Bir günah işleyip sonra tövbe edip tekrar aynı günahı işlersek ne yapmalıyız? Hep aynı günahı işleyip hep tövbe etmek ne kadar doğru, ne yapmalıyız?
Aslında eğer bir mümin (vaftizli bir Ortodoks Hiristiyan) işlemiş olduğu bir günah için gerçekten tövbe ettiyse, Rab’bin affına sığınıp O’ndan merhamet dilediyse, tabii ki Kilisemiz, Günah itirafı gizemiyle, o günahı affeder. Çünkü günahları affetme yetkisi İsa Mesihimiz tarafından Elçilerine onlardan da haliflerine (Episkopos ve Ruhanilere) verilmiştir. (Bz. Yuhanna 20,23) Mümin, Günah İtirafı Gizemine katılıp Ruhani pederinin talimatlarına ve öğütlerine uyarak Komünyon aldıktan sonra günah işlenmemiş sayılır. Bazen bu günahın tekrarlanmaması, kötü alışkanlıkların giderilmesi veya müminin farklı bir yol izlemesi için çeşitli “ilaçlar” uygulanır. Mesela ruhani peder mümine, bir süre Kutsal Komünyondan uzak durmasını yada sadaka vermesini, bazı duaları okumasını, secde etmesini gibi “epitimia” dediğimiz özel talimatlar ve görevler verir. Beklenen şey tabi günahın tekrarlanmamasıdır. Ama bazen alışkanlık –tutku haline gelen günahlarımızdan kurtulmak o kadar kolay olmuyor. Mümin Günah Itirafı Gizeminden çıkınca “Rabbim, sadece senin gücünle bu günahı bir daha işlemeyeceğim” diyecek kadar kararlı olamalı ve mücadele etmeli. Ama oldu ki yine aynı günahı işledi; yine tövbe edip utanarak aynı günahını itiraf edecek, yine Rab’den güç isteyecek, ruhani pederiyle birlikte kendisini bu duruma sokan durumları konuşacak ve o durumlardan uzaklaşacak. (Mesela spesifik mekanlarda bulunmak gibi) Bazı insanlar ve bazı tutkular için bu mücadele yıllar sürebilir. Düşüp kalkacağız, bıkmadan usanmadan utana sıkıla, günahkarlığımızın farkına vararak yine kalkacağız, yine af diliyeceğiz, yine manevi mücademize daha güçlü bir şekilde (mesela ruhanimizin izni varsa Komünyon alarak, daha fazla dua ederek, oruç tutarak) devam edeceğiz. Önemli olan ölüm bizi mücadele ederken bulsun. Azizler “Günah İtirafına giderken değil, günahı işlerken utan!” diyorlar. Tabii günahtan uzak durmak en güzeli ve en mantıklısı! Peder Konstantinos Stratigopulos şöyle derdi: “Kilisemiz tüm günahları affetme güçüne sahip. İşlenmiş herhangi bir günahı af etmeme söz konusu değildir. Günah işlemek kolunu kırmak gibi birşey. Yani sana verilmiş olan bir nimeti/armağanı (kollarını güzel işler için kullanmak mesela ) kötüye kullanmışsın demek. Kolunu kırıyorsun, hastaneye (Kiliseye) gidiyorsun, doktor alçıya alıyor kolunu (epitimia veriyor), kolun iyileşiyor. Sonra kolunu bir daha kırıyorsun, bir kez daha hastaneye gidiyorsun, bir kez daha kolun iyileşiyor. Bunu hayatının sonuna kadar yapabilirsin, ve doktor (ruhani peder) ona verilen yetki sayesinde her zaman seni iyilesştirir. Ama soru şu: o kol acaba kol mu? Yaradanın sana verdiği koldan bir eser kaldı mı? İyileşiyorsun çünkü Kilisenin bunu sana sunma yetkisi var, ama kolunu (yani nimetlerini) iyi bir şekilde kullanmış oluyor musun acaba? O kolu kırmayıp hayatını alçıda (epitimialarda) geçirmeseydin acaba o kollarınla neler yapabilirdin? Bir düşün.”
Henüz vaftiz olmamış olanlar için bir not; Vaftiz edileceğiniz zaman günahlarınız sıfırlanacak. Kadran 0 kilomentre gösterecek. Yeni bir hayat, yeni bir başlangıç. O anda melek gibi olacaksınız. (yeni vaftizlilerin ellerini öpme alışkanlığı bundan dolayı) O andan itibaren hiç günah işlememeye çalışmalısınız. Tabi mücadeleniz vaftizden sonra değil, vaftizden önce başlamalı ki, kendinize dikkat etme ve sürekli Tanrı ile iletişimde bulunma durumu kalbinizde yerleşmiş olsun.