Havarilerin Mektuplarından Okuma Üzerine Vaaz(7)
25.11.2018
İSKENDERİYELİ AZİZE EKATERİNA’NIN HATIRLANIŞI
(Galatyalılar 3:23-29; 4:1-5)
Galatyalılara Mektubu’nun bu parçasında Havari Pavlus, Musa’nın Yasası’na göre yaşayan kişinin ruh halini, Mesih’e iman eden kişinin yüksek ruh haliyle karşılaştırıyor. Çünkü manevi açıdan biz, olgun ruhsal yaşa gelinceye kadar eğitilmeye muhtaç olan çocuklarız. Bu «eğitim» Musa’nın Yasası ile gerçekleştiriliyordu. Amacı, insanları, O’na iman edebilmeleri için Mesih’in dünyaya gelişine hazırlamaktı. Şimdi ise Meshedilmiş-Mesih’i tanıyanların Yasa’nın formalite kurallarına uyarak dar duvarlar arasında yaşamalarına gerek yoktur. Şimdi biz eğer Mesih’e Rabbimiz ve Tanrımız olarak iman ediyorsak, vaftiz olmuşsak ve O’nun isteğine göre yaşıyorsak – özgürüz.
Mektubun devamında Havari Pavlus bizim, onuruna erişmiş olduğumuz (!) Kutsal Vaftiz’in değerini vurguluyor. «Vaftizle Mesih’le birleşenlerinizin hepsi Mesih’i giyindi» diye yazıyor. (Galatyalılar 3:27) Mesih’i Kurtarıcısı olarak kabul edip Hristiyan vaftizi alanlar Mesih’le birleşmişlerdir. İdeal bir şekilde seçilmiş kıyafet bedene ne kadar yakınsa, biz de Mesih’e okadar yakınız. Tanrı’nın Oğlu Mesih ile birleştikten sonra O’nunla birlikte Tanrı’nın çocukları oluyoruz. Baba Tanrı bizi Kendi sevgisiyle evlat edinmiştir. Havari Pavlus’un başka yerde yazdığı gibi Kutsal Ruh’un bize Tanrı’ya ‘Abba, Baba!’ olarak seslenmenin cesaretini veriyor. Ve yine Tanrı’nın Ruhu bizim ruhumuza, bizim Tanrı çocukları olduğumuzu temin ediyor. O’nun çocukları olduğumuz için de, biz Mesih’le Tanrısal armağana paydaşız, Tanrı’nın Mirasçılarıyız (bkz. Romalılar 8:15-17). Havari Petrus ekliyor: «…siz seçilmiş soy, Kral’ın kahinleri, kutsal ulus, Tanrı’nın öz halkısınız» (1.Petrus 2:9).
Havari Pavlus, Rabbin bu onuru, herkese verdiğini vurguluyor, erkek olsun kadın olsun, bütün ırklara ve sosyal sınıflara. «Hepiniz Mesih İsa’da birsiniz» diyor. (Galatyalılar 3:28).
Mesih’in bize, sadece O’na olan imanımız sebebiyle verdiği bu yüksek onura değer veriyor muyuz kardeşlerim? Bunu bütün aziz şehitler anlıyorlardı; örnek olarak bugün gününü kutladığımız şanlı büyük şehide Ekaterina’yı verebiliriz. Yaşadığı dönemde Roma İmparatorluğunun putperest imparatorları Hristiyanlara zulmediyorlardı, onları acımasızca işkencelere maruz bırakıyorlardı ve Mesih’e olan inançlarından vazgeçmeye (!) zorluyorlardı. Benzer bir şey Maksentius döneminde İskenderiye’de (Mısır) 305 yılında yaşandı. İlk başta, 150 putperest filozof, konuşmacı ve öğretmeni Ekaterina ile eski filozofların kuvvetli argümanlarını kullanarak tartışmaları için davet etti. Ama zengin bir felsefe bilgisine sahip olan ve Kutsal Ruh’la aydınlanmış olan Azize Ekaterina, sadece argümanlarını yıkmakla kalmadı, aynı zamanda putperest öğretilerini terk edip Mesih’e inanmaları için onları ikna etti. Öfkeli Maksentius, onu en korkunç işkencelerle tehdit etti. Ama azize, her şeye dayandı, hayatını Mesih’e olan sevgisi ve imanı uğruna feda etmeyi tercih etti! Hristiyanlığın ilk üç yüzyılında zulüm gören diğer on bir milyon kutsal şehit de aynısını yaptılar. Hayat hikayelerinde okuduğumuz gibi, ne işkence, ne de zenginlik, ne de insanlar arasında şöhrete sahip olmanın cazibesi kutsal şehitlerin yüreklerindeki sevgi ve inancı sarsamazdı. Gözleri sürekli olarak, Kendisinde her zaman sevinç buldukları Mesih ile beraber Tanrı’nın Egemenliğindeki sonsuz mutluluğa, göklere doğru yönelikti. İşte şimdi onlar O’nunla birlikte bu sevinci tadıyorlar.
Kardeşlerim, Havari Pavlus, Mesih’e inanan ve O’nunla birlik içinde yaşayanların en değerli armağanla onurlandırıldığını bize bildirir: «Tanrı bizi Mesih İsa’da, Mesih’le birlikte diriltip göksel yerlerde oturttu» (Efesliler 2:6). Bundan daha büyük bir şeref ve şan var mıdır? Hayatımızda bu onura layık olmak için çaba gösterelim. Amin.