Kıskançlık Tutkusu
Kiliselerimizde okunan İncil metinlerinde Matta’nın 6. Pazar günü olarak adlandırılan bu Pazar, ruhun büyük hastalıklarından biri olan kıskançlık hastalığını görmemize fırsat verir. Kıskançlık, esasen başkalarının mutluluğuna duyulan üzüntü ve onların talihsizliklerinden duyulan sevinçtir.
Aziz Vasilios’un karakteristik olarak belirttiği gibi, kıskançlık “başkasının iyi olmasından kaynaklanan üzüntüdür.” Kıskançlık büyük bir yaradır, çünkü başka hiçbir tutku insanların ruhlarına bu kadar yıkıcı değildir; zira kıskançlık, tüm tutkuların kökü olan kibirden doğar.
Aziz Thalassios, boş şeylerle uğraşmanın bir özelliğinin ikiyüzlülük ve yalan olduğunu, gururun ise kibir ve kıskançlık olduğunu vurgular. Bu yüzden, eğer kıskançlık tarafından ele geçiriliyorsak, bunun kesinlikle gururun etkisi altında olduğumuz anlamına geldiğini bilmeliyiz.
Kıskanç insan
Kıskanç kişi genellikle başkalarının hayatını inceler ve kendi hayatını onlarınkiyle karşılaştırır. Kardeşinin üstün olduğunu fark ettiğinde, kıskançlık duygusu korkunç bir şekilde ortaya çıkar. Genellikle ilk belirtiler, karamsarlık, üzüntü ve isteksizlik olur. Hatta mevcut maddi varlıklar bile üzüntü kaynağı olur. Bu yüzden kıskanç kişi, herkesten yara alan çıplak bir insana benzer. Bu yara çok derindir, insanın kalbine kadar iner.
Kıskanç kişi genellikle herkesin işleri ve yaptıklarıyla ilgilenir. Başkalarını suçlamak için dikkatle nedenler arar. Diğerlerinin nasıl konuştuğunu ve davrandığını gözlemler. Böylece, eleştirel olma maskesinin arkasında, kıskançlık tutkusu titizlikle gizlenir.
Kıskançlığın sonuçları
Kıskançlığın sonuçları çok korkutucudur. İnsan ruhunu bozar. Belki de varlığını hızlıca fark etmediğimiz bir tutkudur. Diğer tutkular kadar acı vermeyebilir. Ancak yine de tüm ruhsal varlığımızı bozar.
(a) Kıskançlık, dünyevi bir yaşam tarzını ortaya koyar. Bir kişinin Tanrı’nın lütfunu kaybetmesine neden olan her tutku, dünyevi bir düşünce yapısını oluşturur. Havari Pavlus, benliğin işlerini sıralarken kıskançlığı da anmaktadır. (Galatyalılar 5,19-21)
(b) Kıskanç kişi ruhsal olarak kördür. Başka bir deyişle, ruhun gözü olan zihin körleşir ve bu yüzden iyi ile kötüyü ayırt edemez, ayrıca Tanrı’nın lütfunu da hissedemez. Aziz Thalassios özetle şunu söyler: “Tanrı, kıskanç bir zihni kör eder.”
(c) Kıskançlık tutkusuyla ele geçirilen kişi nihayetinde inançsızlığa düşer. Mesih’in çağdaşları, kıskançlık nedeniyle kör edilip O’nu reddetmediler mi ve böylece inançsızlığa düşmediler mi?
(d) Kıskanç insanlar sevgiye sahip değildir. Kıskanç kişi sevemez, sevmeyi de istemez. Bu yüzden, İman İkrarcısı Aziz Maksimus’a göre, kıskanç kişi sevgiden uzaktır ve Tanrı’nın yargısına layıktır.
(e) Ancak kıskançlık, onu barındıran kişiyi yok eder. Aziz Vasilos, yaydan fırlatılan okların sert bir nesneye çarptığında okçuya geri döndüğü gibi, kıskançlığın etkilerinin de kıskanan kişiye yara olarak döndüğünü söyler. Kıskanç kişi sürekli olarak kıskançlık yüzünden eriyip gider.
(f) Ancak kıskançlık tutkusu, hedef alındığı insanları da etkiler. Bu durum büyük zararlara yol açar, özellikle de diğerleri bu durumu karşılayacak güç ve ruhsal cesarete sahip değilse.
İlk öğretmen
Kıskançlığı öğreten ilk kişi şeytanın kendisidir. Çünkü Tanrı’nın insana olan büyük sevgisini kıskandı ve Tanrı’ya karşı koyamayınca, O’nun yaratılışı olan insana karşı yöneldi. Şeytan, tek ontolojik birliğin, Mesih’te birlik olduğunu bilir, bu yüzden bunu ortadan kaldırmak için her yolu dener. Bu şekilde, kıskançlık yoluyla, bizi yok eden ve Mesih’in Bedeni’nin birer üyesi ve kardeşler olduğumuzu hissetmemizi engelleyen bölünmeler yaratır.
İlahi kurtuluş çağrısı
Aziz Vasilos şöyle öğütlüyor: “Tanrısızlığın öğretmeni, doğanın karışıklığı, saçma bir felaket, dayanılmaz kötülük, şeytanların buluşu, Şeytan’ın tohumu, cehenneme adım, dindarlığa engel olan ve bizi Tanrı’nın Krallığı’na girişten mahrum bırakan kıskançlık hastalığından kaçınalım.”
† Ὁ Φ. Ἀ. Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 31 no’lu broşüründen alıntılanarak tercüme edilmiştir 4 Ağustos 2024 Pazar