/ Konuşmalar, aziz pederlerin sesi / İmanın teminatı

İmanın teminatı

İmanın teminatı

                       

   Bizi saran doğal çevremizi, beş duyumuz aracılığıyla kurduğumuz iletişim vasıtasıyla tanıyoruz. Her duyumuzun kendine özgü bir yeteneği var. Gözümüzle görüyor, kulaklarımızla sesleri duyuyor ve burnumuzla kokuları alıyoruz.

 

   Manevî dünyaya beş duyumuzla yaklaşmamız mümkün değil. Tanrı ruhani bir varlıktır. O’nu gözlerimizle göremez ve kulaklarımızla duyamayız. Tıpkı manevî dünyaya ait olan meleklerin yanımızda olup olmadıklarını anlamak için inceleme yapmamızın mümkün olmadığı gibi. Manevî dünyayı, doğa üstünü tanımamız ve ona yaklaşmamız için başka bir duyu gereklidir, o da imandır.

 

   İman, insanın manevî dünyasına ve ölümsüz ruhuna üs kurar. Bu, manevî dünyamızı saran ve gözlerimizle göremediğimiz şeyleri görebildiğimiz bir duygudur. Uzayın derinliklerine kadar ulaşarak, çıplak gözle görmemizin mümkün olmadığı yıldızları görmemizi sağlayan ve kaydeden büyük teleskopları andırırcasına dinî inancımız da manevî dünyayı görmemizi sağlar ve manevî semalarda var olan şeylerin gerçekliğini anlamamıza yardımcı olur.  

 

   Elçi Aziz Pavlus’a göre iman, inananların kendi gözleriyle görüyormuşçasına göremediklerinden emin olmalarını sağlıyor (İbraniler 11: 1). Bu kulağa garip gelebilir ama hiç de garip değil. Örneğin günlük yaşayışımızda beş duyumuzla şahit olmadığımız olaylar gerçekleşiyor, yaşamımızda veya dünyada gerçekleşen bazı olayların nasıl gerçekleştiğine tanık olmamamıza rağmen, başka birilerinden duyduklarımızdan veya okuduklarımızdan dolayı bunların gerçekliğine inanıyoruz. Tamamen doğru olmadıklarına veya hayal ürünü olabileceklerine dair bir sürü söyletinin var olmasına rağmen bunlara inanıyoruz. Uçakla seyahat etmek isteğimiz zaman hayatımızı pilotun ve uçak şirketinin eline bırakıyoruz ve uçak kazalarının meydana geldiğini bilmemize rağmen güven içinde hedefimize ulaşacağımıza inanıyoruz. Günlük hayatımızı ele aldığımızda somut kanıtlar aramadan birçok şeye inandığımızı görüyoruz, aksi takdirde hayatımız zindana dönerdi. Madem ki bizi pek sık aldatmalarına rağmen insanların söylediklerine inanıyoruz, o halde neden insanın değil de, İsa Mesih’in doğruladığı manevî konulara inanmayalım? Tanrı’nın Kendisi insan oldu ve manevî dünyayı ve ebedî gerçekleri bize açıklamak için yeryüzüne indi.

 

Metropolit Sotirios Trampas

 

İmanın   teminatı