/ Kutsal Kitap / Aziz Yuhanna’nın Incil’i

Aziz Yuhanna’nın Incil’i

Aziz Yuhanna’nın Incil’i

 

İncil yazarı Yuhanna, İncilini diğer üç İncil yazarından (Matta, Markos ve Luka) neredeyse otuz yıl sonra yazmıştır ve bu nedenle, başkalarının bahsetmediği ama doğrudan Mesih’in Tanrılığını gösteren birçok olay ve mucizeyi dile getirmeyi seçmiştir. O zamanın iki sapkın hareketinin, Doketizm ve Gnostisizmʼin Kilisenin Bedeni üzerindeki tehlikeli etkisini gören Yuhanna, İncilini ve üç Katolik (bütün yerel kiliselere hitaben yazılmış olan) Mektubu kaleme alırken belirli sapkın öğretilere yanıt vermeyi de amaçlamıştır.

İsmini Antik Yunancada “gibi görünmek” anlamına gelen “δοκεί” fiilinden alan Doketizm, tam insan ve tam Tanrı olan Rab’bin yeryüzündeki gerçek görünümünü sorgulamıştır. 

Yunancada bilgi kelimesinden türeyen Gnostisizm ise, bilgi ve eğitimin Tanrı ile birlik ve paydaşlık olarak gerçekleştiğini varsaymaktaydı. 

Yuhanna kaleme almış olduğu kutsal İncili ile a) İncilinin sonunda vurguladığı gibi (20:30) Mesih’in gerçek Kurtarıcı Tanrı olduğunu ve b) Mesih ile ilişkinin ne bir teori ne bir fikir ne bir ideoloji olduğunu ne de insan zihninde sınırlandığını ama Mesih’te sonsuz yaşam için bir önkoşul oluşturduğunu, bir yaşam deneyimi olduğunu açıkça ortaya koyar. 

Yuhanna, Mesih’in Samariyeli kadına kendini göstermesi (Yuhanna 4), otuz sekiz senedir kötürümü olan adamın anında eski sağlığına kavuşması (Yuhanna 5), doğuştan kör adamın gözlerini sıfırdan yaratması (Yuhanna 9), gibi gelişmeleri, Doketizm’e yanıt vermek için kullanıyor. Yani Mesih’in yeryüzüne “gelmiş gibi görünmediği” ama insan bedeni alan Tanrı olduğunu ispatlıyor.

Çünkü sadece Tanrı, ihtiyaç zamanlarımızda yanımızda olup hastalığımızı iyileştirebilir. Doktor, hastanın kademeli olarak sağlığına kavuşması ve zaman içerisinde iyileşmesine katkıda bulunmak için Tanrı’nın lütfunu dilediğinde ve uygun ilaç tedavisini uyguladığında, bilimsel kimliğinin temelinde ve ilahi aydınlanma ile hareket eder.  

İncil Yazarı Yuhanna ayrıca İncilinin 6. Bölümünü tamamen Kutsal Komünyon teolojisine adamaktadır. İnsanın Mesih ile birleşebilmesi ve sonsuz yaşama sahip olabilmesi için, Mesih’in Kutsal Beden ve Kanının alınması gerekliliği hakkındaki Mesih’in sözlerini korur. Yuhannaʼnın, İsaʼnın göğsüne eğilip kendisine kimin ihanet edeceğini sorduğu ve yer aldığı Son Akşam Yemeği sırasında, Lekesiz Gizemler geleneğinden hiç bahsedilmemesine rağmen, Mesihʼin Kutsal Efkaristiya hakkındaki öğretisini benzersiz ve ayrıntılı bir şekilde kaleme alan tek kişi olması dikkat çekicidir. Yuhanna, bu yöntem dahilinde, Gnostisizmi geçersiz kılıyor çünkü Gnostisizm’in mantığına göre Mesih hakkında bilgi edinmek Mesih’le birlik olma deneyiminden daha önemlidir. Bilgi ve eğitim insana yardım eder ama İman Şehitlerinin, Kutsal kişilerin ve Azizlerin rehberliğinden de öğrendiğimiz gibi Mesih ile yaşam deneyimi insanı Tanrılaştırır ve onu Hristiyan olarak sınıflandırır. Kaldı ki onlar bu dünyaya özgü bilgeliği değil ama her şeyden önce Lekesiz Gizemleri alarak, hatta yaşamlarını bu uğurda kurban ederek, ana hatlarıyla Ortodoks Kilisemizin yaşamı, dua, çilecilik aracılığıyla Mesihʼin Tanrı suretindeki deneyim ve eğitimini edindiler. Elbet bunun etkisiyle Yuhannaʼnın birinci Katolik (yani herkese hitaben yazılmış olan) mektubuna “Yaşam Sözüyle ilgili olarak başlangıçtan beri var olanı, işittiğimizi, gözlerimizle gördüğümüzü, seyredip ellerimizle dokunduğumuzu ilan ediyoruz. Yaşam açıkça göründü, onu gördük ve ona tanıklık ediyoruz. Baba’yla olup bize görünmüş olan sonsuz Yaşam’ı size ilan ediyoruz” (1. Yuhanna 1-2) diyerek başladığından bahsetmek yeterli olacaktır. 

Doketizm ve Gnostisizm, bu iki heretik akım, Mesihʼin Kilisesinin bedeninde parazit olarak çalışmayı ve Ortodoks Hristiyanları ruhsal olarak şaşırtmayı durdurmadığı için, özellikle bu günlerde dikkatli olmaya ihtiyacımız var. Maalesef çoğu zaman çağdaş Hristiyan Ortodokslar veya Yunan Ortodokslar arasında “…Tarzıma inanıyorum, …Kiliseye ihtiyaç duyduğumda gidiyorum …bir şapele gidip dua ediyorum, bu aynı şey, …İyi bir insan olmak her şeydir, …Her zaman komünyon alamayız”, tarzından ifadeler kullanıldığını, daha da kötüsü, üst bir güce inanan (agnostisizm) çok sayıda vaftizli Ortodoks Hristiyanın olduğunu ve ne yazık ki, sadece günahlara bahane olan, meşrulaştırılan, daha birçok üzücü ve karamsar şeyler işitiyoruz. Bu fırsattan istifade iman ikrarcısı Aziz Maksimus’un imanımızın temelinde Tanrı-İnsan Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in bulunduğu vurgusunu hatırlatalım.

O halde düşüncelerimizi bu tür heretik teorilerden ayırarak, Kilise yaşamımızda Kutsal Sırlar ve özellikle Kutsal Komünyon aracılığıyla sürekli İsa Mesih ile birlik olduğumuz Ortodoks imanımızı ifade etmeyi sürdürelim. Eğer şimdi ve sonsuza dek Mesih ile yaşamak istiyorsak, bu yaşam tarzı, sevgili Mesih’in Öğrencisi olan Teolog Yuhanna’nın de bize emanet ettiği Kutsal Geleneğimizdir! 

Aziz Yuhanna’nın Incil’i