/ Pazarın Sesi / Göksel şölen

Göksel şölen

1. “BÜYÜK ZİYAFET”

Bu meselde Rabbimiz, göksel Krallığını “büyük bir ziyafet” olarak adlandırır ve hepimizi bu ziyafete davet eder.
Peki neden onu böyle adlandırmaktadır?

Onu ziyafet olarak adlandırır; çünkü Tanrı, Krallığında bize ruhsal ve doğaüstü bir sofra hazırlayacaktır: İlahi ve ebedî iyiliklerle dolu bir sofra. Bu, gökte kurulan ve sonu olmayan bir sofradır. Tanrı’nın Kendisi, iyiliklerinin sonsuz zenginliğinden bize sunacaktır. İşte bu yüzden bu ziyafet büyük olarak adlandırılır. Çünkü bu şölen, sunulan ruhsal armağanların kıyas kabul etmez değeri sebebiyle en görkemli şölen olacaktır.

Peki bu armağanlar nelerdir?
İnsanın tadabileceği ya da arzulayabileceği en yüce şeylerdir: Tanrı’nın ışığına ve yüceliğine ortak olmak, O’nun kutsallığına ve esenliğine katılmak. İlahi yüzünün tarif edilemez güzelliğini seyrederken hissedeceğimiz dile gelmez sevinç. Mesih’in tüm zenginlikleri, O’nun araştırılamaz ve tükenmez hazineleri önümüze serilecek, ruhumuzu doyuracak ve bizi anlatılamaz bir sevinçle dolduracaktır.

Ancak Rabbimiz, bu göksel ziyafette bize daha da yüce, kıyaslanamaz bir armağan sunacaktır: yeni kâseyibizzat Kendini, yani ilahi Komünyonu fakat bizim kavrayamayacağımız, hayal edemeyeceğimiz ve anlayamayacağımız yeni bir tarzda. Bu armağanı sunan, ziyafetin Efendisi olan Tanrı’nın Kendisi olacaktır. O, bizimle birlikte sevinecek ve bize hizmet edecektir.

Kimdir bu? Yüce Olan, En Yüksek Olan, Ebedî Olan bizlere, küçük ve en değersiz görünenlere hizmet eden.

Bu ziyafet aynı zamanda büyüktür çünkü evrensel bir şölendir, tüm insanlığın bayramıdır. Her halktan ve her çağdan bütün insanlar bu ziyafete davetlidir. Çünkü Tanrı, akıl almaz merhametine ve ilahi iyiliğinin sonsuz zenginliğine göre hepimizi Krallığına kabul etmek ister. Bu şölen aynı zamanda ebedîdir. Bir başlangıcı vardır, ama sonu yoktur.

Ah, keşke bu göksel şölenin nasıl olacağını az da olsa kavrayabilseydik! Orada nasıl yaşayacağımızı, nelerden zevk alacağımızı, neler göreceğimizi, neler hissedeceğimizi! Göğün ilahi ve melekli güçleriyle, Kilisemizin Azizleriyle nasıl iletişim kuracağımızı, her şeyden öte Tanrı’nın sonsuz güzelliğini nasıl seyredeceğimizi, O’nunla nasıl konuşacağımızı ve bütün bunları doymaksızın, sonsuza dek.

İşte Tanrı’nın Krallığının bu doğaüstü ve akılla kavranamaz ziyafetini düşünmeliyiz. Onu arzulamalı ve beklemeliyiz.

 

2. TANRI’NIN DAVETİ

Tanrı, bu göksel ziyafete her birimizi her gün davet eder. 

Bana gelin,” der Tanrı.
Her şey hazır. Sizin için her şeyi hazırladım. Gelin. Kimse eksik kalmasın. Daveti kabul edin.

Ne kadar korkunç ve trajik olurdu, Tanrı’nın çağrısını duydukları hâlde çeşitli mazeretler öne süren o meseldeki insanlara benzememiz! Kimisi ekonomik işleri, kimisi tarımsal uğraşları, kimisi ailevi nedenleri bahane etti. Sanki önceden anlaşmışçasına, hepsi yokluklarını haklı çıkarmaya çalıştı.

Evet, meşguliyetleri meşruydu. Ama hiçbiri krallığın büyük ziyafetine katılmaktan daha değerli değildi. Ve işte bu mazeretler, onların göksel şölenden mahrum kalmalarına sebep oldu.

Bu bize açıkça şunu öğretir. Meşru işler bile, onlara bağlanıp saplanırsak, ruhsal hayatımız ve göksel Krallığın mirası için ciddi engellere dönüşebilir.

Bu yüzden günlük ve geçici olana bağlanmayalım. Tanrı bizi büyük ve ebedî olana çağırıyor. Kulaklarımızı Tanrı’nın çağrısına, Kilise’nin çanına, İncil’in sesine kapatmayalım.

Tanrı bizi ilahi ibadete, düzenli kutsal itirafa, ruhsal öğretiye çağırıyor. Elbette her zaman bir engel çıkar. Genç ebeveynler çocukları ve işleriyle meşguldür, orta yaşlıların başka sorumlulukları vardır, yaşlılar torunlara bakmakla yükümlüdür ve daha nice meşguliyet sayabiliriz…

Öyleyse hayatımızdaki öncelikleri doğru bir şekilde sıralamayı öğrenelim. İlahi davetin değerini kavrayalım. Bizi kimin çağırdığını ve nereye çağırdığını fark edelim.

Ve yüreğimizin derinliklerinden şöyle diyelim: “Tanrı bugün beni Kilisesine, yarın Krallığına çağırıyor! Tanrı’ya nasıl “hayır” diyebilirim? Cennetin büyük ziyafetinden nasıl mahrum kalabilirim?”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Göksel şölen