Kutsal Kitap Kanonu nasıl oluştu?
Kanon, ‘cetvel’ veya ‘ölçüt’ demektir ve İncil’in (veya Eski Antlaşma’nın) bütün kiliseler tarafından tanınan bölümler listesine verilen addır. Her Kutsal Kitap’ın (Bible) başında, içindekiler sayfasında (fihrist) bölümler listesini bulabilirsiniz; ‘kanon’ odur işte!
Kanonu anlamak için ilk başta ne olmadığını bilmemiz gerekir ki, ne olduğunu anlayabilelim:
* Kanon (yetkili bölümler listesi) İncil’e vahiy niteliği vermedi. İncil’in yazıları vahiy oldukları içindir ki, doğal bir inceleme ve elemenin sonucu olarak kanona girdiler! (yani bir nevi İncil fihristi yapıldı)
*Kilise babaları veya konseyleri kimsenin tanımadığı bölümlerle sıfırdan listeler oluşturmadılar, kilisenin baştan beri geniş çapta kullandığı yazıların listesini çıkardılar (yani bir nevi envanter yapıldı).
*Kimse İncil’i oluşturan bölümleri kafasına göre belirlemedi. Kanon; ilahi, havarisel, patristiksel ve de tarihsel kanıtlar ile bütün kiliselerin konsensüsüyle belirlendi! (yani bir nevi taahhüt arandı)
*Nasıl hakiki bir parayı sahte paradan ayıran belli kıstalar varsa, Mevcut İncili dönemin diğer yazılarından ayıran özellikler vardır. Mesela: (1) M.S. 1.yüzyılda yazıldı mı? (2) Havariler hayattayken mi yazıldı ve havarisel yetki taşıyor mu? (3) Yazıtlar birbirinden bahsediyor mu? (4) İlk kilise cemaatleri tarafından kullanılıyorlar mıydı? (5) Havarisel Babalar (yani 12 havarinin müritleri: Polikarp, Papias, Klement, İgnatius, vb) bu eserlerden alıntı yapıyor mu? Eğer bir yazıt bu kriterlere uymuyorsa otantik olması imkansızdır!
Dolayısıyla Kanon: “İncil bölümlerine yetki veren liste” değil, “İncil bölümlerinin yetkisinden doğan liste” olarak anlaşılması lazım.
İncil baştan beri Kutsal Yazı olarak kabul edildiği ve ibadetlerde de öylece okunduğu halde, bölümlerini belirleyen bir listeye en başta gerek duyulmadı. Ne zaman bazı sapkınlar, Kilise’nin baştan beri teslim aldığı İncil’in bölümlerini yasaklamaya başladıysa o zaman resmi bir listeye gereksinim duyuldu. Bu sapkınların başını Sinoplu Markion çekiyordu. 2. yy.ın ikinci yarısında Markion bir avuç bölüm dışında İncil’in kitaplarını reddeder ve buna göre kendince resmi bir İncil listesi oluşturur. Bunu takiben Kilisede sapkın görüşlere karşın resmi bir liste oluşturma ihtiyacı belirir. Batı’da ve Doğu’da herkesin konsensüsü (yani oluru) ile listenin resmi ilan edilmesi, 4. yy.ın üçüncü çeyreğini buldu.
Kanonun nihai ilanının ‘geç’ yapılmasındaki sebep basittir. İncil’in bölümleri farklı yazarlar tarafından kaleme alındı: Matta, Markos, Luka, Yuhanna, Pavlus, Yakup, Petrus, Yahuda… farklı coğrafyalarda yazıldı: Filistin, Antakya, Efes, Yunanistan, Roma vs. Ve farklı tarihlerde: 50’li ile 90’lı yıllar arası…İncil’in, 1. yy.ın sonunda, yani yazıldıktan hemen sonraki neslin döneminde, 3-4 kısa kısım dışında (yani Yeni Antlaşma’nın %2,6’sı hariç) bütün bölümlerinin geniş bir coğrafyada bilindiğine ve bütün kiliseler tarafından kullanıldığına dair kanıtlar çoktur.
Bütün kiliseler tek örgütsel çatı altında toplanmadıkları için, daha az yaygın olan bu 3-4 kısım konusunda farklı merkezlerde farklı değerlendirmeler yapıldı. Üstelik ilk üç yüzyılda kilise eziyet görüyor, Hıristiyanlar devlet tarafından katlediliyor, Kutsal Yazılar da yasak yayın ilan ediliyordu. Bütün kiliselerin (yani, yüzlerce kilise) merkezlerinin baskı görmeden bir araya gelip ayrıntıları sakin bir ortamda tam olarak paylaşabilmesi iki yüz yıl sonra oldu. Ancak bu, İncil’in tanınmasını ve okunmasını hiçbir zaman ne engelledi ne de etkiledi! Ne var ki bazıları ‘kanon’ konusunu, İncil’in 4. yy.da (yani Konsillerde) oluşturulduğunu iddia etmek için biçilmiş kaftan olarak görürler.