/ Pazar Vaazlarι / «Çağrıya yaraşır biçimde yaşamak»(Efes.4:1)

«Çağrıya yaraşır biçimde yaşamak»(Efes.4:1)

Bugünkü okuma pasajında Elçi Pavlus her bireyi “çağrıya yaraşır biçimde yaşamaya”, yani, dünyevi yürüyüşünü Tanrı’nın iradesine göre uygun biçimde düzenlemeye davet ediyor. Tanrı’nın iradesi ise insanın Sevgi Tanrı’sının Krallığına katılarak Mesih’in aracılığıyla kurtulmasıdır.

Elçi Pavlus tarafından Efesliler’e yazılan, pasajımızın alıntılandığı bu mektubun  Roma’da İsa Mesih’in adına tutukluyken yazıldığını göz önünde bulundurursak, Pavlus’un bu öğüdü özel bir önem kazandığını göreceğiz. Elçi Pavlus’un tutukluluk zincirlerinden kurtulmak için kendisiyle ilgilenilmesini, beraat etmek için girişimlerde bulunulması ya da yaşadığı zorluklardan ve çektiği sıkıntılardan kurtulması için Efes Hristiyanlarından yardım göndermelerini istememesi ise ayrıca dikkat çekicidir. Ama tam tersine, onları yeni yaşama çağıran, yani, Mesih’in sevgisine çağıran kişiye yaraşır biçimde yaşamaları için onlara yalvarıyor. Bu yol, onların kişisel, toplumsal ya da mesleki yaşamlarının geleneksel olarak iyileştirilmesiyle ilgili değil, Mesih’in varlığını kabul etmiş kişiler olarak bir yaşam tarzı sergilemekleriyle ilgilidir. İnsanın varlığı bu şekilde tanınır, onun Tanrı ve komşusu ile ilişkisi İncil’de tarif edilen sevginin düzeyinde temellenir.

İnsanın Tanrı’nın çağrısına yanıt vermesi

Eğer insan Tanrı’nın çağrısını kabul ediyorsa, o zaman sürekli bir uyanıklık ve hazırlık içinde bulunması gerekir çünkü günah yüzünden çağrıyı reddetme tehlikesi söz konusudur. Bu nedenle de imanlının Mesih’teki ruhsal yaşamını ve yürüyüşünü belirleyen unsurlara dikkat etmesinde fayda vardır. Elçi Pavlus, alçakgönüllük, yumuşak huyluluk ve sabırla yaşamalarını tavsiye ederek, onlara bu unsurlar hakkında konuşuyor. Kısacası, bencilliğin insanın hayatında sayısız engele ve çıkmaza neden olup her günahın da kökenini oluştururken, alçakgönüllülüğün bencilliğin aşılmasında ve olumlu bir tavıra dönüşmesindeki önemini vurgulamalıyız.

Rab bizden kendi alçakgönüllülük ve yumuşak huyluluk örneğinden ders almamızı ister (Matta 11:29), çünkü asıl alçakgönüllü olan Tanrı’dır. En Yüce ve Her Şeye Gücü Yeten Tanrı, çarmıha gerilip sevgisini kimseyi ayırt etmeksizin herkese sunar. Mesih’in alçakgönüllüğünden ders alan insan, kişiliğiyle Rab’bin parlak görünümünü herkese gösterir. Nitekim alçakgönüllülük ve yumaşak huyluluğu ile komşularına ferahlık ve manevi sıcaklık sunar. Bu erdemlerin gücüyle çevremizdeki bireylerin bencilliğinin gücü işe yaramaz hale gelirken, sıklıkla kendileri de kayıplara, uyumsuzluğa ve zihinsel dengenin bölünmesine neden olan şeytani bencilliği değil ilahi alçakgönüllülüğün yolunu izlemeyi tercih ederler. 

Tahammül (hoşgörü, sabır) ile insan, başkaları onun ruhsal durumunu bozduğunda bile hoşgörülü ve bağışlayıcı olmayı sürdürür. Bu nedenle Aziz Altın Ağızlı Yuhanna karakteristik bir şekilde şunu vurgulamaktadır: “Komşuna tahammül etmezsen, Tanrı sana nasıl tahammül etsin? Senin gibi bir kul olan komşunaa müsamaha göstermiyorsan,  Tanrı sana nasıl aynı tavrı göstersin? İnsan, ancak sevginin olduğu yerde her şeye katlanabilir.”

Çağrımızın bize verdiği sorumluluk

İnsanın herkesi sürekli davet eden Tanrı ile buluşması ve paydaşlığı, Kutsal Ruh’un Mesih’in bedeni olan Kilise’deki faaliyeti ve kesintisiz bir birlik aracılığıyla gerçekleştirilir. Bu nedenle, imanlıların birbirine sevgiyle yaklaşmaları, Tanrı’nın Kutsal Ruhu’nun verdiği birliği imanlıları birbirine bağlayan esenlikle korumaya çalışmak imanlıların en büyük sorumluluğudur. Dolayısıyla Elçi Pavlus, Mesih’e iman eden bizlerin tek beden ve ruh olduğumuzu, bizi çağıran Tanrı’nın tek umut olduğunu vurgular. Rab tektir, iman tektir, vaftiz tektir. Herkese hükmeden, her şeyde faaliyet gösteren ve her şeyde yaşayan, herkesin Tanrısı ve Babası.

Kutsal Ruh, Kilise’nin birliğini oluşturduğuna, her imanlıyı uzlaşmaya ve birliğe çağırdığına göre, imanlıların kendi aralarında ve Kilise ile olan birliği, Kutsal Ruh’un yaşamlarında etkin varlık gösterip göstermediğinin bir işaretidir. Kutsal Ruh’un yaşamlarımızda bulunması kurtuluşumuzun temel koşuludur. Bu nedenle Elçi Pavlus, heretiklerin (sapkınların) ifade ettiği gibi Mesih’in bizim şahsi kurtarıcımız değil, O’nun bedeninin, yani Kilise’nin Kurtarıcı olduğunu öğretir (Efesliler 5:23). Biz imanlılar, Mesih’in Bedeni ile birleştiğimiz ölçüde kurtuluyoruz. Bu noktada, Mesih’e iman ettiğini ikrar eden ve O’nun Kilisesi’nin üyeleri olan hepimizin olağanüstü ayrıcalığı ve nihai sorumluluğu yatmaktadır.

Arhimandrit N. K. Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 48 nolu broşüründen alıntılanarak tercüme edilmiştir. 26 Kasım 2023 Pazar

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

«Çağrıya yaraşır biçimde yaşamak»(Efes.4:1)