Mesih’in Çarmıhı
1.Tunç Yılan
Yüce ve Kutsal Haç’ın Evrensel Yükseltilişi yortusundan önceki Pazar günü, Rabbimizin çarmıhtaki kurbanının büyük gizemini kavramamız için bizi ruhen hazırlar. İncil’den okunan bölüm, Rab’bin gizli öğrencisi Nikodimos’a gece yaptığı kutsal konuşmaya götürür; orada Rab, insan soyunun kurtuluşunun büyük sırrını açıkladı. “Hiç kimse göğe çıkmadı,” dedi, “sadece ben, gökten inip insan olan. Şimdi yeryüzünde bulunuyorum, ama aynı zamanda gökte de varım. Ve nasıl bir zamanlar Musa, İsraillilerin çölde ölümcül yılan sokmalarından kurtulmaları için tunç yılanı bir sırık üzerinde yükselttiyse, aynı şekilde ben de Tanrı’nın gizemli planı gereği çarmıh üzerinde yükseltilmeliyim.”
Peki bu Eski Ahit olayıyla Rabbimizin çarmıha gerilişi arasındaki derin bağlantı nedir? Çölde korkunç bir şey yaşanmıştı: Zehirli yılanlar ortaya çıkmış, İsraillilerin çadırlarına giriyordu. Sayısız yılan önüne çıkan herkesi sokuyor, kurbanlar korkunç acılar ve çaresiz çığlıklarla kısa sürede ölüyorlardı. İsrailliler dehşete düşmüş, çok günahları yüzünden cezalandırıldıklarını anlamaya başlamışlardı. Sadece Tanrı’nın onları kurtarabileceğini fark ettiler.
Böylece Musa’ya koştular. Musa da bütün kalbiyle halk için Tanrı’ya yalvardı. Ve Tanrı, iyi bir Baba olarak, halkın tövbe ettiğini görünce Musa’nın duasını işitti ve ona dedi: “Bir tunç yılan yap ve onu bir sırık üzerine yerleştir. İsraillilere de şöyle de: Kim yılan tarafından ısırılırsa, bu tunç yılana baksın ve ölümden kurtulsun.” Ve ölüm salgını durdu, İsrailliler kurtuldu.
Öyleyse neden Rab bu olayı kendi çarmıha gerilişiyle ilişkilendiriyor? Musa, tunç yılanı bir odun üzerinde yükseltti. Kutsal Çarmıh’ın odununda ise Mesih’in kendisi yükseltildi, çivilendi ve asıldı. Zehirli yılanlar ölümü yayıyordu. Şeytan, kadim yılan, zehirli sokmalarıyla insan ruhunu öldürmektedir. Çölde Musa, yılanların bir suretini odunun üzerine astı. Çarmıhta ise Rab’bin kendisi asıldı; “günahın benzeri” sayıldı, çünkü dünyanın bütün günahlarını üzerine aldı. Çölde Yahudiler tunç yılana bakarak geçici ölümden kurtuldular; biz imanlılar ise Mesih’in Çarmıhı’na bakarak günahın köleliğinden, ebedî ölümden kurtuluyor ve sadece vaat edilen toprağa değil, Tanrı’nın Krallığı’na girebiliyoruz.
2.Bizi Ne Kadar Sevdi!
Rab devamında Nikodimos’a kendi çarmıhtaki yükseltilişinin anlamını açıkladı: İnsanoğlu, dedi, çarmıhta yükseltilecektir ki, O’na iman edenlerden hiçbiri ebedî ölüme gitmesin, ama sonsuz yaşama kavuşsun. “Çünkü Tanrı dünyayı öyle çok sevdi ki, biricik Oğlunu ölüme verdi. Öyle ki, iman edenlerin hiçbiri ebedî ölümle yok olmasın, sonsuz yaşama kavuşsun. Tanrı Oğlunu insanların günahlı soyuna, onları yargılamak ve mahkûm etmek için göndermedi, bütün dünyanın kurtulması için gönderdi.”
Rab bu harikulade sözlerle Tanrı’nın insana duyduğu sonsuz sevgiyi Nikodimos’a açıkladı. Tanrı bizi ne kadar çok sevdi! Bunu sadece bizi kurtarmak istemesinden değil, bizi nasıl kurtardığından ve bize verdiği kurtuluştan da anlıyoruz. Çünkü bize yardım etmesi için bir insan ya da bir melek göndermedi. Kendi ezeli ve ebedî Oğlunu, kendisiyle birlikte tahtta oturan, sınırsız ve kusursuz Oğlunu gönderdi. Ve O’nu ölüme teslim etti.
Peki Tanrı Oğlunu kimin için ölüme teslim etti? Kimleri sevdi? Kendisine tapan, O’nu sevenleri mi? Hayır—biz asi insanları, O’nun düşmanları olmuş, “hayvansı ve şeytansı” hale gelmiş olan bizleri. Sınırsız Tanrı, böylesine değersiz bir dünyayı sevdi. Bozulmuş insanı sevdi. Biz O’nun sevgisine layık hiçbir şey sunamıyorken. Ve Tanrı’nın Oğlu bizi şeytanın zulmünden kurtarmak için bizzat insan oldu. Çarmıh üzerinde yükseltildi, ki biz ebedî karanlıkta kaybolmayalım, ama O’nunla birlikte ebediyen kendi kutlu hayatını yaşayalım. Bizi çocukları olarak kabul etti, bizi Kilisesi’nin üyeleri yaptı. Bizi kutsal Sırlarla besliyor, bize bağışlanma, doyum, lütufla gelen kutsallık ve tanrılaşma veriyor.
Peki biz O’nun sevgisinin yüceliğini kavrayabiliyor muyuz? Bu sonsuz ve en yüce lütfun farkında mıyız? O hâlde gelin, bizi bu kadar sevene dua edelim. Sevgisinin yüksekliğini anlayabilmemiz için bizi aydınlatsın. Ve artık yalnızca Tanrı için ve Tanrı’yla birlikte yaşayalım.
1984 sayılı “Sotir” dergisinden alıntılanarak tercüme edilmiştir. Yüce Haç’ın Yükseltilişinden Önceki Pazar.