/ Kutsal Kitap / Eski Ahit: Yetmişler Tercümesi mi yoksa Masoretik metin mi?

Eski Ahit: Yetmişler Tercümesi mi yoksa Masoretik metin mi?

Eski Ahit: Yetmişler Tercümesi mi yoksa Masoretik metin mi?

Her şeyden önce, Eski Ahit’ten bahsederken, metnin iki versiyonu olduğunu ve bu iki metin arasında bazı farklılıklar olduğunu  vurgulamamız gerekir. Bunlardan biri yetmişler tercümesi diğer ise Masoretik metindir.

Grekçe (Yunanca) tercüme, bir gereklilik olarak ortaya çıktı. Yıllardır Roma’da, Küçük Asya’da, Yunanistan’da yerleşik olarak yaşayan Yahudi diasporasının  üçüncü ve dördüncü kuşakları, İbranice ile temaslarını kaybetmişti; tıpkı bugün de üçüncü ve daha sonraki kuşak göçmen çocuklarının yaşadıkları yerin dilini daha iyi kavraması gibi.  Diasporadaki Yahudilerin de okuyabilmesi için, Eski Ahit’in, dönemin uluslararası dili olan Grekçeye tercüme edilmesi gerekliliği ortaya çıktı. Bugün İngilizce nasıl uluslararası dil ise o dönemde de Grekçe öyleydi.

Bu tercüme M.Ö 3. yüzyılda, iki dil bilen, yani Grekçeye da hakim, 72 Yahudi bilge öğretmen tarafından yapıldı. Kısaca yetmişler tercümesi olarak adlandırıldı.

Masoterik metin, Masoretlerin, yani Yahudi alimlerin M.S altıncı yüzyılda başlamış, ve M.S onuncu yüzyılda tamamlanmış metinleri tercüme etme çabasıdır. Masoterik metin, orijinal metinde kullanılan Arami alfabesinden farklı bir alfabeyle yazılmış, eski Ahit’in bazı kitapları hariç tutulmuş, orijinal metinde, dillin yazılış tarzı gereği yazılmayan sesli harflerin oluşturulabilmesi için noktalama işaretleri eklenmiştir. Masoretlerin kendileri, tahrif  edilmiş metinlere dayandıklarını, dolaylı yoldan kabul ettiler. Protestanlar başka dillere tercüme yaparken masoretik metni kullanırken, Ortodokslar, aşağıda belirtilen sebeplerden dolayı, yetmişlerin tercümesini kullanır.

 İbranice’de yazılmış orijinal metinlerin hiçbiri kurtarılamamıştır.

 Orijinal metne sadık bir tercüme olan yetmişler tercümesi esas metne   daha sadık kabul edilir.

Yetmişler tercümesi zaman olarak orijinal metne daha yakındır. Tam tersine masoretik metin orijinalinden yaklaşık bin sene sonra tercüme edilmiştir.

Yetmişler tercümesi Mesih’in gelişinden önce yapıldı, yani Mesih’i bekleyen Yahudilerin metni değiştirmeye çalışmak için hiçbir nedenleri yoktu.

Eski Ahit’in en tartışmalı bölümleri, peygamberlerin kehanetleriyle ilgili bölümlerdir. Ve tabii ki bu bölümlerde, masoretik metinde pek çok sapma fark edilir. Hıristiyanlığın düşmanları, peygamber kehanetlerinin, İsa’ya uyması için, geriye dönük olarak daha sonradan yazıldığını yaydılar. Ancak M.Ö olarak tarihlendirilen ve kurtarılan metinler, bu argümanı çürütür. Bunlardan en çok bilinenleri, M.Ö ikinci ve birinci yüzyıl olarak tarihlendirilen Kumran’ın el yazmalarıdır (Ölü Deniz yazmaları olarak da bilinirler). Bu, M.S 20. yüzyılın en büyük arkeolojik keşiflerinden biridir. Parşömen ve papirüs üzerine İbranice, Aramice ve Grekçe olarak yazılmış, yaklaşık 900 Yahudi el yazmasından oluşan bir koleksiyondur. Ölü Deniz’in güneybatı kıyısındaki Kirbet Kumran yakınlarındaki Yahudiye çölünün mağaralarında ve antik kalıntılarında tesadüfen keşfedildiler. 11 mağara bu çok sayıda  el yazmasını  saklıyordu. Bu el yazmaları, Yahudi dini bir topluluk olan Esseniler’in kütüphanesinin bir bölümünü oluşturur. Bu el yazmaları çok önemlidir çünkü, Eski Ahit’in orijinalinin araştırılmasıyla ilgilidir. El yazmalarının içeriği, yetmişler tercümesiyle örtüşür.

  1. M.S ikinci yüzyılda (masoritlerin zamanından yüzyıllarca yıl önce) din şehidi İoustin, çeşitli Yahudi sinagoglarında bir dizi Eski Ahit metnini araştırdı. İoustin, Mesih’i reddeden Yahudilerin, yetmişler tercümesini de reddettiğini ve şimdi artık Yahudi kutsal metinleriyle tehlikeli bir şekilde “oynayanların” kendileri olduğu sonucuna vardı.
  2. mezmur 6. ayetten bir örnek verelim. Bu ayet masoretik metnin 8. mezmur 5. ayeti olarak yer alır ve şöyle tercüme edilmiştir: “5 Nerdeyse bir tanrı yaptın onu başına şan şeref tacı koydun.” Yetmişler tercümesinde ise: “Onu meleklerden biraz aşağı kıldın. Yücelik ve onur tacını ona giydirip ellerinin yapıtları üzerine onu görevlendirdin.”

Elçi Pavlus bu ayeti, İbraniler’e mektubunda, 2. bölüm 7. ayette kullanır. Aynen yetmişler tercümesinde 8. Mezmurda olduğu gibi.

Eğer masoretik metin doğru olsaydı, o zaman ya «İbranilere mektup»  tahrif olmuştu, ya da Ferisi olan Elçi Pavlus ne dediğini bilmiyordu; üstelik de Yahudilere hitap eden, onları Hıristiyanlığın gerekliliği konusunda ikna etmeye çalışan ve Rab’bin hakiki yüzünü gösterme çabası taşıyan bir mektupta. Pavlus ne dediğini bilmekle kalmıyor aksine  mantığını  temellendirmek için Eski Ahit’ten pek çok ayet de aktarıyordu. İki tezi karşılaştıracak olursak: İkinci tez başlı başına mantıksızdır. Birincisine gelecek olursak, yani Yeni Ahit’teki ayetin değiştirildiğine: Yeni Ahit’ten, çeşitli yer ve dönemlerden, metinlerin tam ve eksiksiz  olduğu 2.500 kopya kurtarılmıştır (eksik metinler ve alıntılar dahil edilirse sayı 25.000’i geçer). Yani bir araştırmacı için metinlerde değişiklik yapılıp yapılmadığını, yapıldıysa metnin neresinde yapıldığını saptamak zor değildir. Bizim durumumuzda böyle bir şeyin olmadığı kanıtlanmıştır.

Demek ki doğru ayet «Onu meleklerden biraz aşağı kıldın.” ve hiçbir şekilde «Nerdeyse bir tanrı yaptın onu” değil, çünkü bu durumda «Nerdeyse bir tanrı yaptın onu” ayeti Kutsal Üçleme’nin ikinci kişisinin Tanrılığını iptal etmekte, dolayısıyla masoretik metni değil yetmişler tercümesini kabul etmeliyiz. Ayrıca,  ikinci durumda, Elçi Pavlus’un yürüttüğü  mantık  anlamlı olmuyor çünkü 9. ayette aşağı yukarı aynı şeyi  tekrar ediyor. 

 

Elçi Pavlus, Rab’bin meleklerden kıyaslanamayacak derecede üstün olduğunu kanıtladıktan sonra, Rab’bin yaptığı fedakarlığın azametini anlatarak devam ediyor.

Bu mezmur ayetinin peygamberlik niteliğinde olduğu açıktır  (zaten Elçi Pavlus bu ayeti peygamberlik niteliği taşıdığı için aktarır), Rab’bin yaptığı fedakarlığın azametinden bahseder, yani nasıl insan bedeni alıp meleklerden biraz daha aşağı olmaya tenezzül etmesinden. Çünkü melekler cisimsizdir oysa Mesih beden aldığında, bütün insanî niteliklere haiz bir insana dönüşerek, insani “tutkular” olarak adlandırabileceğimiz tüm tutkulara sahip oldu. Yani acıkan, susayan, uykusu gelen, acı çeken, esneyen vs. bir bedene sahip oldu. Tek başına bu bile Rab için müthiş bir küçük düşmeydi, ama aynı zamanda insana karşı duyduğu sonsuz sevginin de bir göstergesiydi. (Tabii ki Dirilişinden sonra Rab’bin bedeni mükemmelleşir ve artık insana özgü bu kısıtlamalara maruz kalmaz).

Yukarıda belirtilen tüm nedenlerden dolayı, yetmişler tercümesi, masoretik metne kıyasla, aslına daha sadık olarak değerlendiriliyor.

Not: Burada kullanılan “kısa” kelimesi iki anlama gelir. Ya “biraz altında” ya “kısa bir zaman süresi için” anlamlarına gelir. Her ikisi de doğru ve eşit derecede kabul edilebilirdir çünkü bu ayette her ikisi de gerçekleşiyor.

Yukarıdaki bilgiler Florina Metropoliti Avgustinos Kandiotis (1907-2010) ve Selanik Aristotelio Ünirversitesi’nde İlahiyat Öğretmeni olan Stergios Sakkos’un kitaplarından derlenmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

Eski Ahit: Yetmişler Tercümesi mi yoksa Masoretik metin mi?