/ Pazar Vaazlarι / Heruvim ilahisi

Heruvim ilahisi

Heruvim ilahisi

(20.3.2022)

İlahi Litürji’de Kansız Kurban’ı sunma anı yaklaştıkça, Rahip böyle büyük bir kutsal olaya yaklaşmak için layık olmadığını daha yoğun şekilde hissetmektedir. Tıpkı Timios Prodromos’un, (Vaftizci Yahya’nın) İsa’nın kendisini vaftiz etmeye çağırdığında korkuya kapıldığı gibi. Kilisemizin bir ilahisinde şöyle terennüm edilir: “Vaftizci, dünyanın günahlarını temizleyen Tanrı Kuzusu’nu gördüğünde korktu ve eli titredi; heyecana kapıldı ve şöyle haykırdı: Ey Tanrı’nın Kutsal Sözü, sana dokunmaya cesaret edemiyorum.” (bkz. Theofani Yortusu’nun 3. Saat Ayinin Idiomel[1] ilahisinde). Bu korkunun aynısına Rahip de kapılır ve Kutsal Gizem karşısında kendini daha da alçaltmak ve ilahi yardım (güç) istemek için kendisi adına çok dokunaklı bir dua okur. Bunların yanı sıra Rahip şöyle der: Eğer Tanrı’ya hizmet etmek göksel Melek Güçleri için bile çok büyük ve dehşetli bir şeyse, günahkar bir insan Tanrı’ya hizmet etmeye nasıl cesaret edebilir ki? Eğer insana duyduğu sonsuz sevgiden dolayı Rab’bin kendisi, Kutsal Elçiler ve onların halefleri olan Episkoposlar ve Rahipler aracılığıyla bu kansız kurbanın sunuluşunu kendi Kilisesi’ne teslim etmek üzere dünyaya gelmeseydi, insan için Kutsal Sunağa yaklaşmak ve litürjiyi icra etmek imkansız olurdu. Rab’bin tarif edilmez tenezzülünden cesaret alan Rahip, huşu ve sarsılmaz bir umutla Mesih’e sığınır, ruhunu ve kalbini her kötülükten arındırması ve Kutsal Ruh’tan aldığı Rahipliğin gücü ve lütfuyla, Rabbimiz’in Kutsal Bedenini ve Kanını sunmaya layık görülmesi için yalvarır.

Bu Heruvim İlâhisi  Duası (İlahicilerce Heruvim İlâhisinin terennüm edildiği sırada Rahip tarafından söylendiği için böyle adlandırılmıştır), gerçekten de İlahi Liturjinin en sıcak ve meselenin özünü kavrayanların başında gelir. Bu Dua ile, bizim için kendini kurban etmeye Kutsal Meleklerin eşliğinde gelen herkesin Kralı’nı karşılamak adına yeryüzünden yükseliyoruz.

İlahiciler, Heruvim İlâhisini yavaş, huşu içinde ve melodik bir şekilde terennüm ederken, Rahip, Heruvim Duasını bitirdiğinde, alçak sesle kendisi için de üç kez Heruvim İlahisini tekrarlar: Heruvimler’i sırlı bir şekilde temsil ederek ve hayat veren Üçleme’ye üç  kutsallı ilâhiyi terennüm ederek, şimdi ömrün her kaygısını bir yana bırakalım ki, her varlığın kralını karşılayalım. Akabinde kısık sesle “Ulu merhametine göre bana merhamet eyle, ey Allah”, cümlesiyle başlayan 51 mezmuru okuyarak Kutsal Sunağı, Kutsal Bema’yı, Temblo’yu (İkonostasi) ve tüm îmanlıları Büyük Kapı’nın önünde durarak tütsüler.

Litürjiyi icra eden ruhban, tütsüleme ile aslında Tanrı’dan Yuhanna’ya gelen Vahiy’de tarif edildiği gibi, Rab’bin Meleğini örnek alır: “Altın bir buhurdan taşıyan başka bir melek gelip sunağın önünde durdu. Tahtın önündeki altın sunakta tüm kutsalların dualarıyla birlikte sunmak üzere kendisine çok miktarda buhur verildi. Kutsalların dualarıyla buhurun dumanı, Tanrı’nın önünde meleğinelinden yükseldi.” (Vahiy 8:3-4)

Îmanlılar, Rahip onları tütsülediği zaman, başlarını Rahibe eğip ona teşekkür ederler.

Rahip, 51.Mezmurun son ayetlerini tamamlayarak Kutsal Sunağa döner: Senin kabul ettiğin kurban alçakgönüllü bir ruhtur, Alçakgönüllü ve pişman bir yüreği hor görmezsin, ey Tanrı. (Mezmurlar, 51:!7)Yani, Litürjiyi icra eden Ruhban şunları söyler gibidir: Rabbim, Halkın ve litürjiyi icra edenin, kalpte yumuşak ve alçakgönüllü olana şefkatle nezaret ettiğini ve fedakarlığının Senin huzurunda kabul edildiğini anladık. İşte bu yüzden, ya Rab tüm nimetlerin için sana teşekkür kurbanımızı pişmanlık içinde ve alçakgönüllü bir kalple sunuyoruz.

O anda, Rab’bin söz konusu sözleri Rahibin kalbinde kendiliğinden yankılanır: Bu yüzden, adağını sunağa getirdiğinde, orada kardeşinin sana karşı bir şikâyeti olduğunu hatırlarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git, önce kardeşinle barış; sonra gel, adağını sun. (Matta 5:23-24). Bu nedenle Rahip ve onunla birlikte litürjiyi icra eden diğer rahipler Kutsal Sunağa resmi bir dini alayla getirmek üzere sunulan Değerli armağanları Prothesis’ten almadan önce, Büyük Kapı’dan çıkar, müminlere döner, alçakgönüllülükle kollarını bağlar, başını eğer, tüm vücudunu büküp halktan af diler, aynı zamanda da kalbinden herkese af verir. Rahip başka papazlarla birlikte litürjiyi icra ettiğinde, her biri ayindaşının önünde af dileyip, affederek eğilir. O halde, tövbe ile, İlahi Liturjinin en önemli kısmına geçiyoruz!

Ilahiciler, “Heruvimler’i sırlı bir şekilde temsil ederek sırlı bir şekilde temsil ederek….” Heruvim ilâhisini terennüm etmeye devam ederken, Litürjiyi icra eden rahip, Değerli Armağanların Sunulmasını tamamlamak için Kutsal Prothesis’e (Kutsal Sunağın solunda bir nişte bulunur) gelir. Sadece bedeni değil kalbi de temizlemeyi amaçlayan mezmur ayetleri söyleyerek ellerini özel bir kurnada yıkar. Bu temizleme eylemi, bir Episkopos litrüjiyi icra edecekken, Büyük Girişten önce diyakoz yardımcısı herkesin önünde Değerli Armağanlara dokunacak  Episkoposun ellerini yıkaması için su tuttuğunda daha belirgin olur. Tabi ki, el yıkamanın daha derin anlamı, ruhumuzun paklığını da temsil etmesidir. Yıkanmış eller ile fakat kirli bir ruhla ibadet etmenin ne anlamı var ki!

Tanrının izniyle, konumuza önümüzdeki Pazar devam edeceğiz.

 

  1. VAAZ, İLAHİ LİTÜRJİNİN YORUMLANMASI

                                                                                    Pisidia Metropoliti Sotirios

[1] Idiomel: kendine has bir melodiyle terennüm edilen ilahi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Heruvim ilahisi