1 Kasım Sinoplu Bakire Şehit Azize Eleni
Mesih’in Bakire Şehidi, Azize Eleni, Pontus’un Sinop adlı güzel şehrindendir. Sinop, Pontus’un bütün şehirleri arasında en eski olanıdır. Azize Eleni, saygı duyulan ve köklü bir aile olan Bekiari ailesinin kızıydı. Ailesi onu Allah korkusu ile yetiştirdi. Onun saf ve temiz ruhuna güçlü bir İsa Mesih sevgisi aşıladılar. Azize’nin amcası da onun yetiştirilmesinde kritik bir rol oynadı, kendisi Sinop’un Rum okulunda öğretmendi. Annesi onu Kyrona’nın dükkânına nakış ipliği almaya gönderdiğinde Eleni 15 yaşındaydı.
Dükkânın yolunda Paşa Öküzoğlu’nun konağı da vardı (O zamanın Sinop yöneticisi). Eleni evin önünden geçerken Paşa onu ön pencereden fark etti ve onun güzelliği paşanın günahkâr ruhunu cezp etti ve onunla birlikte olmaya karar verdi. Paşa onun önüne getirilmesini emretti ve birkaç defa ona denk geldiğinde, ona dokunmaya kalkıştı fakat başaramadı, görünmez bir güç onun bu girişimini engelledi. “Görünmez bir duvar” Eleni’yi koruyordu, -dua duvarıydı bu. Paşanın saldırıları sırasında Eleni hararetle dua ediyor, sürekli Mezmurlar’ı okuyordu, özellikle sabah dualarında okunan altı Mezmur’u. Paşa tüm bu yaşananlara karşın pes etmek yerine askerlerine Eleni’yi evine getirip orada alıkoymalarını emretti, böylece rezil hedefine ulaşabilecekti. Tutsaklık zamanı sırasında, Azize bir yolunu buldu ve Allah’ın korumasıyla askerlerin gözetiminden ailesinin evine kaçtı. Orada ilk defa başına gelenleri anlatma fırsatı buldu. Paşa ise olanları fark ettiğinde çok öfkelendi ve etrafına tehditler savurmaya başladı. Sinop’un Rumlarından oluşan ihtiyar heyetine, Eleni’yi ona vermelerini yoksa şehirdeki tüm Rumlara karşı katliam başlatacağını bildirdi. İhtiyar heyeti Sinop’un Rum okulunda bir toplantı ayarladı ve Eleni’nin de babasını davet etti. Ona Rum halkın iyiliği için kızını paşaya verip vermeyeceğini sordular. Bu teklifi duyan Eleni’nin babası gözyaşlarına boğuldu fakat bütün Rumlara katliam yapılmaması için kızını paşaya vermeyi kabul etti. Ertesi gün paşa hapiste Eleni’yi görmeye gitti, bu sefer utanç dolu niyetini gerçekleştireceği düşüncesiyle. Fakat bir kez daha başarısız oldu. Görünmez duvar – Allah’ın koruması- onu uzağa itiyordu. Paşa sinirden kudurdu ve Eleni’ye işkence edilmesini ve sonra da başı kesilerek öldürülmesini emretti. Sonra onun kutsal naaşını bir çuvala koyup denize attılar. Fakat nasıl olduysa bedeni batmadı. Aksine su üstünde yüzdü ve göksel bir ışık onun üzerinde durup aydınlatmaya başladı. Bunu gören Türkler şaşırdı ve korkmaya başladılar. Şöyle bağırdılar: “Kâfir yanıyor! Kâfir yanıyor!”. Eleni’nin bedeni Gerze bölgesine ulaşana kadar denizin üstünde yüzmeye devam etti. Burada derinlikten dolayı suların rengi çok koyudur, neredeyse siyahtır, bedeni burada battı.
Birkaç gün sonra bir Rum gemisi Gerze’de demir attı. Üçüncü gecede geminin gözcüsü denizin dibinden bir ışık geldiğini gördü. Altın olabileceğini düşünerek derhal kaptana haber verdi. Fakat buldukları şey altın değildi, altından çok daha değerli olan Bakire Azize, Şehit edilmiş Eleni’nin kutsal emanetleriydi. Denizciler çuvalı açtı ve emanetleri buldular. Başı bedeninden ayrılmıştı ve kafasının üstünde çivi vardı. Türkler Azize’ye işkence ettikten sonra kafasına iki tane çivi çakmış ve sonra da kafasını bedeninden ayırmışlardı (Bu çiviler hâlâ Azize’nin kafatasında bulunmaktadır). Tüm bunları gören kaptan Türklerin korkusuyla Azize’nin kutsal bedenini Rusya’ya gitmekte olan Rumlarla dolu bir gemiye nakletti. Azize’nin kutsal kafasını ise gizlice Sinop’taki Meryem Ana Kilisesi’ne taşıdı. Yeni şehit edilmiş bu bakire Azize’nin kutsal emanetiyle Sinop’ta birçok mucize gerçekleşti. Baş ağrısı çeken insanlar papazı çağırıyor o da Azize’nin kutsal başını getiriyordu. Bir dua ve suların kutsanmasıyla baş ağrısı çekenler şifa buluyordu. Nüfus mübadelesi sırasında (1922), Başkan Hristos Kafaropulos, kutsal emaneti Selanik’e, Yunanistan’a getirtti. Emanet, Azize Büyük Şehit Marina’nın kilisesine yerleştirildi ve bugün bile burada mis koku yayıp mucizeler gerçekleştirmektedir.
On beş yaşındaki Eleni’nin şahadeti muhteşemdir. O kirliliğin eylemlerine teslim olmak yerine beden ve ruh temizliğini koruyarak şehitliği seçti. Bu şekilde bekâret ve saflığın modeli oldu. Bu büyük erdemin baltalandığı bu çağda Azize Bakire-Şehit Eleni, İsa Mesih’in sevgisi uğruna, dayanılmaz işkencelerle ölmenin bekâretini ve saflığını şeytana teslim etmekten daha iyi olduğunu göstermiş oldu. Bu büyük hareketle Azize Eleni, bedenin arzuları ve günahkâr düşüncelerle savaşmak isteyen her gencin yardımına koşuyor; Mesih’in bedeninin birer üyeleri olarak, bedenlerinin ve ruhlarının saflığını muhafaza etmeleri için.
Ceviren: Vasili Gelbal
1 Kasım Sinoplu Bakire Şehit Azize Eleni