/ Pazar Vaazlarι / Sabır sahibi olmak

Sabır sahibi olmak

 

 

Bugün Kilisemiz, tüm çağlardan Azizlerini önümüze koyar ve onları onurlandırır. Bu nedenle, Elçisel okuma bize Eski Ahit’in kutsanmış ve şehit olmuş şahsiyetlerini sunar. Onlar, bir bakıma, Tanrı-İnsanın tarihe girişinin habercileri olmuşlardır. Metnin sonunda Elçi, Azizler ve şehitlerden oluşan bir bulutla kuşatılmış olan Hristiyanlara, günahı üzerlerinden atmalarını, tıpkı Mesih’ten önce yaşamış Hristiyanların göğüs germiş olduğu acılara ve denenmelere katlanmaları gibi hayatın arenasında sabır mücadelesi içinde kendilerini eğitmelerini öğütler.

 

Çok yönlü denemelere karşı ilahi deva

Bu nedenle, sabır gibi büyük bir erdeme dair birkaç sade düşünceye yer vereceğiz çünkü bu erdem, hayatın her bireyi ayrı ayrı meşgul eden çok yönlü sınamalarıyla yüzleşmek için çağımızda zaruri bir ihtiyaç olarak görünmektedir.

 

Problemlerin ve sıkıntıların ağırlığı altında, sabır çalışması sık sık güçsüzlük ve teslimiyet tavrı olarak görünür. Bu, kötülüğü tersine çevirecek güce sahip olmayan, dayanılmaz baskılarla, yoksunluklarla ve hayatın altüst oluşlarıyla baş edemeyen insanlara aittir. Dünyanın algısında sabır olumsuz bir anlam kazanır. İnsanın sürekli kazanma, sahip olma ve mutlu olma telaşıyla bağdaştıramaz. Sabır, durumların düzelmesi ve tersine dönmesi umuduyla bekleme hali olarak görülemez. Buna karşılık, Kilisemiz sabrı en yüce erdem olarak kabul eder ve üyelerini hayatın zorluklarını aşmak için bu erdemde çaba göstermeye çağırır.

 

Dürtülerden kaçınma

Çağdaş bir psikoterapist şöyle belirtir: “Sabır, veri işlenirken tepki verilmediği kutsanmış zamandır. Sabırsız, dürtüsel tepkilerden kaçınmak için gereken kutsanmış zamandır çünkü bu tür tepkiler, sonuçsuz davranışların mutsuz tekrarına yol açar. Sabır, doyumsuz ihtiyacın tüketmesi gereken kutsanmış zamandır çünkü o, aşmanın özgürlüğünü arar. Bu durum, yeni önemli bir keşfi işleyen bilimsel bir laboratuvara benzer. Orada herkes uyanıktır ama aceleci hareket etmez, çünkü bu onları aranan hedeften uzaklaştırır. Bu nedenle, sabır tepki vermemek değil, işlenmiş bir tutumdur. Dürtüsel, ani tepkilerden kaçınmaktır. Sabır, başkalarının haksız davranışları karşısında mağduriyete yol açmaz. Aksine, işlevsel bir ilişki kurma biçiminin yaratıcısı olmaya çalışır…”

 

Umutlarımızı Tanrı’ya bağlayalım

Aziz Nektarios’un konuya yaklaşımı çok ilginçtir. Özellikle sabrı uygulamış, birçokları için korkunç ve aşılmaz görünen çeşitli sıkıntılar ve sınavlarla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Aziz şöyle öğretir: “Sıkıntılara sabırla katlanmalıyız. Birincisi, çünkü sabırsızlandığımızda kimseyi duymayız. Sadece bu da değil, acılarımızı daha da artırırız. İkincisi ise, bu hayatta sıkıntılara sabreden kişi, gelecek yaşamda bir ödül alacaktır, çünkü sabrı aracılığıyla aslında gelecek yaşama, yani Tanrı’ya olan inancını itiraf etmiş olur…”

Daha sonra sabra eskatolojik bir boyut kazandırır: “Hristiyanın, sıkıntılarından dolayı rahatsız olması uygun değildir, çünkü Mesih gizemli bir şekilde onu rahatlatır ve teselli eder. Mesih, ruhunda gizli bir şekilde çalışarak, kurtarıcı lütfuna dair sağlam bir inanç oluşturur ve insanı sıkıntılarla mücadelede güçlendirir, böylece hayatın acılarını ve çilelerinin ıstırabına sabırla dayanır. Hristiyan dayanmalıdır, çünkü az bir sıkıntı karşılığında göksel Krallığı miras alacaktır…”

Aziz Nektarios, bu dünyada çeşitli şekillerde sınanan herkes için şöyle eder: “Tanrı’ya umut bağlayalım. Felçliyi iyileştiren O, bizim acılarımızda da yardım edecektir. Biraz daha sabredelim, Rabbin lütfu gelecek. Göksel Krallık için biraz daha dayanmalıyız. Çünkü sonunda sabreden kurtulacaktır.” Amin!

 

 

Arhimandrit E. Oik.  Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 24 numaralı broşürden alıntılanarak tercüme edilmiştir  15 Haziran 2025 Pazar

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sabır sahibi olmak