/ Pazarın Sesi / Sonsuz yaşamın mirası

Sonsuz yaşamın mirası

Bir Yahudi yönetici Mesih’e sordu: “Öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için ne yapmalıyım?” (Matta 19:16). Ve Rab, insanı genellikle dünyaya sıkı sıkıya bağlayan şeyin ne olduğunu çok iyi bildiğinden, ona şöyle cevap verdi: “Varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver, böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle” (Matta 19:21).

Adam, bunun ardından üzüntüye kapıldı ve Rab’bin öğüdünü yerine getiremeyerek oradan ayrıldı. Bu kişi, hayatının amacı olarak sonsuz yaşama ulaşmayı belirlemiş ve Musa Yasası’nın bazı temel emirlerini yerine getirdiği için bu yaşama götüren yolda yürüdüğüne emin hissediyordu. Ancak Eski Ahit Yasası, insanın kendisini tam anlamıyla teslim etmesini talep eden Mesih’te tamamlanır. Bu nedenle, bir noktada Tanrı ile onu dünyaya bağlayan maddi varlıklar arasında bir seçim yapması gerektiğinde, Tanrı için hiçbir şey feda edemedi.

Ruhsal yanılsama

Belki de bu kişi olayların bu şekilde gelişmesini beklemiyordu. Bu nedenle ruhsal bir yanılsama içinde yaşıyordu. Sonsuz yaşamı miras almak için sahip olduğu kutsal niyetler, bencil arzularıyla tamamen zıttı. Yöneticinin amacı mükemmelliğe ulaşmaktı. Ancak bunu mal varlığı üzerine inşa ediyordu. Sonsuz yaşamı istemesinin nedeni bu dünyada sahip olduğu ve elinde bulundurduğu şeylerin tadını çıkarmak içindi. Bu yüzden dindarlığı, hayatının tamamını değil yalnızca dışarıdan görünen bir kısmını kapsıyordu. Bu nedenle, Rab’bin ona sunduğu seçme anında, her şeyi bırakıp uzaklaşıyor.

Ruhsal çabamız, yalnızca Tanrı’nın sözünü dinlemek ve bazı emirleri yerine getirmek olarak tanımlanmaz. Aynı zamanda yeni bir yaşam oluşturma süreci olarak da sunulur ve açıklanır. Bu nedenle, sorunumuz sadece belirli bir anda olduğumuzdan daha iyi olmak değil, ruhsal yetersizlik hastalığını aşmak, iyi bir dönüşüm yaşamak ve yeni bir yaratılış haline gelmektir. Şüphesiz, Mesih’in İncil’ine “evet” diyoruz! Ancak aynı zamanda kendi arzularımıza da “evet” diyoruz. Bu tutumun sonucu, yanılsama derecesinde bir ruhsal yaşamdır.

Tanrı’nın gücü

Gerçek bir Hristiyan, her zaman uyanık ve sorgulayan bir kişi olmalıdır. Sürekli derin bir huşu içinde (kendisi için) belirsizlik hali yaşamalıdır. Sonuçta, kim Tanrı’nın Krallığı’nda bir yer için kesin emin olduğunu iddia edebilir? Ancak insan için zor ve imkânsız gibi görünen şey, yani tamamen Tanrı’ya adanmış olmak, Tanrı’nın lütfuyla mümkün hale gelir. Yeter ki biz bunu istemiş olalım.

 

Φ. .Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 47 no’lu broşürden alıntılanarak tercüme edilmiştir

24 Kasım 2024 Pazar

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sonsuz yaşamın mirası