/ Pazarın Sesi / Birinci ekümenik Konsil

Birinci ekümenik Konsil

Birinci ekümenik Konsil

Bu Pazar, 325 yılında Bitinya’nın İznik kentinde Birinci Ekümenik Konsili’ni organize eden,  Tanrı’yı kuşanan 318 Pederine adanmıştır. Tanrı halkının gerçek çobanları olarak ortaya çıkan bu Pederler, Elçilerin katkısız öğretisini korudular ve Kiliseyi yıkım belasından, yani sapkınlıkların yarattığı felaketlerden kurtardılar.

Konsil, sapkın görüşlere sahip Arius’un vaaz ettiği gibi İsa Mesih’in Tanrı’nın yaratığı olmadığını ama Aziz Athanasius’un geniş kapsamlı tanımına göre “biz Tanrı olalım diye insan olan”, Baba ve Kutsal Ruh ile özdeş, Baba Tanrı’nın Oğlu ve Sözü olduğuna dair Kilise’nin Elçisel iman ve deneyimine sahip çıktı.

Not edilmeli ki, Birinci Ekümenik Konsil, İman İkrarının ilk yedi maddesini eski İman İkrarı metinlerini esas alarak düzenlerken, geri kalan beş madde 381 yılında İstanbul’da organize edilen İkinci Ekümenik Konsil’de dâhil edildiler.  

Elçi Pavlus’un çobanlık eserleri

Bugünkü yortuda okunan Elçisel pasaj, Elçilerin İşleri kitabından alıntılanmıştır. Bunun içinde Elçi Pavlus’un Efes Kilisesinin ihtiyarlarına (pederlerine) hitaben yaptığı konuşmanın bir kısmı yer almıştır. Onlara, kendilerine ve cemaate dikkat etmelerini ve Rab’bin kendi kanıyla temellerini attığı Tanrı’nın Kilisesine rehberlik etmelerini tembih ediyor. Bu, her çobanın ömür boyu ve yorulmaksızın üstlenmesi gereken sorumluluğudur. Öncelikle kendisine dikkat etmelidir. Kendini sorgulamalı ve yargılamalıdır. Elçinin gösterdiği gibi gerçek bir Kilise işçisinin karakteristik özelliklerine sahip olup olmadığı sorgulanmalıdır.

Aynı zamanda Kutsal Ruh tarafından kendisine emanet edilen cemaate de göz kulak olmalılar. Bu dikkat ve uyanıklık gereklidir çünkü Kilise vahşi kurtlar tarafından tehdit altında olacaktır. Bu tehlike, Hristiyan sürüsünün akıllı koyunlarının imanını ve yaşamını tehdit eden çeşitli sapkınlıkların yarattığı tehlikelerdir. Sapkınlıklar ve hizipleşmeler, insanın Tanrı’ya karşı bencil isteklerinin  inatla talep edilmesi ve öne sürülmesiyle başlar.

Bu yüzden, Elçi Pavlus, bu tehlikenin çobanların dikkatsizliğinden gelebileceği kadar, kilise cemaatinin üyelerinden de gelebileceğini vurguluyor. Sapkın öğretisiyle Kilise’yi çalkalayan Arius’un İskenderiye Kilisesinin Başepiskoposu olduğunu unutmayalım. Bencil hesaplar veya gelişigüzel güven, kişisel çıkarlar, kendi egosunun yansıması, İncil ve Kilise emirlerine itaat ruhunun eksikliği, insanı doğru yoldan saptıran ve insanların ruhsal inşasında büyük sorunlar yaratan sebeplerdir.

Kilise Çobanının mülksüz ve parasız olma durumu

Elçi Pavlus, Efes’in ihtiyarlarına (pederlerine) öğretirken özünde kendisini ifşa ediyordu. Mesih’le paydaşlığı ve birliği en yüksek noktaya ulaşmış olup, çobanlık hizmeti örnek oluşturmaktaydı ve şahsına özgün bir karaktere sahipti. O yüzden haklı olarak, onlardan uyanık olmalarını isterken, üç yıl boyunca gece-gündüz durmadan gözyaşı döküp onlara öğütler verdiğini hatırlamalarını istiyor. Gerçek çobanın fedakârlıkları kişisel hakların sınırlanmasına kadar uzanır. Bu yüzden onlara kimseden para almak istemediğini hatırlatır. İhtiyaçlarını çadırcılıkla karşılıyordu. (Elçilerin İşleri 18:3) Çobanın ve genel olarak her bireyin mülksüz ve parasız olması, Tanrı yolunda yürüyen bir kişinin tutarlı duruşunu temsil etmektedir.

Aslında pasajın sonunda, Rab’bin buna ilişkin yazılı olmayan, yani, dört İncil’de kayıt altına alınmamış ama sözlü gelenekten bize kadar ulaşmış bir sözünden alıntı yapıyor: “almak yerine vermek daha iyidir.” Bunlardan sonra, belki de onları bir daha görmeyeceğinin farkında olarak, diz çöküp onlarla birlikte dua etti. Elçi, çağlar boyunca kiliseye hizmet edecek her ruhban tarafından uygulanması gereken manevi bir miras bıraktı. Birinci Ekümenik Konsilin Pederleri, bu miras ile yürüdüler. Tüm imanlılar da  yaşamları boyunca adımlarını bu miras ile atmalılar.

Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 22 numaralı broşüründen alıntılanarak tercüme edilmiştir. 28 Mayıs 2023

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Birinci ekümenik Konsil