Luka’nın 1. Pazarı vaazı
23/09/2018 (Luka 5:1-11)
İncil yazarı Luka’nın bugün bize anlattığı olaylardan hangisini takdir edeceğini insan şaşırıyor! İsa’nın sözlerini duymaya susamış Celile halkına mı? İsa’nın orada olduğu öğrenilir öğrenilmez, Taberiye Gölü’nün (Gennesaret Gölü) kıyısı O’nu görmeye O’nu duymaya can attan bir sürü insanla dolup taştı. Onun sözleri insanların kalplerine sur serpiyor, barış, güç ve aydınlanma veriyordu. Daha önce hiç böyle sözler duymamışlardı! İsa’yı ele geçirmek için gönderildikleri İbrani Başrahiplerin muhafızları bile itiraf etti: “Hiç kimse hiçbir zaman bu adamın konuştuğu gibi konuşmamıştır” (Yuhanna 5:46). Ve İsa’yı tutuklamak yerine, muhafızlar O’nun sözünden büyülendiler ve onu dinlemeye kalalaldılar!
Konuşuyorken dinleyicileri O’nu daha iyi görebilmek ve duyabilmek için Simon (Petrus) ‘un balıkçı teknesine girmeyi tenezzül eden Rab’bin sadeliğini mi takdir edelim?
Yoksa Petrus’un İsa’ya itaat edip öğlen saatlerinde balık avına çıkmasına mı hayran kalalım? Petrus gibi deneyimli bir balıkçı, balıkların gündüzleri yakalanmadığını biliyordu! O saatte balık avlanmak için ağlarını attığını gören diğer balıkçılar onunla alay edebilir ve ona gülebilirlerdi. Ne de olsa, gece boyunca bir balık bile yakalayamıştı, şimdi mi yakalayacaktı? Ama Petrus seve seve İsa’ya itaat etti.
Bu kadar kısa sürede yakalanan çok sayıda balığa mı şaşa kalalım? Düşünsenize, sadece Petrus’un teknesi değil, aynı zamanda Zebedi’nin teknesi de batarcasına dolmuştu.
Hayatında hiç görmediği kadar çok balık gören Petrus’un verdiği tepki dikkat çekicidir. Böyle büyük bir nimet için Rab’be teşekkür etmek yerine, şaşakalır ve O’na “Lütfen teknemden in” diye yalvarır. Ne tür garip bir davranış bu? Petrus neden böyle yapıyor? Çevap Petrus’un sözlerinin devamında var: “Ya Rab, benden uzak dur, ben günahlı bir adamım!” diyor. (8.Ayet) Kendi günahkarlığını ve bir hiç olduğunu hissederek basit gemisinde, Rab’bin bulunmasının büyük onuruna sahip olmaya layık olmadığını ilan etti. İncil yazarı Luka’nın açıkladığı gibi: “Kendisi ve yanındakiler, tutmuş oldukları balıkların çokluğuna şaşıp kalmışlardı” (9. Ayet). Onlar hayranlık ve aynı zamanda korku duygularına kapılmışlardı.
Tüm bunlar takdire şayan ve diğer şeylerin yanı sıra bize hayatlarımız için çok önemli bir şey öğretiyorlar. Petrus ve iş arkadaşları, tecrübeli balıkçılar olmalarına ve en iyi şartlarda çalıştıklarına rağmen bütün gece tek başlarına mücadele ettikleri zaman, kar elde edemediler. Aksine onlar Mesih’le birlikte olduklarında ve O’nun sözlerine itaat ettiklerinde, balık tutmak için elverişsiz koşullara rağmen, hayatlarında daha önce hiç olmadığından daha fazlasını kazandılar! Bu bizim için de bir anlam taşıyor mu?
Ne yazık ki, zamanın materyalist ruhu tarafından etkilenen Hristiyanlar İncil’in manevi ve ahlaki değerlerine saygı göstermezler. Şöyle derler: Bugünün dünyasında İncil ile hayatta kalamazsınız, kullandıkları aynı araçları kullanarak başkalarıyla rekabet etmelisiniz. Bunlar ne anlama geliyor? Yalan, sahtekarlık, hırsızlık, tefecilik, aldatma, yerine getirilmemiş vaatler, gasp ve insanlığı böylesine korkunç bir duruma getiren pek çok şey olduğunu biliyoruz! Birçoğunun çöküşünü görüyoruz! Vurgunculuk nedeniyle, birçok insan mapusa düşer, aileleri dağılır, toplumun saldırısına uğrar, psikolojik problemlerden muzdarip olur ve daha kötüsü, ruhlarını yitirirler. Havari Pavlus onlara şöyle yazıyor: “Kötülük eden herkese sıkıntı ve elem verecek” (Romalılar 2:9). İlk başta kazanıyor ve gelişiyor gibi görünüyorlar, ama kötü bir sonları var. Halkımız şöyle der: “Yalancı ve hırsız sadece bir yıl sevinirler.” Ancak Mesih’in örneğini takip edenler, O’nun iradesine saygı gösterip itaat edenler Havari Petrus Romalılara Mektubunda yazdığı gibi (Romalılar 2:10) “yücelik, saygınlık, esenlik” kazanacaklar.
Kardeşlerim, İsa’nın Petrus’la ve balıkla dolu iki geminin görüntüsünü her zaman gözümüzün önünde bulunduralım: Yakınımızda Mesih varsa ve onun sözlerine göre çalışırsak, başka kimsenin bize veremeyeceği nimetlerin tadını çıkaracağız.