/ Kutsal Mekanlar / Havada asılı şehir

Havada asılı şehir

Havada asılı şehir

 

Bu defa yolumuz Yunanistan’ın Kalambaka şehrinde bulunan Meteora’ya düştü. Meteora bir manastır. Bu kadar devasa olanını hiç görmemiştim bugüne kadar.
​Meteora, antik yunanca’da(Meteoros) “havada asılı” anlamına geliyor. 
Athos dağından sonra Yunanistan’ın ikinci büyük manastırıymış.
Bu arada Kalambaka, çok şirin bir yer, en yakınında Kastraki şehri bulunuyor.
Daha şehir girişinden tepelerde yükselmiş kayaları görünce şaşkınlığımı gizleyemedim.Gerçekten de gökyüzüne asılmış gibi duruyor.
Zaten dikkat ederseniz bu tür ibadet alanları hep çok yükseklere ve uzak yerlere yapılıyor. Dünya nimetlerinden tamamen uzak olmak için sanırım.
***…………………………
Turistlerin yoğun ilgi gösterdiği bir yer burası. Önceleri ziyarete açık değilmiş. 
İlgi çok olunca, eskiden daha kötü olan yolları artık asfalt yapılmış ve çıkışı kolay.
İyi ki otobüsle çıkılabiliyor, yoksa o kadar yukarılara tırmanmak çok güç olurdu diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Nemrut dağına ilk çıkışım aklıma geldi de, aman aman nefesim ağzımdan mı çıksa, burnumdan mı karar verememişti. Dile kolay, onca yüksek tepeye çakıl taşlarına basa basa yokuş yukarı çıkmak, inerken de karlar içinden kaymamak için verilen uğraş ciddi bir efor istiyordu. Fakat o güzelliği görünce yorgunluk falan kalmıyor elbette.
***
…………………………………….. 
Çıkışta, sağlı sollu manastırlar var. Her manastırda 25-30 keşiş bulunuyor. 
***
Görsellik şahane. Tepeye doğru çıktıkça dünyanın merkezinden uzaklaşıyor gibi hissediyor kendini insan. Bu kadar yüksekliğe manastır inşaa edip inzivaya çekilmenin sebebi tanrıya daha yakın olmak isteği mi, yoksa güvenlik sebebiyle mi bilemiyorum. 
Keşiş’lerin, kendini allaha adamış kişi, manastırların da keşişlerin yaşadığı yer olduğunuda hatırlatayım. Bu arada, yazının sonunda keşişlerin yaşamı ile ilgili öğrendiklerimi de yazacağım. Hani bazen sinirlenince, “gidip kapatacağım kendimi manastıra” diye söyleniriz ya, okurken bir daha düşünün bakalım yapabilir misiniz?
*** 
Bu yüksek kayalar doğa hareketleri sonucunda oluşmuş. Kayaların tepelerinde düzlükler var. Bu düzlüklere de manastırlar inşa edilmiş. Ortodokslu keşişler burada yaşamışlar ve halen yaşıyorlar. Manastır, dağların üzerine 13-14 yy yapılmış.
O günkü şartlarla, bu manastırların nasıl yapıldığı konusu aklımı zorladı.
Burada eskiden 25 manastır varmış. Ancak şu anda sadece 7 tane var. Bunun  6 tanesinde rahipler, 1 tanesinde rahibeler  kalıyor.
Manastırların isimlerini merak eden varsa onlarda şöyle; Grand Meteora, Varlaam, Roussanou, Saint Nicholas Anapausas, Holy Trinity, Saint Stephen
***
Yüksek kayaların arasından ulaşım ve taşıma işleri ise binalar arasına gerilmiş ve asansör görevi yapan iplerle sağlanıyor. 
Manastırlar eskiden hıristiyanlığı yaymak için okul görevide görüyormuş ama şu anda böyle bir çalışmaları yok.
***
Manastır içindeki kiliseler ibadete açık ancak ayinler sabah çok erken saatlerde yapıldığından ve ulaşım olarakta biraz zor olduğundan fazla gelen yok. İbadet için kiliseler tercih ediliyor. Meteora, Unesco Dünya Kültür Mirasları içinde.
Burada bazı sahneleri çekilmiş bir kaç sinema filmi ve dizi olduğunu okudum ama izlemediğim için isimlerini bilemedim. Belki orayı tekrar görebilmek için izlerim.

Yanınızda etek ve eşarp bulundurun!
İçeriyi gezmek için manastırın önünde oluşmuş oldukça uzun bir kuyruk var. Buraya 3 Euro vererek giriliyor. Pantolon ve açık saçla girilmiyor. Bu yüzden girmeyip, geri dönen çok oldu. Yanında yedek giysi olmayanlar için kapıda uzun etek ve eşarp veriliyor. Bunu ilk kez gördüm bende, şaşırtıcıydı. Daha önce gittiğim hiç bir yerde böyle bir şart olmamıştı.
Ancak, ben içeri girerken unuttum eteği ve eşarbı olduğum gibi girdim. Kimse de bir uyarı yapmadı. İçeride dilekler için bir sehpa konulmuş, üzerinde kağıt kalem var. Dileğinizi dileyip asıyor veya kutuya bırakıyorsunuz. (Ben herkes için dua ettim merak etmeyin, kabul olsun, Amiin)
Rahibeler, manastıra gelir olsun diye  içeride hediyelik eşyaların satışlarında görev almışlar. Çeşitli elişleri, biblolar, müzik cd’leri var.
***
Şimdi keşişlerin hayatı nasıl, günleri nasıl geçiyor ona bakalım. Akşamları genellikle 21:30 gibi yatıyorlarmış. Sabaha karşı 04:00 gibi uyanıp, ayine gidiyorlar. 07:30 gibi ayin bitiyor. Ayinden sonra kahvaltı ediyorlar. 
Öğleden sonraları dinlenme saatleri var. Çok nadir olarak dışarıya çıkıyorlar ve her gün oruç tutuyorlar. Oruçları bizimki gibi değil. Et yemiyorlar. Bunun yerine topraktan çıkan mahsullerle besleniyorlarmış. Et olarak bazen balık yiyiyorlar.
Aralarında iş tanzi=mi yapıyorlarmış. Biri mutfak, diğeri temizlik, öteki toprak ve mahsul yetiştirme vs… İnternet ve cep telefonu eskiden hiç kullanılmıyormuş ama değişen dünyaya onlarda ayak uydurmak zorunda kalmışlar. Şimdilerde cep telefonları varmış.
***
Eğer yolunuz Yunanistan’a düşerse mutlaka gidin ve görün derim. Yürüyerek çıkmak isteyenlere de bir tavsiyede bulunayım. Yukarıya çıkana kadar epeyce yorulacaksınız, bence o enerjiyi içeriyi gezerken, fotoğraf çekerken harcayın. Görülecek çok şey var. 
Bir gezimizi de böyle bitirdik…
  Sevgiyle kalın 

  Sevim Güney 

10 Haziran 2017

https://www.gazetemistanbul.com/havada-asili-sehir-makale,4087.html

 

Havada asılı şehir