İlahi Liturji ve Kutsal Komünyonu Almanın Sıklığı Üzerine
(Aziz Porfirios)
Kavsokalivya’dan Aziz Porfiryos ile İlahi Liturji ve Kutsal Komünyon almanın sıklığı üzerine bir söyleşi.
Çok üzgündü, çünkü inananların, gerektiği gibi, rahibin Kutsal Sunağında dua etme hakları var ama çoğu zaman ona yardım edecek durumda değillerdir.
“Ben,” dedi Aziz Porfirios, “onları tütsü ile takdis ediyorum ama saygıyla eğilmiyorlar. Ayağa kalkalım diyorum ama oturuyorlar. Onları takdis ediyorum ama sohbet ediyorlar. Ve en trajik olanı, ‘Hepiniz bundan için’ diyorum ve komünyon için sadece birkaç kişi yaklaşıyor. Bu bir rahip için büyük bir acı.”
Ona sordum: “Yeronda, bu herkesin komünyon alması gerektiği anlamına mı geliyor?”
“Bak, bunu ben söylemiyorum. Allah ayinde ‘hepiniz’ hitabını kullanıyor!’’
“Belki de bu kelimenin bilmediğim başka bir anlamı vardır? Ve daha sonra dua şöyle devam eder: ‘bizim aracılığımızla tüm cemaatin için’ Doğal olarak bu, [yani manevi pederi tarafından ölümcül günahları yüzünden belirlenen bir süre boyunca komünyon almamak için kefaret altında olanlar hariç] herhangi bir engeli olmayanlar için geçerlidir. Geri kalanları daha evvelinde manevi pederlerinin iznini almış olmalıdırlar. Aksi takdirde, komünyon olmadan, Mesih olmadan, nasıl günlük hayatlarına devam edecekler? Kiliseye geliyorsunuz ve en önemli şeyi, size sunulan hediyeyi(komünyonu) kaybediyorsunuz ve sadece antidoron ile yetiniyorsunuz. ‘’Hey Yorgo, biliyor musunuz? “Kutsal Kadeh” nedir? Yeryüzündeki en değerli şeydir. Kraliyet tahtları, başkanlık salonları, akademik kurumların onun yanında bir değeri yoktur. Kutsal Kadeh, Yanan Çalı’dır. Burada Mesih iniyor, Kutsal Ruh var ve Melekler çevreliyor. Müthiş bir şey. Birçok kez, Kutsal Kadehe ellerimle dokunmaya korkuyorum. Ve bu mucizeden önce, bu nadide olayı deneyimlemeyip müminlerin fısıltılarını ve çeşitli konuları tartıştığını duyuyorsunuz. Bir insan nasıl bu şekilde dua edebilir?’’
“Rahip tek başına mı, yoksa hepimiz, ruhbanlar ve cemaat olarak bir arada mıyız? Neden ‘litürji’ diyoruz? Litürji ‘Halkın işi’ anlamına geliyor, değil mi? Eh!
“Rahip nasıl ayaktaysa, insanlar da öyle ayakta durmalıdır. Konsantre olmuş. Tamamen Allah’a adanmış bir şekilde. O anda, yeryüzünde değiliz. ‘Bizler gizemli şekilde Heruvimler’i temsil edenler’, Kutsal Üçlü Birlik’in önünde, ‘hayatı umursamadan’ cennetteyiz. Hepimiz litürjinin bir parçasıyız… Aman, aman, Allah’ın bizi yaşamaya layık kıldığı şeye bakın! Büyük Kurbanın önümüzde gerçekleştiğine inansaydık, hepimiz Allah korkusuyla ayakta duruyor olurduk.’’
“Allah’ın bize olan sevgisinden ötürü, kendini kurban etmeye tenezzül etmesinden dolayı sevinçten ağlamalıyız. Buna inanmıyorsak, neden kiliseye geliyoruz? Kimle alay ediyoruz? Bu nedenle kiliseye gelmeyen kişiler, inançsızca gelenlere kıyasla daha dürüsttürler. Kilisede sükunetimizi koruyor, odaklanıyor ve O’nunla konuşuyoruz.’’
“Söylediklerimi anlıyor musun? Eğer öyleyse, eğer dediğim gibiyse, bunu gerçekleştirilmekte olan büyük gizemlerden habersiz olan diğer kardeşlerimiz arasında paylaşmakla yükümlüsün.’’
“Allah bize bu “mucizeyi” kabul etme gücü versin. Kanonik olarak, hem rahip hem de inananlar, Gizem’in [Kutsal Komünyon’un], bu kadar yakınında, Güneş’e olduğu kadar yakınında yaşadıkları için ölmelidirler.
“Fakat son derece merhametli olan Allah, hakketmediğimiz halde bunu deneyimlememize izin verir.’’
Ve gerçek bir litürjist olan aziz ağlamaya başlar ve konuşmasını sonlandırır:
“Çevrenizde parlayan selamet dolu İlahi Liturjiden bu şekilde ayrılırsanız çevrenize de Mesih’i aktarırsınız ve Mesih’in taşıyıcısı olursunuz.’’
‘’Bir duada şöyle söyler: ‘’Bize, sana kutsallıkla ibadet etmeyi nasip eyle.’’
http://apantaortodoxias.blogspot.com/2019/10/blog-post_439.html
