Çocukların terbiyesi
Çocuklarınız ile ilgilenmeniz için size yalvarıyorum ve onların kurtuluşu için çaba göstermenizi diliyorum. İmanli Eyüp’ü örnek alın; çocukları günah işlemesin diye çok şeyi feda etti, hatta düşünceleri ile günah işlemelerine mani oldu ve onlarla ilgilendi. Kral ve Peygamber olan Davud’u örnek alın; ölmeden önce oğlunu (Kral Süleyman’ı) yanına çağırdı ve ona mirasını bırakmak yerine şu nasihatı verdi: “Ey oğlum eğer sana kötülüğün yaklaşmasını istemiyorsan imanla yaşa. Bütün ihtiyaçların Allah tarafından karşılanacaktır ve güven içinde yaşayacaksın. Ancak Allah’ın nimetlerinden mahrum kalırsan krallık tahtın hiçbir işe yaramayacaktır. Eğer sen imansız kalırsan, Allah’ın verdiği bütün nimetleri kaybedecek ve çok fazla zorluğa göğüs gereceksin. İman senin bütün eksiklerini tamamlayacaktır.”
O zaman ey ebeveynler, çocuklarınızı paranız ve malınızla satın alıp kandırmayın ancak onların kurtuluşu için onlara gerçek Hristiyanlığın terbiyesini öğretin. Çünkü ahirette bunun hesabını vermek zorunda kalacaksanız. Her anne ve baba, çocuklarına gerçek Hristiyanlığın terbiyesini öğretme sorumluluğunu taşıyor. Bu şekilde çocuklarımızın ve bizim ihtiyaçlarımız, emin olun, Yüce Allah tarafından karşılanacaktır. Çocuklarımızın ne zaman evden çıkıp ne zaman geri geldiklerini takip etmemiz lazım. Nereye ve kiminle gittiklerini bilmeniz lazım. Ebeveynler bu sorumluluklarını ihmal ettikleri takdirde Allah’a hesap vermek zorunda kalacaklar.
Kutsal Kitap her Hristiyan’dan diğer insanların kurtuluşu için çaba harcamasını ister: Korintliler 10:24’de “Herkes kendi yararını değil, başkalarının yararını gözetsin” diyor. Ey anne ve babalar, sizler sürekli çocuklarınızın iyi bir eve, bol toprağa sahip olmalarını, çok zengin ve rahat yaşamalarını düşünür, dilersiniz. Ancak hiç imanlı olmalarını ve Allah buyrukları altında yaşamalarını düşünüp istediniz mi? Her ne kadar serveti bol olursa olsun eğer imanlı değilse, inanın gün gelecek serveti ile toprağa gömülecektir.
Arkadaşlar size soruyorum sizce iman nedir? Sadece kiliseye gitmek mi yada İsa Mesih’in kurtarıcı olduğuna inanmak mı? Tabii ki de hayır, öyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Gerçek iman Allah’ın sözünü işitmek ve buyruklarını yerine getirmektir. Öncelikle iyi niyetli ve saygılı olmak, oruç tutmak, insanlara hizmet etmek, günahlarımızı itiraf etmek, Kutsal Ayinlere katılmak, komünyon almak, kilisenin kurallarına uymak ve ne pahasına olursa olsun yalan söylememektir. Aziz elçilerden ve kilise pederlerinden emanet olarak aldığımız gerçek iman budur. Çocuklarını üzmek ya da cezalandırmak istemeyen ebeveynleri büyük bir sorun bekliyor. Komşuları tarafından hakim karşısına çıkarılan böyle çocuklara defalarca mahkemede rastladım. Ey anne ya da baba, eğer sen de çocuklarına gerekli nasihatı vermez isen emin ol ki bir gün sen de çocuklarını hakim karşısında göreceksin ve emin ol ki, Allah seni suçlamadan önce etrafındaki insanlar çocuklarına gereken terbiyeyi vermedin diye seni suçlayacaktır! O zaman seni suçlayan insanların yüzüne nasıl bakacaksın? Ve kendine baba ya da anne sıfatını nasıl yakıştıracaksın? Bence toprağa; “Ey toprak yarıl da içine gireyim!” diye yalvaracaksın.
Eğer bir insanın senin çocuğunu vurduğunu görürsen eminim çok zoruna gidecektir ve belki de vahşi bir şekilde ona saldıracaksın. Ancak ey anne ve babalar şeytan çocuğunuzu her gün vuruyor ve günahlara boğuyor ama siz hâlâ uyuyorsunuz, üzülmüyorsunuz, ilgilenmiyorsunuz ne de böbreğinizin (çocuğunuzun) canını kurtarmak istiyorsunuz. O zaman Allah’tan nasıl bir rahmet bekliyorsunuz? Çocuğunuz hastalandığında Allah’tan, Validetullah’tan ve bütün Azizlerden şefaat dilersiniz ancak günah işlediği zaman herkesi unutursunuz. Size doğrusunu söyleyeyim; bu makul bir davranış değildir. Oğlunun terbiyesini ihmal ettiğin için Allah’a nasıl bir cevap vereceksin? Allah sana soracak; “Öğretmen ve koruyucu olmanı emretmedim mi?” O saatte Allah’a nasıl bir cevap vereceksin? “Çok zor çocuk, laf anlamıyor” mu diyeceksin? Bunların hepsini baştan görmen gerekirdi, daha henüz çocuk iken. O zaman ona acı çektiren dikenleri ondan çekebilirdin çünkü daha çocuktu. Onu ihmal etmeseydin sorunları büyümezdi ve terbiyesinde zorluk çekmezdin. Çocuklarımızın günahları boynumuza çünkü zamanında biz çocuklarımıza gereken terbiyeyi vermedik.
Zaman zaman çocuklarımızın Allah’a küfür ettiklerini duyuyoruz ama ne yazık ki duymamazlıktan geliyoruz. Sevgili anne ve baba, senin çocuğun senin babana küfür ederse eminim ki onu döversin. Ama dünyanın Allah’ına küfür ederse duymazlıktan gelirsin… Gün gelecek bunun hesabını vereceksin ama bence veremeyeceksin çünkü çok ağır olacak. Bunun için ey dostlarım çocuklarımızdan gerçek Hristiyanlık terbiyesini esirgemeyelim. Emin olun, çocuklarınız iman içinde yaşarlarsa bu dünyada dahi diğer çocuklardan çok farklı olacaklar. Çünkü bütün insanlar fakir olsalar bile terbiyeli, saygılı çocukları sever, sayarlar. Dünyanın en zengini olsalar bile bütün saygısız çocuklardan nefret ederler.
Size anlatacağım şu konuyu iyi okuyun: Eski Ahit’te, Allah Mesih’in doğuşundan önce, Yüce adında iyi niyetli çok hizmet eden ve imanli bir yahudi din görevlisinin iki çocuğu vardı. Din görevlisi çocuklarının doğru yolda yürümediklerini işitmişti ama onları tembih etmiyor ve cezalandırmıyordu. Çocuklarını tembih etmeye kalktığında çok yumuşak ve nazik davranıyordu. Onlara şu şekilde hitap ediyordu: “Ey çocuklarım kötülük yapmayın çünkü sizin hakkınızda iyi şeyler duymuyorum.” Babanın sözleri gayet açık ve netti ama çocuklar aldırmadı. Baba çocuklarını daha fazla üzmek istemedi. Ne yazık ki çocuklarını böylece ihmal etmiş oldu ve Allah onu cezalandırdı çünkü kendi nefsini ve çocuklarının nefsini kurtaramadı. Şimdi sevgili kardeşlerim sizlere soruyorum; eğer din görevlisi Yüce’nin hayattaki en büyük suçu çocuklarının terbiyesini ihmal etmek olmuşsa, bunun yüzünden kendini ve çocuklarını kaybettiyse, biz o kadar günah işleyen insanlar, biz de çocuklarımızın terbiyesini ihmal edersek nasıl olur acaba? Onun için sizden tekrar ve tekrar rica ediyorum lütfen çocuklarınızdan bunu esirgemeyin çünkü onlar da büyüdüklerinde çocuklarına aynı terbiyeyi verecekler. Çünkü bir çocuğun yüreği beyaz ve temiz bir kumaşa benzer; o kumaşı her ne kadar başka bir renge boyamaya çalışsan da illaki o eski rengi geri gelecektir. Bu şekilde çocuklar doğru terbiyeyi aldıklarında kolayca değişmezler. Çocuklarının terbiyesini ihmal eden ebeveynler, çocuklarını öldüren ebeveynlerden daha fazla günah işlemiş olurlar. Çünkü çocuklarının terbiyesini ihmal eden ebeveynler çocuklarının ebedi hayatı kazanmalarına mani oluyorlar. Ama çocuklarını öldüren ebeveynler çocuklarının sadece fani bedenini öldürüyor, ancak ruhları sonsuza dek Allah’ın hükümranlığında yaşayacaktır. Çünkü onlar daha çocuk ve günahları azdır. Eski Ahit’teki bu ayeti hatırlayın: Çocuklar yeryüzünün melekleridir. Ve Yeni Ahit’te Allah bizi ikaz etti; “Bedeni öldürenlerden korkmayın lakin ruhu öldürenlerden korkun.” Bir ruhu da sadece günah öldürebilir.
Bir at arabasını örnek alın, at yoldan sapıp bir hendeğe veya uçuruma doğru yürüyorsa, sürücü onu kırbaçlayarak doğru yola çekiyor. Belki de sizin için vahşi bir davranış olabilir ama bu ceza onu ölümden kurtarıyor. Tabiki biz çocuklarımıza aynı davranışta bulunmayacağız ama yeri geldiğinde gereken cezasıyı almalıdırlar. Eğer biz onlara gereken cezayı vermez isek, bizleri ve onları sonu olmayan bir ceza bekleyecek.
Sen ey evlat, annene ve babana karşı saygılı ve itaatli ol çünkü onlara, sana karşı gösterdikleri iyiliği ve fedakarlığı onlara geri iade edemezsin ve onların sana verdiği emeğin yüzde birini bile veremezsin. Baban ya da annen kardeşlerinin birisiyle tartıştığında sen kardeşinden yana olursan, sana doğrusunu derim ki onu kötüye sürüklemiş olursun. Aynı zamanda da kendi nefsini tehlikeye atmış olursun.
Ey ebeveynler, elinizden geldiği kadar evinizde her gün çocuklarınızla ve ev halkı ile Kutsal Kitap’ı okuyun, çocuklarınızın zihnine Allah’ın kelamını ekin ve her gün bir ikonanın karşısına geçip dua edin çünkü çocuklar bu şeyleri ebeveynlerinden öğrenir. Böylece hem kendi nefsinizi hem de çocuklarınızın nefsini kurtarabilirsiniz.
Çocuğunuz hastalandığında nasıl doktoru eve çağırıyorsan, aynı şekilde çocuğunuz ya da siz nefsiyyen rahatsızlandığınızda evinize Allah’ı çağırın. Kutsal Kitap’taki şu ayeti hatırlayalım: “Ben dışarıdayım kapını çalıyorum aç” diye sesleniyor bize Allah. Peygamber Davut bize şöyle bir nasihatta bulunuyor: “Çocuklarınıza gerçek Hristiyan terbiyesini öğretin bu sizin görevinizdir, ne kadar iyilik yapmış olursanız olun, eğer bunu ihmal ederseniz günah işlemiş olursunuz.” Onlara kilisenin gizemlerini öğretin; Vaftiz, evlilik, kutsal yağ, rahiplik, itiraf ve tövbe, komünyon ve vaftiz esnasında vaftiz edilen şahısa sürülen mübarek mür. Eğer bunları ve Allah’ı tanımıyorlarsa diğer şeylerin ne faydası var? Allah’ın Kutsal Kitap’taki şu ayetini unuttunuz mu? “Eğer insan bütün dünyayı kazanıp kendi nefsini kaybederse neye yarar?” Bunun için çocuklarınıza doğru terbiyeyi verin ve kendi nefsinize sahip çıkın ve böylece Allah Mesih’in hükümranlığına girmeye müstahak olun.
Aziz Altınağızlı Yuhanna’nın “Hayatın Kelimeleri” adlı kitabından tercüme edilmiştir
Tercüme:Peder Dimyan Yakupoğlu