Mesih’in aramızda olması
Kilise’nin temelleri İlahi Efharistiya ve aynı zamanda Pentekost Olayı üzerine dayanır. İncil çağında Mesih fiziki olarak göründü ve Öğrencilerinin huzurundaydı. Ancak Pentekost Günü, Mesih’in mistik varlığını dünyaya sunar ve O’nu –Öğrencilerinin önünde değil– Öğrencilerinin içinde, kalplerinde ortaya çıkarır.
Mesih’in varlığının bu derece gizemli olması Kutsal Ruh aracılığıyla gerçekleşir. Kutsal Ruh soyut bir ilahi enerji değil, Kutsal Üçleme’nin üç kişisinden biridir. Baba’dan çıkar ve Oğul’da yaşam bulur.
Böylece Mesih, Kutsal Ruh’u gönderir ve Kutsal Ruh kalplerimizde Mesih’i şekillendirir. Baba’nın adına gelen İsa Mesih, O’nun iradesini dünyaya açıklamak ve gerçekleştirmek için çalışır. Oğul’un adına gelen Kutsal Ruh, O’nu tanıtmak, O’nu ortaya çıkarmak ve O’nun işini tamamlamak için gelir.
Kutsal Ruh ve Kilise
Aziz Pederlerimiz, yaşamımızın Kutsal Ruh ile olan ilişkisi konusundaki Kilisenin birliğine tanıklık ederler. Azizlerin ağzından ifade edilmiş teolojimize göre Kutsal Ruh’un paydaşlığının olmadığı bir tanıklık, içeriği boş ve monoloğu geçmeyen bir dua, cemaat ruhsuz bir kitle, pastoral çaba ise anlamsız bir organizasiyon haline gelir. Aksine, Kutsal Ruh ile Tanrı’nın yaşamına sahibiz, düşüşten zafer, günahtan tövbe ve yeni bir yaşam elde ederiz. Kutsal Üçlü Birlik adına vaftiz edilenler ve Rab’bi giyinenler, Kutsal Ruh’un faaliyeti sayesinde O’nun Bedeni olan Kiliseye girerek Tanrı’nın yaşamını benimserler.
Kutsal Ruh ve insan
İnsanın tüm çabası ve mücadelesi, Rab’bin Ruhunu edinmeye ve onun meyvelerini üretmeye odaklanır. Bu meyveler, Hristiyan yaşamının tanındığı ve ifade edildiği şeylerdir. Tanrı’ya göre yaşayan tüm insanların amacı Mesih’i, Tanrı’yı memnun etmek ve Kutsal Ruh’a katılımlarıyla Tanrı ve Baba ile dost olarak kurtuluşlarını kazanmaktır. Mesih ile gerçekleşen bu kurtuluş, Kutsal Ruh olmadan düşünülemez. Patristik gelenek bu konuda zengindir: “Kutsal Ruh olmadan Tanrı’dan yabancılaşmış ve uzak kalmış oluruz ancak Ruh’un lütfuna katılmamızla Uluhiyetle birleşiriz. Dolayısıyla Tanrı Baba’da olmamız, bizim bir başarımız değil, içimizde olan ve kalan Ruh’un eseridir,” der Aziz İreneus. Eğer insan, Tanrı’ya benzer ve Mesih’e göre şekilleşmişse eğer “İsa Mesih’te yaratılan Tanrı’nın eseri” ise, bu, Kutsal Ruh’un sayesindedir.
Kutsal Ruh, Mesih’in Bedenini inşa eder, gizemleri (sakramentleri) mükemmelleştirir, bağışlar, faaliyette bulunur, her şeyi artırır ve tamamlar, bize bu çağda ve gelecek çağda her türlü bereketin doluluğunu bahşeder.
Tanrı Ruhu’nun yokluğu, insanın içsel çoraklaşmasını ve harap olmasını, karmaşa ve sapkınlığı, yalan ve trajediyi, ruhsal yaşamın güçsüzlüğünü ve başarısızlığını doğurur. Dünyanın Kutsal Ruh’tan uzaklaşması, krizleri ve acıları doğurur. Bu, dünyevileşme zihniyetinin hayatımıza girmesiyle ilgilidir ve bununla Kutsal Ruh’un nefesi ve enerjisi sönmekte, tamamen insan iradesi ve insan faaliyetleriyle yer değiştirmektedir.
«Gel Kutsal Ruh»
İnsani yaşamın iyileştirilmesine yönelik programlar sunan ve maddi şeylerin reklamını yapan bir dünyada yaşarken, bize Ruh’un Lütfu’na her olumlu yanıt verdiğinde insan varlığının dönüştüğünü öğreten Pentekost Yortusu’nun önemini yeniden değerlendirmeliyiz. Bu nedenle, bu yönde dua etmeli ve bunu aramalıyız. “Gel Kutsal Ruh, Baba’dan çıkan ve Oğul’da dinlenen, her şeyi dolduran ve canlandıran tarif edilemez Işık, ve tutkularla kararmış olan bizleri aydınlat. Adem’in düşüşüyle kırılan doğamızı iyileştir ve Mesih’in kutsal Gizemlerine katılımımızla O’nun, dünyanın günahlarını kaldıran Tanrı’nın mütevazı ve yumuşak huylu Kuzu’sunun suretini bizde şekillendir. Sana yalvarıyoruz, hızlıca işit ve bize merhamet et.”
- F. A. Foni Kiriou (Rabbin Sesi) 25 no’lu broşürden alıntılanarak tercüme edilmiştir. 23 Haziran 2024