Kutsal Ruh’u rehber edinenlerin yaşamı
İncil’in vaazı ve Kiliselerin öğretmeni olarak sorumluluk taşıdığının bilincinde olan Elçi Pavlus, ışığa ait insanlar olarak yaşamaları için Efes Hristiyanlarına tavsiyelerde bulunuyor. Elçi, imanı ya da imansızlığı, dindarlığı, erdemi ya da dinsizliği tarif etmek için aydınlık ve karanlık örneğini kullanmayı alışkanlık haline getirmiştir. Bundan dolayı da Kutsal Ruh tarafından yönlendirilenlerin yaşamının, onları imanlı, dindar, erdemli bireyler haline getiren, dolayısıyla Tanrı’nın ışığı ve lütfundan yayılan bazı karakteristik özelliklerle ayırt edildiğini vurguluyor.
Aziz Altın Ağızlı Yuhanna’ya göre bu karakteristik özellikler her şeyden önce yumuşak huyluluk, tahammül, hoşgörü, iyilik anlamına gelen şefkattir. Onun ardından haksızlığı ve açgözlülüğü, putperestliği (Koloseliler 3:5) ve dolayısıyla tek Gerçek Tanrı’nın pratik olarak reddedilmesini uzaklaştıran adalet gelir. Ve son olarak, Baba’nın kendisinin her düzeyde yaşamın doğruluğu, iç ve dış uyanıklık yani ruhun ve bedenin her kirden ve günahtan temizlenme olarak anladığı gerçek. Yukarıdakilere göre Tanrı’nın lütfunun ışığına sahip olanlar Rab’bi neyin hoşnut ettiğini düşünecek durumdadırlar. Elçi bu nedenle, başkalarının karanlık ve yararsız işlerine katılmamaları ama ışığın parladığı yerde her karanlık iş açığa çıkacağından, erdemli yaşamıyla bunları ifşa etmesini gerektiğini her imanlıya öğütler.
Karanlığın verimsiz işleri
Elbette Suriyeli İzak, adil insanın sadece adil eylemlerde bulunan değil ama aynı zamanda adalet duygusunu yani kutsallığı giyinen kişi olduğunu ifade eder. Günahkâr ise sadece günah işleyen değil ama ondan nefret etmeyen ve tövbe etmeyen kişidir. Bununla birlikte kutsallık arzusu Tanrı’ya ve insana samimi bir sevgiyle geliştirilmediğinde, günah insanı bencillik, açgözlülük, kibir uçurumuna hapsetmeyi başarır.
Ve bu uçurumun insanı yavaş yavaş tükenmişliğe, zihinsel ve fiziksel hastalıklara, mutsuzluğa, hayal kırıklığına, yalnızlığa sürükleyen, karanlığın verimsiz işlerinin kök saldığı yer de işte tam olarak burasıdır. Elçi tarafından karanlık eserlerin bazılarının isimlerinin verilmesinden kaçınılması bile karakteristik bir duruma işaret etmektedir. Zira onun zamanında, insanların toplumsal açıdan damgalanmaması için bu işler gizlice yapılmaktaydı. Ancak günümüz toplumlarında bireyler sıklıkla günahlarıyla övünmekte, onları bir başarı olarak yansıtmakta ve kendisinin ve işlerinin sözde değerlerini olumsuz açıdan göstermek için toplumun bütününü tahrik etmektedirler. Ne yazık ki onur, ahlak ve haysiyet duygusu sadece birçok genç insanda değil, aynı zamanda olgun yaştaki insanlarda da kaybolma eğilimindedir.
İnsanları nezaket ve Tanrı’nın ruhuyla denetlemek
Elçi’nin imanlılara kullanmasını önerdiği denetim tarzı, günahkarları alaşağı etmek amacıyla yapılan saldırgan bir söz ve eylem değildir. Denetimin motivasyonu ve içeriği sapkın veya günah işleyen kişiye yönelik bir sevgi eylemi olmalıdır. Bu şekilde denetim, günah işleyen kardeşlere duyulan sempatiden kaynaklandığı ve onların ıslahını amaçladığı için kesinlikle bir eleştiri niteliğinde olmamalı. Ayrıca imanlılar, Pavlus’un ifade ettiği gibi, günaha ve karanlığa sapma tehlikesinin hepimiz için geçerli olduğu unutmamalıdır: “Onun için, ayakta durduğunu sanan dikkat etsin, düşmesin!” (1 Korintliler 10:12).
Bu nedenle Elçi’nin sözünü ettiği denetimin insani ve vicdani bir anlayışla, İncil’deki sevgiye uygun bir yaklaşımla, duayla ve Tanrı’nın Ruhuyla gerçekleşmesi gerekir. Asla düşüncesiz ve bilinçsiz bir refleksle, kibirle, eleştirme eğilimi taşıyan ve “sağduyu içermeyen” bir gayret (Romalılar 10:2) ile değil.
Bu nedenle, erdemin ve kutsallığın gücü insan varlığını doğru ve olumlu bir şekilde denetlediğinden ve içinde taşıdığı ama günah yüzünden gizlediği Tanrı suretini ortaya çıkardığından, gerçek Hristiyan’ın yaşamının günahın karanlığında bulunanlar üzerinde sessiz bir denetim haline gelmesi daha güvenlidir.
Son olarak, bir baba sevgisiyle imanlılara hitap eden Pavlus, mezmurlar, ilahiler ve manevi kasidelerle yürekten Tanrı’ya övgüler sunabilmeleri için yaşam tarzlarında dikkatli olmaları, zamanlarını doğru kullanmaları, Tanrı’nın ruhuyla dolmalarını öğütler. Böylece insanların etrafında toplandığı İncil’in sessiz vaizleri haline geleceklerdir.
Foni Kiriou (Rabbin Sesi) 49 no’lu broşürden alıntılanarak tercüme edilmiştir. 3 Aralık 2023 Pazar