“Ona Nasıralı Denilecektir” Peygamberliğine Dair
_«ve gelip Nâsıra denilen şehire yerleşti ki (O’na) Nasıralı denilecektir diye peyġamberler vâsıtasıyla söylenilen kelâm gerçekleşsin” [Matta 2:23]»_
Bu peygamberliği hangi peygamber yapmıştır? Garipsemeyin ve detaylara fazla takılmayın zîra pek çok peygamberlik kitabı (çoktan) ortadan kalkmıştır. Bu durum, “tarihi kitaplardaki” (Paralipomenon) anlatılardan da anlaşılabilir. Gerçekten de, Yahudiler kayıtsız kaldıkları ve sürekli saygısızlığa düştükleri için, kitapların bir kısmını yok olmaya terk etmişlerdir, bir kısmını da bizzat kendileri yakmış ve yırtmışlardır. Kitapların yakılmasını Yeremya Peygamber şöyle anlatır [Yeremya 36:23-24: “ve Yehudi üç dört sütun okur okumaz (kral) yazman çakısıyla kesip bütün tomarı mangâlda olan âteşte telef oluncaya değin yaktı ve gerek kral gerekse de bu kelâmı işiten görevlilerinin cümlesi korkmadılar ve elbiselerini yırtmadılar”], yok edilmesini ise 2. Krallar Kitabı’nın yazarı anlatır, ki o bize, uzun bir süre sonra Tesniye kitabının tesadüfen, bir yerde gömülü ve kaybolmuş haldeyken bulunduğunu söyler [2. Krallar 22:8]. Ve düşmanlar yokken bile kitapları bu şekilde terk etmişlerse, düşman istilaları olduğunda çok daha fazlasını yapmışlardır. Bu peygamberlik söylenmiştir çünkü peygamberlerin O’nu önceden bildirdiği gibi, Havariler de birçok yerde O’na “Nasıralı” diye hitâp ederler.
“Peki bu, Beytüllahim hakkındaki peygamberliğin üzerine bir gölge düşürür mü?” diye sorulabilir.
Kesinlikle hayır. Tam tersine, bu, O’nun hakkında söylenenleri araştırmaya olan ilgiyi canlandırır ve teşvik eder. Nitekim Natanail de aramaya katılanlardandır, _”‘Filipos Natanail’i bulup ona Musa’nın Tevrat’ta (bahsettiği), peyġamberlerin dahi hakkında yazdıkları zâtı yani Nasıralı Yusuf oğlu İsa’yı bulduk der.[Yuhanna 1:45]”_ O da cevap verir: “‘ _Nasıra’dan iyi bir şey çıkabilir mi?’ [Yuhanna 1:46]”_ Ve Filipos’un cevabı şöyle olur: _”‘Gel ve gör.’ [Yuhanna 1:46]”_ Önemsiz bir köydür, üstelik sadece bu yerleşim yeri değil, tüm Celile bölgesi aynı şekildedir.
Bu yüzden Ferisiler şöyle derler: “‘ _Sen de mi Celile’densin? Araştır ve gör ki Celile’den hiçbir peygamber zâhir olmamıştır.’ [Yuhanna 7:52]”_ Ancak O, Nasıralı olarak adlandırılmaktan utanmaz, oradan geldiğini itiraf etmeyi aşağılayıcı bulmaz, hiçbir onaya ihtiyacı olmadığını ve insana ait hiçbir şeye gerek duymadığını kanıtlar. Hatta öğrencilerini bile Celile’den seçer. Böylece bahaneleri ortadan kaldırır ve erdemli olduğumuz takdirde hiçbir dış özelliğe ihtiyacımız olmadığını kanıtlar.
Bu nedenle evle de ilgilenmez. Şöyle der: “‘ _Tilkilerin inleri ve kuşların yuvaları var lakin İnsanoğlu’nun başını koyacak yeri yoktur dedi. [Luka 9:58]”_ Yani demek ister ki, ” _ben ki babasız şekilde bir bakireden dünyaya geldim, ben Adem’e Allah tarafından vaat edilen İnsanoğlu’yum”._ Hirodes O’na komplo kurduğunda kaçar, doğduğunda yemlikte yatırılır, ahırda kalır, önemsiz bir anneyi seçer. Böylece bize bunların hiçbirini aşağılayıcı görmemeyi öğretir, baştan sona her türlü insan egoizmini ayaklar altına alır, erdemin hizmetkarları olmamızı emreder.
“Tüm dünyayı kendine yabancı saymanı emrederken, neden memleketinle gurur duyuyorsun?” der bizlere. “Tüm dünyanın sana layık olmayacağı kadar güçlü olma gücüne sahipken mi?” Tüm bunlar o kadar önemsiz ki, Yunan filozofları bile bunlara hiçbir önem vermemiş ve bunları “dışsal” olarak adlandırıp son sıraya koymuşlardır.
Ancak Yahya da kendisine gelenlere şöyle demiştir: “‘Öyleyse tövbeye layık meyveler verin ve kendi kendinize, ‘Atamız İbrahim var’ demeye başlamayın; çünkü size diyorum ki, Allah bu taşlardan bile İbrahim’e çocuk yapabilir.’ [Luka 3:8]”
Öyleyse ne asil soyumuzla ne de zenginliğimizle övünmeyelim, aksine bunlarla övünenleri de hor görelim. Ne de fakirliğimizden dolayı cesaretimizi kaybetmeyelim. İyi işlerin zenginliğini arayalım ve kötülüğe götüren fakirlikten kaçınalım.
Aziz Yuhanna Hrisostomos Yunanca’dan Tercüme: Merkourios Gorkem ERGUL
“Ona Nasıralı Denilecektir” Peygamberliğine Dair