Istanbul Başepiskoposu Aziz Aleksandros hakkında vaaz
(30 Agustos 2020)
Kilisemizin Aziz Pederleri arasında göze çarpan büyük şahsiyetlerden birisi de Aziz Aleksandros’tur. Kendisi 239 yılında Hristiyan bir ailede doğdu ve Istanbul’un ilk Başepiskoposu olarak görev aldı. Hristianların Romalı imparatorlar Dekios, Dioklityanos, Galeryos ve Likinyos tarafından büyük zulümler gördüğü bir dönemde yaşadı.
Aziz Aleksandros o zor zamanlarda zulüm gören Hristianları korumaya ve inanç şehitlerinin kutsal naaşlarını layıkıyla defnetmeye çalışıyordu. Bunca tehlikenin içinde olmasına rağmen Rab onu korudu.
Dördüncü yüzyılın başlarında Aziz Aleksandros ileri yaştaki Bizans Episkoposu Mitrofanis’in yanındaydı; başlangıçta diyakon sonrasında da papaz olarak ona hizmet ediyordu. (Episkopos Mitrofanis 117 yaşında vefat etti ve kendisine kilisenin Azizlerinden biri olarak saygı ve hürmet edilir). Bizans-İstanbul Episkopslarının resmi kataloğunda Aleksandros’un 314 yılında Bizans Episkoposu olarak Mitofanis’in veliahtı olduğu yazılıdır. Daha sonra bu bölgede Büyük Konstantinos, İmpadatorluğun yeni başkentini kurunca, Episkopos olan Aleksandros’un ünvanı Başepiskopos olarak değişmiş oldu.
İstanbul Başepiskoposu olarak Aziz Aleksandros, yeni şehrin açılış töreninde, 330 yılının 11 Mayıs’ında, yeni inşa edilmiş Azize İrini Kilisesi’nde (Aya İrini=Barış) icra edilen ilk İlahi Litürji’ye riyaset etme ayrıcalığına sahiptir.
Aziz Aleksandos’un Bizans Episkopos’u olarak hizmet verdiği yıllarda, Kilise’yi karıştıran Arios’un bilinen sapkınlığı (yanlış öğretisi) ortaya çıkmıştı. Bu sebeple İznik’te, 325 yılında, birinci Ekümenik Konsil, Arios’un sapkınlığını yargıladıktan sonra İman İkrarı metnini kalem aldı ve burada Aziz Teslis’in Üç Şahsına, özellikle de İsa Mesih’in İlahi Tabiatına olan inancı vurguladı.
Aziz Aleksandros, Ekümenik Konsil’in kararlarını ve İman İkrarını gayretle halka duyurmaya ve açıklamaya başladı, öyle ki manevi sürüsünü sapkın tarikatlardan koruyabilsin. Aziz, 86 yaşında olmasına rağmen sadece kendi bölgesiyle yetinmeyip, İsa Mesih’e gerçek Allah olarak inanmanın doğruluğunu diğer yerlerde de duyurdu. Tüm bunların yanı sıra Aziz Episkopos, gayretle hayırseverlik, öğretmenlik ve manevi pederlik görevlerini de yerine getiriyordu.
Fakat, Aziz Aleksandros, vefatindan bir yıl önce büyük bir denenmeden geçti. Başlangıçta İskenderiye’deki Kilise’nin ruhbanı olan Arios, Ekümenik Konsil’in kararlarından feyz olmak yerine sapkınlığında israr ediyordu. Ancak, kurnaz olduğu için de Ortodoks inancının gerçeklerini (dogmalarını) kabul ettiğini iddia ediyordu. Devletin ileri gelenlerini de buna inandırmayı başardı ve onlar da Aziz Aleksandros’a Arios’u ruhban olarak kabul etmesi ve birlikte ayine katılmaları için emir verdiler. Bu durum, Başepiskopos’u çok rahatsız etti, çünkü böyle bir hareketin Kilise’ye vereceği zararın farkındaydı. Bütün bir gece boyunca Aziz, Allah’a, Ortodoks inanlarının başına gelmek üzere olan bu büyük kötülüğü engellemesi için göz yaşları içinde dua ediyordu. Ve adil olan Allah onun duasına kulak verdi. Sabahleyin, Arios’un yandaşları zaferlerini kutlarken, Arios’un kedisi kötü bir şekilde can verdi.
Başepiskopos Aleksandros, İstanbul’daki Kilise’ye 23 yıl boyunca hizmet ettikten sonra, 337 yılında ruhunu Rab’be teslim etti. (Aynı yıl Büyük Konstantinos da vefat etti.) Kilise, hayatının kutsiyeti ve Ortodoks inancını korumak için yaptığı mücadeleler için Başepiskopos Aleksandros’u Aziz ilan etti. O zamandan beri İstanbul ve Bizans Episkoposluğu’nun Aziz Başepiskopları/Patrikleri arasında yer alıyor.
Sevgili kardeşlerim, iki şahıstan bahsettik; İstanbul Başepiskopos’u Aleksandros ve Kilise Topluluğu’ndan kopmuş, aforoz edilmiş ruhban Arios.
Arios, kibirinden ötürü, gerçeğin kendisinde olduğunu sandı. Bu sebeple yalnızca kendi episkoposuna itaatsizlik etmekle kalmayıp yalnış öğretilerinden vazgeçmesi için kendisine yardım etmeye çalışan koskoca Ekümenik Konsil’e de baş kaldırdı. Bütün bunların sonucu olarak Mesih’in Kutsal Kilisesi’nden koptu, aforoz edildi ve feci şekilde can verdi. Ortodoks Dogmalarına sadık kalmamız ve sapkın öğretilere sürüklenmememiz için ne kadar da dikkatli olmamız gerekiyor! Çünkü günümüzde de heretikler bulunmaktadır. Bir de kendi bildiğimizden şaşmamak yerine Ortodoks Kilisemiz’e itaat etmeliyiz. Yalnızca bu şekilde her türlü aldatmacadan korunabiliriz.
Arios bize kötü örnek teşkil ederken Aziz Aleksandros da benzemeye çalışmamız gereken doğru bir örnek olarak hep aklımızda kalmalı. Gayret ve ilgiyle inancımızın gerçeklerini hep daha fazla öğrenmeye çalışmalıyız. Kilise’nin sadık çocukları olarak dogmalarımızın saflığını bozmayıp muhafaza etmeli ve onlara uygun şekilde yaşamalıyız. Ancak bu şekilde semadaki evimize girmeye layık olacağız, meleklerle ve azizlerle birlikte Üç ve Bir Olan Allah’ı daima hamdedeceğiz. Amin.
Istanbul Başepiskoposu Aziz Aleksandros hakkında vaaz