsal kuralı” mümenlerin hayatlarında da görebiliriz. Tanrı’yı reddeden insanlar Hristiyanlara, ne kadar baskı veya adaletsizlikle zarar verirse versin, onlar kutsanır, Yüce Allah’ın lütfunu alır.Bu nedenle, Mesih ile bir arada yaşayan hiç kimse korkmaz, çünkü bu ilham verici sözlere inanır: “Tanrı’nın, kendisini sevenlerle, amacı uyarınca çağrılmış olanlarla birlikte her durumda iyilik için etkin olduğunu biliriz.” (Romalılar 8:28).
Antakya’nın ilk Hıristiyanları yüreklerinde, İsa Mesih’in getirdiği neşeli kurtuluş mesajını aldı. Kudüs ve bütün Yahudiye, Hıristiyan topluluğunu da etkileyen kıtlıktan muzdarip olduklarında, Antakya Hristiyanları Müjde’nin kalben kabul ettiklerini gösterdiler ve onlara yardım etmeye karar verdiler. Ellerinden geleni topladılar ve onu Barnabas ve Saul (Havari Pavlus olacaktı) ile birlikte Kudüs Kilisesi’nin önderlerine gönderdiler (28-30. Ayetler).
Bundan yeni vaftiz edilen Antakya Hristiyanlarının Mesih’in İncil’in gerçek anlamını en başından anladığını görüyoruz. Sevgiyi bir eylem olarak anlamak ve bunu kalbe almak: “Tanrı’ya inananlar iyi işleri sürdürmek için dikkatli olmalılar” (Titus 3: 8).
Böylece, Antakya Kilisesi güçlü bir temele dayandı ve büyüdükçe varlığını daha geniş bir toplulukta hissettirdi. Mesih’e iman edenlerin Antakya’da ilk defa “Hristiyan” olarak adlandırılmasını göz önünde bulunduralım (ayet 26’ya bakınız). Büyük azizler, Tanrı Taşıyan Aziz Ignatius ve Altınağızlı Aziz Yuhanna gibi, Antakya Kilisesi’nden gelmiştir. Antakya Kilisesi, bir Patriklik olarak kabul edilinceye kadar önemi artmıştır.
Antakya Kilisesi, kendi yerel kilisemiz için bir model olsun. Her zaman Tanrı’nın lütfu ile birlikte kalalım. Büyük bir ruhsal aile olarak uyum içinde bir araya gelelim. Kilise’den ayrılanlara ulaşmak ve gerçek Tanrı’yı tanımayan başkalarını çekmek için kalplerimizde şifa ve ilham taşıyalım. Dünyadaki kardeşlerimizin rahatlaması için sevgi işleriyle hareket edelim. Amin.
Havarilerin Mektuplarından Okuma Üzerine Vaaz(32)