/ Pazarın Sesi / Noel’i bekleyiş

Noel’i bekleyiş

 

 

 

  1. SOY KÜTÜĞÜ (GENEALOJİ)

 

İncil Yazarı Matta, kutsal İncil’inin anlatımına İsa Mesih’in soy kütüğünü sunarak başlar. Bu liste elbette Tanrıdoğuran Meryem’de sona ermez. Doğuş gizemiyle doğrudan bir ilişkisi bulunmayan, nişanlı Yusuf’un soyunu verir. Bunun nedeni, Yahudiler arasında yalnızca erkeklere ait soy kütüklerinin bulunmasıdır. Ancak kutsal yorumcuların açıkladığı gibi, bu soy kütüğü Tanrıdoğuran’ın soyundan yalnızca son kişilerde farklılık gösterir çünkü o dönemde nişanlanmalar her zaman aynı kabile içinde yapılırdı.

 

Peki kutsal Müjdeci neden bu isimleri tek tek anmaktadır? Bütün bunların anlamı nedir?

 

İncil Yazarı Matta, her şeyden önce Rab İsa’nın vaat edilmiş Mesih olduğunu göstermek ister çünkü O, Davut’un Oğlu ve İbrahim’in Oğlu’dur. Zira peygamberlere göre Mesih’in Davut soyundan gelmesi gerekiyordu. Yahudiler onu yüzyıllar boyunca böyle beklemişlerdi. Aynı zamanda O, İbrahim’in Oğlu olmalıydı çünkü İbrahim’in bu soyundan bütün uluslar, yeryüzünün tüm kavimleri bereketlenecekti.

 

Bununla birlikte bu soy kütüğü, Yahudi tarihinin de bir özeti niteliğindedir. Tanrı’nın seçilmiş halkı üzerindeki harikulade varlığının ve koruyuculuğunun kısa bir taslağıdır. Bu tarih, zamanın doluluğunda, Mesih’in doğuşunda zirveye ulaşır. Dolayısıyla bu isimlerin tümü rastgele değildir. Hepsi, hayranlık uyandıran bir şekilde tarihin sıfır noktasında, yani İlahi insan bedeni alma biçiminde birleşir, bir araya gelir. 

 

 

  1. ÜÇ DÖNEM

 

İncil Yazarı Matta, Rabbimiz’in soy kütüğünü üç döneme ayırır. Bunu neden yapar? Çünkü bu üç dönem, İsrail’deki üç farklı yönetim biçimine karşılık gelen tarihsel evrelerdir.

 

İbrahim’den Davut’a kadar Yahudiler hâkimler tarafından yönetiliyordu. Davut’tan Babil sürgününe kadar krallar tarafından ve de Babil sürgününden Mesih’in zamanına kadar ise başkâhinler tarafından.

 

Bu ayrım aracılığıyla, tüm bu insani yönetim sistemlerinin Yahudi halkını ahlaki çöküntüden kurtarmakta ne denli yetersiz kaldığı dolaylı ama açık bir biçimde ortaya konur. Böylece Mesih’e duyulan acil ve mutlak ihtiyaç netleşir. Çünkü Yahudiler, hangi yönetim altında olurlarsa olsunlar daha iyi hale gelmediler. Hâkimler, krallar ve kâhinler onları ne kadar uyarsalar da, aynı tutkuların içinde kalmaya devam ettiler. Karanlıktan çıkıp ışığa yönelme iradesini göstermediler.

 

Bu nedenle Tanrı’nın insan olması gerekiyordu ki insanı yeniden doğrultabilsin. Dünyanın tek gerçek Hâkimi, Kralı ve Başkâhini gelmeliydi. Tüm bu insani yönetimleri ortadan kaldırmak ve ruhsal, ebedî bir Krallık kurmak için.

 

 

  1. İKİ İSİM

 

Rabbimiz’in iki adı vardı: “İsa” ve “Emmanuel.”

Birincisi meleğin Yusuf’a bildirdiği addır. İkincisi ise peygamber Yeşaya tarafından önceden duyurulmuştur. Peki Tanrı neden meleği ve peygamberi aracılığıyla Rabbimiz’e iki isim verir?

 

İlk ad olan İsa, “Kurtarıcı, Özgürleştirici” anlamına gelir ve Mesih’in yalnızca İsrail’in Kralı olmayacağını, tüm insan soyunun Kurtarıcısı olacağını açıklar. Ancak bu kurtuluş, görünen düşmanlardan değil, insanlığı şeytanlara ve günaha köle eden acımasız bir tiranlıktan kurtuluştur.

 

İşte tam burada büyük soru ortaya çıkar. Günahın esaretinden insanlığı hangi insan kurtarabilir? Hiç kimse! Hiçbir insan böyle bir güce sahip değildir. Yalnızca Tanrı sahiptir. Bu nedenle “İsa” adı, örtük biçimde O’nun yalnızca insan değil, aynı zamanda Tanrı olduğunu da açığa vurur.

 

Bu yüzden peygamber Yeşaya Mesih’in ikinci adını da önceden bildirir. Emmanuel. Bu ad “Tanrı bizimle” anlamına gelir. Yani, Mesih Tanrı-insan olacaktır. Ne yalnızca Tanrı, ne de yalnızca insan. Yeryüzüne inen, insan olan ve aramızda yaşayan Tanrı olacaktır.

 

Böylece bu iki ad birbirini tamamlar ve bize “çağlardan ve nesillerden gizli kalmış olan sırrı” açıklar. Bakire’den doğan Kişi ne sıradan bir insan ne de bir melektir; O, bizi günahtan kurtarmak için insan olan göklerin Tanrısı’dır.

 

Öyleyse gelin, bu günlerde kendimizi hazırlayalım. Korku ve huşu içinde Beytlehem’deki mağaraya biz de yaklaşalım. Çünkü onun içinde, göğün ve yerin sonsuz Tanrısı insan olarak doğmaktadır. O’na gözyaşlarımızı, tövbemizi, günahlarımızı ama aynı zamanda bize bahşettiği kurtuluş için derin şükranımızı sunalım. İşte o zaman Noel’i gerçekten yaşayacağız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Noel’i bekleyiş