Hristiyan apolojetikler
Hristiyan dininin savunulması yani Hristiyan öğretilerinin ve kutsal yazıların değerinin savunulması ile uğraşan kilise yazarları Hristiyan apolojetikler olarak adlandırıldılar. Apolojetikler, hristiyanlığı savunarak Uluslara hitap ettikleri kadar, Yahudilere de yöneldiler.
Bu terim, özellikle 2. yüzyılın Hristiyan yazarları için kullanılır ama bu tarih, tarihsel kanıtların eksikliği nedeniyle tartışmalı olduğundan, daha geniş anlamda Ortaçağ, Reform ve günümüz yazarlarını kapsamaya devam etmektedir.
M.S. 1. yüzyılların Hristiyan yazarlarına bakacak olursak, hepsi de Yahudi olmayanlardan Hristiyanlara yöneltilen çeşitli suçlamaları ve iftiralarını püskürtmek için savunmalar yazdılar. Bununla birlikte, Yunanca savunma yazanlar ile Latince savunma yazanlar arasında bir ayrıma gidilir.
Yunanca yazan apolojetikler
- S. 2. yüzyılda en belirgin olarak Atinalı Kodratos, Aristidis ve Athineos Athinagoras, Filistin Pellalı Ariston ve iman şehidi Justinos, Suriyeli Tatianos ve Antakyalı Theofilos, Küçük Asyaʼdan İerapolisli Klavdios Apolinarios ve Sardesli Meliton ve Ermia. Ayrıca İskenderiyeli Klimis, İskenderiyeli Kiril, Kayserili Evsevios, İskenderiyeli Athanasios ve Kelsusʼa göre eserini ustaca tartışmalar ve diyalektik güçle kaleme alan, Hristiyanlığın en geçerli ve eksiksiz savunmasını yazan Orijen.
Latince yazan Apolojetikler
Ana temsilcilerinden Oktavius eseriyle M.S. 2. yüzyılın sonlarında Minucius Felixʼti. 3. yüzyılda, Apoloji (Apologeticum) ve Uluslara (Ad Nationes) isimli eserleriyle Tertullian ön plana çıkmıştır. Aynı dönemde Kartacalı Kiprianos da çalışmalarıyla aktif olarak katkı sundu. 4. yüzyılda Uluslara Karşı isimli eseriyle Arnobius ve İlahi Kurumlar Üzerine adlı temel eseriyle öğrencisi Lactantius ön plana çıktılar.
Apolojetiklerin Teolojisi
(Αristidis, Justinus, Τatianos, Αthinagoras, Antakyalı Theofilos, Diognitonʼa mektup, Minoukios Filiks, Oktavius, Τertillianos, Sardesli Meliton, Kodratos, Ariston, Miltiadis, Apolinarios.)
Kilisenin ilk gerçek ilahiyatçıları olarak Apolojetik Babalar, Roma İmparatorluğunun siyasi ve ruhani yöneticilerinin önünde Hristiyanlığın gerçeğini, eski dinlerin yalanlarına karşı sistematik olarak savunmak ve ikrar etmek gibi ağır bir sorumluluğu, aynı zamanda, Yahudi olmayanların ve Yahudilerin Hristiyanlara karşı dinsiz, saygısızlık, insan eti yiyenler, kan içenler gibi çeşitli suçlamaları püskürtmek için zor bir görev üstlendiler. Hristiyanlık, apolojetiklerin eserlerinde doğaüstü, vahye dayalı, tek ruh, özgürlük ve mutlak ahlak dini olarak rasyonelleştirilmiş (felsefe edilmiş) olarak sunulur. Böyle vahyedilmiş ve mutlak bir din olarak, yalan, kuruntu, kurgu ve büyünün karıştırıldığı önceki tüm çok tanrılı ve putperest dinlerle kökten bir karşıtlık içindedir. Böylece Apolojistler, iyimser bir dünya görüşüyle, Hristiyanlığı ve manevi kültürü uzlaştırarak evrensel ve zamansız bir dine yükseltti.