Ferisi ve vergi görevlisi pazarı
Ferisi ve vergi görevlisi pazarı
9-10Kendi doğruluklarına güvenip başkalarına tepeden bakan bazıkişilere İsa şu benzetmeyi anlattı: «Biri Ferisi, öbürü vergi görevlisi iki kişi dua etmek üzere tapınağa çıkmış. 11Ferisi ayakta dikilip kendi kendine şöyle dua etmiş: `Tanrım, diğer insanlar gibi soyguncu, hak yiyici ve zina edici olmadığım için, hatta şu vergi görevlisi gibi olmadığım için sana şükrederim. 12Haftada iki gün oruç tutuyor, bütün kazancımın ondalığını veriyorum.’
13«Vergi görevlisi ise uzakta durmuş, gözlerini göğe doğru kaldırmak bile istemiyor, ancak göğsünü döverek, `Tanrım, ben günahkâra merhamet et’ diyormuş.
14«Size şunu söyleyeyim, Ferisi’den çok, bu adam aklanmış olarak evine dönmüş. Çünkü kendini yücelten herkes alçaltılacak, kendini alçaltan ise yüceltilecektir.»
Timoteyus’a son öğütler
10-11Sen ise benim öğretimi, davranışımı, amacımı, imanımı, sabrımı, sevgimi, dayanma gücümü, çektiğim zulüm ve acıları, örneğin Antakya, Konya ve Listra’da başıma gelenleri yakından izledin. Ne zulümlere katlandım! Ama Rab beni hepsinden kurtardı. 12Mesih İsa’ya ait olup Tanrı yoluna yaraşır bir yaşam sürmek isteyenlerin hepsi de zulüm görecek. 13Ama kötü ve sahtekâr kişiler, aldatarak ve aldanarak gittikçe daha beter olacaklar. 14-15Sen ise öğrendiğin ve güvendiğin ilkelere bağlı kal. Çünkü bunları kimlerden öğrendiğini biliyorsun. Mesih İsa’ya olan iman aracılığıyla seni bilge kılıp kurtuluşa kavuşturacak güçte olan Kutsal Yazıları da çocukluğundan beri biliyorsun. 16Kutsal Yazıların tümü Tanrı esinidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek ve doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır. 17Bunlar sayesinde Tanrı adamı her iyi iş için donatılmış olarak yetkin olur.
İncil açıklaması
( Luka İncil’i 18 : 9 – 14)
Ferrisi’nin kendini aklaması ve Vergi görevlisinin çırpınışı
<< Göğsüne vurarak : Allahım ben günahkara acı, diyordu>>
Bu İncil bölümünde Mesih bize iki tezat kişiyi açıklıyor. Birincisi ikincinin aksine insanlara mümin olarak görünüyordu. Ferrisi kibirli olduğu halde kendini yaptıklarıyla aklamaya çalışıyordu. Oysa vergici çırpınarak Allah’tan kendisini aklamasını talep ediyordu. İşte Ferrisicilik aslında tapınmanın kanseridir, öldürücü hastalığıdır. Ama vergicinin ruhu ise yaşam veren bir sağlık ve gerçek imandır.
O halde gerçek iman nedir? Doğruluk ve aklanma nedir? Doğruluğu nasıl ediniriz ve buna giden yol nedir? Mesih’in bu iki insanı tapınak terazisinde mukayese etmesi boşuna değildir. Dua insanın iç dünyasını açığa vurur ve insanın gerçeğini yansıtır. İman gizemini aziz Pavlus, Mesihin beden alışı ile belirliyor. İnsanın Allah ile olan sevinci ve onunla birleşmesidir. Yaptıklarımızın somut bir şekilde bir sunum olduğunda, eylem olarak kalır. Allah’ın hesapları gizlidir. Oysa biz yaptıklarımızı Allah ile birleşme yolundaki amaca yönelik olarak yaparsak bunlar gerçek faziletler haline gelir. Bu en önemli orucun ve en önemli ruhsal dönemin başlangıcındaki bu ayırım çok önemlidir.
Faziletler bizim eylemlerimiz değildir, bunlar ruhun bizdeki eylemleridir. Ruhsal hayat, kelimenin yaygın ve dar olan anlamıyla ahlaki hayatın kendisi değildir. Ruhsal hayat, bizi hareketlendiren ruhtaki yaşamdır. Ruhsal insan, bedenini ruhuna tabi kılan ve kendi ruhunu da kutsal Baba’nın ruhuna bağımlı kılan kişidir. Bu insanın eylemleri doğruluk eylemleridir. Çünkü böylesi bir yaşamın meyvesidir bu eylemler. Ve bu yaşamın doğruluğu, Allah ile olan dini ilişki ve onunla birlikteliktir.
Aziz Balamas şöyle der: Yaptığımız her şey eğer Allah’ın bizdeki bir eylemi değilse bu günahtır. Bunun için doğruluğa giden yol hak ediş ve eylemler ve de eserler değildir. Gerçek bir eziklik doğruluğa giden yoldur. Gerisini Allah bizlere de gerçekleştirir. Rab İsa ile olan bağımız doğruluğumuzu belirleyen ölçüdür. Haç üzerindeki iki suçlu meselinde gördüğümüz budur. Doğruluk, kutsallıktır. Kutsallık da tanrısallaşmadır. Tanrısallaşmak ise ahlaki eylemler değildir. Tanrısallaşmak, yalnızca temiz yürekli olanlarla birleşen Allah ile birleşmektir. Bunun için aklanmanın ameli yolu – Ruhsal eğitim kitabının öğütlediği gibi- insanın kendi kendini aklaması değil suçlamasıdır. Kibirlik değil eziklik duymadır. Hem Ferrisi ve hem de Vergici ikisi de beğeni sahibiydi. Ama birincisi kendini beğenmiş bir insandı. İkincisi ise Allah sevgisini ve merhametini beğenmişti. Benliğin suçlanması “ Gizli sağlıktır.” Ama kendi kendini aklama sinsi bir kanser türüdür. Benliğin suçlanması, itaatkâr bir şekildeki Mesihle olan buluşmamızda oluşan bir gizemdir. Kibirlenme ise bizi benliğimizde bulur ve bizi İsa Mesih hayatından ayırır. Duralım ve vergici misali üzerine dua edelim: Ey Allahım ben günahkârı bağışla ve acıma eyle. Tövbenin kapısı budur. Bundan başka bir kapıdan giren hırsızdır. Göklerin kapısı budur.
Amin.
http://www.youtube.com/watch?v=799L-_ntQyo