/ Pazar Vaazlarι / Aziz olma perspektifi

Aziz olma perspektifi

Kardeşlerim, bugünkü Elçisel okuma bölümünü oluşturan pasajda, en önde gelen Elçi Pavlus, Mesih’in, imanlıları yönlendirme görevini üstlenen Kilisesinin çobanlarına bahşettiği armağanlara değinmektedir. Kimilerini Elçi, kimilerini Peygamber, kimilerini Müjdeci, kimilerini Çoban ve Öğretmen olarak atamıştır. Ancak bu armağanların çeşitliliğine rağmen, hepsi tek ve aynı amaca yöneliktir: Azizlerin donatılması.

Azizliği Kazanma Mücadelesi

Açıkça görülüyor ki Elçi Pavlus, Hristiyanları, yani Mesih’in Kilisesinin üyelerini “azizler” olarak adlandırıyor.  Mektuplarında bu terimi kullandığı ilk sefer değildir. Bu niteleme ne resmi bir unvandır ne de övgü amacı taşır. Her Hristiyan’ın, Mesih’in Kilisesi’ne üye olan her insanın hayatında açılan bir perspektifi, yani azizliğe ulaşma hedefini vurgular. 21. yüzyıl Hristiyanlarının gözünde bu gerçek, ütopik görünebilir. Belki de bu, Kilisedeki konumumuzun daha çok resmi bir hale gelip daha az özlü bir karaktere bürünmesinden kaynaklanıyordur. Ancak nihayetinde bu tamamen gerçektir. Biz, aziz olmak için Hristiyan’ız. Kilise Topluluğunun içerisinde aziz olma lütfuna sahibiz. İnsanların gözünde aziz olup ilahiler ve dini onurlar almak için değil, Tanrı’nın gözünde aziz olup göklerin krallığının bir üyesi olmak içindir.

İmanla,  kusursuz ve eleştirilemez bir yaşamla

 

Elbette, yalnızca Hristiyanlık unvanına sahip olmak, azizliği garanti etmez, çünkü azizlik, sürekli bir manevi mücadele ve dünyanın ve şeytanın güçleriyle olan savaşla elde edilen dinamik bir durumdur. Aziz Altın Ağızlı Yuhanna, Tanrı’nın bize bahşettiği azizlik potansiyelinin filizlenmesini nasıl sağlayacağımızı açıklar: “Tanrı bizi kutsal kıldı, ama kutsal kalmamız gerekiyor. Aziz bir kişi, imana sahip ve kusursuz, eleştirilemez bir yaşama sahiptir. Ama Tanrı, herhangi bir azizlik istemez; O, kendi gözünde aziz olmamızı  ister. Çünkü insanlar gözünde aziz ve lekesiz kabul edilenler vardır, fakat gerçekte onlar, dışarıdan iyi bakılmış mezarlara ya da dışarıdan koyun postu giyen insanlara benzerler.”

İkiyüzlülükten kaçınma

Kilisenin Büyük Babası, Hristiyanların içlerinde azizliğin dinamiğini nasıl geliştirebileceklerini ve en önemlisi, buna nasıl sadık kalabileceklerini analiz eder.  Bunun yöntemi, iman ve kusursuz bir hayattır. Ancak, bu iki manevi başarıya dışsal ve yüzeysel bir yaklaşımı içsel olandan ayırt  eder, çünkü içsel yaklaşım nihayetinde azizliğe götürür. Bunu yaparken, onun zamanındaki birçok Hristiyan’ın ve tarih boyunca birçok kişinin, insanların övgüsünü kazanmak için iman ve “ahlaki” yaşamın dışsal şekillerini belirgin bir şekilde sergilediğini ve aynı zamanda, görünüşün tam tersine bir hayat sürdüğünü bilerek yapar. Aziz Altın Ağızlı Yuhanna, sıklıkla Kilise içindeki aşırı dindar çevrelerde ve bireylerde görülen dini ikiyüzlülüğü kınar ve bunun, matematiksel bir doğrulukla, helake götürdüğünü belirtir. Buna karşın, azizliğin; derin ve samimi bir inancın, Tanrı’nın iradesine uygun olmanın, yoğun bir sakramental ve manevi yaşamın, coşkulu duanın ve temiz bir yaşamın meyvesi olduğunu vurgular. Bu özelliklerle, azizlik, sarsılmaz hale gelir ve sürekli olarak Tanrı’nın lütfunu çeker. Bu lütuf, gerçek iman ve tövbe sahibini bereketlendirir ve azizleştirir.

Kardeşlerim, hepimizde, tohum halinde, azizliğin tohumu vardır. Bu tohum, Tanrı’nın sevgisi sayesinde vaftizimiz anında hayatımıza ekilmiştir. Bu, ölçülemez değerde bir armağandır ve çoğu zaman bu gerçeği göz ardı eder ya da farkında olmayız. Azizliğin hayatımızda bir gerçeklik haline gelmesi bizim elimizdedir. Yeter ki, iman ve Mesih’teki gerçek ruhsal yaşam alanında tutarlılıkla mücadele edelim!

 

Arhimandrit E. Oik. Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 2 no’lu broşürden alıntılanarak tercüme edilmiştir 12 Ocak 2025 Pazar

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aziz olma perspektifi