Rabbimizin Kutsal ve Yaşam Veren Haçının Yüceltilmesi Bayramından önceki hafta vaazı
Pisidiya Mitropoliti Sotirios
Antalya 10/09/2017
Rabbimizin Kutsal ve Yaşam Veren Haçının Yüceltilmesi Bayramından önceki hafta, ruhen bizi Rabbimiz İsa Mesih’in Kutsal Kurban’ına tanık olmaya hazırlıyor. İncil’den okumuş olduğumuz bölüm, bizi, Rabbimiz İsa Mesih’in gizli öğrencisi Nikodim’e insanlık soyunun kurtuluşu ile ilgili Büyük Gizem’i açıkladığı konuşmaya götürüyor. O dedi ki, Göklerden inip insan olan Ben’den başka hiç kimse Göklere çıkmamıştır. Ve şimdi Ben, Göklerde olmaya devam ederek dünyada bulunuyorum. Ve zamanında Musa, İsrailoğulları’nı yılanların ölümcül ısırıklarından kurtarmak için, çölde yılanı nasıl yukarı kaldırdıysa, Ben de, Tanrı’nın gizemli planına göre yukarıya, çarmıha kaldırılacağım.
Peki, o Eski Ahit’teki olayla Rabbimiz İsa Mesih’in Çarmıha gerilmesi arasında nasıl bir derin bağlantı vardır? Orada, çölde, korkunç bir şey olmuştu. Ortaya zehirli yılanlar çıkıp İsrailoğulları’nın çadırlarına giriyor ve onları ısırıyorlardı. Isırılmış insanlar acılar içinde çaresiz çığlıklar atıp bir müddet sonra cansız düşüyorlardı. İsrailoğulları dehşet içinde anladılar ki bu, günahları için verilen bir cezadır. Ve anladılar ki, onları sadece Tanrı kurtarabilir. O zaman Musa’ya geldiler ve o, bütün ruhuyla dua ederek, kurtuluş için Tanrı’ya yalvardı. Tanrı ise, sevecen bir Baba gibi, halkın tövbe ettiğini görerek Musa’nın duasına kulak verdi ve ona dedi ki:
‘’Bakırdan bir yılan yap ve onu tahta bir sütuna as. Ve İsrailoğulları’na de ki: ”Yılan tarafından ısırılmış kim varsa, bu bakır yılana baksın ve böylece ölümden kurtulmuş olursunuz.” Ve ölüm bitti, İsrailoğulları kurtuldular.
Peki, neden Rabbimiz bu olayla Çarmıha Gerilme arasında bir bağlantı kurmuş? Bakır yılanı Musa tahta bir sütuna çivilemişti. Bizim çarmıha gerilmiş olan Rabbimiz de kutsal tahtaya yükseltilmişti. Zehirli yılanlar ölüm saçıyorlardı. Eski yılan, şeytan da zehirli ısırıklarıyla insanın ruhunu öldürüyor. Musa çölde gerçek yılanlara benzeyen bir yılan asmıştı. Çarmıhta ise Rabbimiz Kendisi asılmıştı, O, günahı Kendi içinde çarmıha germiş oldu, çünkü dünyanın bütün günahlarını yüklendi. Çölde Yahudiler bakır yılana umutla bakarak kurtuluyorlardı, biz inanlılar ise umutla Mesih’in Haçına bakıyoruz, günah köleliğinden ve sonsuz ölümden kurtuluyoruz ve vaad edilen toprağa değil, Tanrı’nın Egemenliğine girebiliyoruz.
O bizi ne kadar da seviyor!
Konuşmanın devamında Rabbimiz, Nikodim’e Kendisinin çarmıha yükseltilmesinin gerekçesini anlatıyor, diyor ki: İnsan Oğlu, O’na inananların arasında kimsenin mahvolmaması için ve sonsuz yaşama kavuşmaları için Çarmıh’a yükseltilecektir. Çünkü Tanrı dünyayı o kadar sevdi ki, Biricik Oğlunu verdi, öyle ki O’na inanan kimse ölmesin, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun. Tanrı, Oğlunu günahkâr insan soyuna, onu yargılaması için değil kurtarması için gönderdi. Bu harika sözlerle Rabbimiz Nikodim’e Tanrı’nın insanlara olan sınırsız sevgisini gösteriyor. Tanrı bizi ne kadar çok sevmiş! Onun bize olan sevgisinin büyüklüğü, sadece O’nun bizi kurtarmaya gelişi değil, bunu nasıl bir şekilde yapmış olduğu da gösteriyor. Çünkü O, bizi kurtarmak için, herhangi bir meleği ya da insanı göndermedi, fakat Kendi Biricik Öz Oğlunu, ezeli, O’nun tahtında oturan, günahsız ve kusursuz Oğlunu gönderdi ve O’nu ölüme teslim etti.
Peki, kimler için O’nu ölüme teslim etti? Kimleri bu kadar sevdi? Belki O’nu seven ve O’na itaat eden varlıklar için? Bizler, hain insanlar için, O’na düşman olmuş olan ve buyruklarına karşı çıkan. Kusursuz Tanrı, O’nun sevgisine layık olmayan dünyayı öyle sevdi işte. Düşmüş olan insanı öyle sevdi ama insan O’nun sevgisine layık olmadı. Tanrı’nın Oğlu, insanları şeytana olan kölelikten kurtarmak için Kendisi insan oldu. Bizler karanlık içinde mahvolmayalım, sonsuz ve O’nunla birlikte olan yaşama sevincine kavuşalım diye Çarmıha gerildi. Bizleri Kendi çocukları gibi, Kendi Kilisesinin parçaları olarak kabul etti ve bizleri Kutsal Gizemlerle besliyor, bize günahların affını, ruhlarımınız aydınlanmasını ve kurtuluşunu armağan ediyor.
Peki, biz O’nun sevgisinin yüksekliğini anlıyor muyuz? O’nun sınırsız ve yüce merhametini anlıyor muyuz? Bu yüzden, bizi bu kadar çok sevmiş Olan’a yalvaralım ki, bizleri aydınlatsın ve biz mümkün olduğu kadar O’nun sevgisinin yüksekliğini anlayalım. Ve artık bundan sonra sadece Tanrı için ve Tanrı ile yaşayalım.