Hevenk ağacı [çalı] önünde duran Peygamber Musa
Yazar: Kore Metropoliti ve İlahiyat Profesörü Ambrosius Zoğrafos
Mısır’dan Çıkış kitabına göre, Musa, 40 yaşında Mısır’dan ayrılarak Sina Çölü’ne gider ve orada bir yabancı gibi yaşar (Bkz. Mısır’dan Çıkış 2:22) O, Kayınbabası Yetro’nun koyun sürüsünü güderken, birgün tuhaf bir ışık görür. Bu, alev gibi görünmesine rağmen yanmayan bir çalıydı, orada Tanrı’nın sesini duydu. (Mısır’dan Çıkış 3:2-6) «Ben benim» diyen bir ses Tanrı’nın ilk kez bir insana kendi adını söylemesiydi. (Mısır’dan Çıkış 3:14). Teması bu olay olan ikona, muhteşem bir yöntemle ifade edilmiştir ve Sina’daki aziz Katerina Manastırı’nda bulunmaktadır. Boyutları 92cm x 64cm olup, tempera yöntemiyle kumaş üzerine çizilmiştir; çok iyi korunmuş bir durumdadır (İ.S. 13. yy. ilk eserlerindendir).
İkonada Musa’nın tüm bedeni çizilmiştir; genç görünmektedir. Bedeni ikonanın tamamının dörtte üçüne tekabül edecek derecede büyük çizilmiştir. Geri kalan kısımlarda dağ eteğindeki ateşte yanmayan çalı çizilmiştir. Alev tıpkı büyük ok gibi ve gökkuşağı şeklinde ifade edilmiştir. Altında yanmayan çalı ve yaprağı, ayrıca alevler vardır.
Musa, Tanrı’nın sesini duyarak sözü saygıyla dinlemiş ve çarıklarından birini çıkarmış durumdadır, diğer çarığını da çıkarmak üzeredir. Bütün vücudu ayak parmaklarının üzerinde duruyor gibidir; bu durum, muhteşem ışık önünde bedeninin hafifleyerek ruhunun yukarılara çekildiğini ifade eder. Musa’nın elbisesi çalıdan çıkan taze ışığı almaktadır. Işığa bakmakta olan Musa’nın yüzü şaşkınlık içinde ve kızarmıştır. Aynı zamanda Musa, birazdan duyulacak Tanrı’nın sözünü kabul etmek için hazırlık içindedir. Musa’nın başı altın renginde rüzgarda savrulmaktadır, bu peygamberin ilahi yapısını simgeler. Onun arkasına doğru altın renkli nur halesi vardır. Bu altın ışığın arkasına çizilen koyu renkteki dağ ve yabani çiçeğin olduğu koyu toprakla bir tezat oluşturmaktadır. Bu nedenle koyu ışıktaki dağ ve toprakta Musa’nın nur halesi daha da parlamaktadır. Yukarı tarafın sağ köşesinde yarım şekilde sönük, iyi görünmeyen bir yazıyla Tanrı’nın Musa’yı çağırdığı konu yazmaktadır (Mısır’dan Çıkış 3:4). Aşağısında dizleri üstüne çökük, elleri havada dua eden bir kişi Arap eşarbıyla başını örten şekilde çizilmiştir. Bu kişi bu ikonanın yapımı için gerekli parayı bağışlayan kişi olarak tahmin edilmektedir.
Bu ikona muhteşem bir eserdir ve maharetli bir sanatçı olan, ikona yapımcısının bir eseridir.
Alçakgönüllülüğü göstermek için ikona yapımcıları genellikle kendi adlarını yazmadıkları gibi, bu ikonanın yapımcısı da kendi adını yazmamıştır. O zamanlar muhteşem Bizantin ikona yapımcıları, eserleri Tanrı’nın lütfu ve şerefi altında çizilen şeyler olduklarından; kendine aldanmama düşüncesine sahiptiler. (Bkz. Filipililer 4:3 ‘Onların adları yaşam kitabındadır’)