Lazar Cumartesisi
Kaynak: orthodox wiki ve goarch.org
Lazar Cumartesisi, Dalların Pazarından (Mesih’in Yeruşalim kentine görkemli girişi) önceki gündür. Bu cumartesi ve Pazar günleri, büyük oruç devresi ile kutsal haftayı birbirine bağlar. Lazar’ın dirilişinin kutlanacağı günün akşam dualarında büyük oruç devresi resmen sonlandırılmış olur. Lazar Cumartesisi ile Dalların Pazarı, Rabbin çekeceği acılardan önce kutlandığı için kutsal haftaya hakim olan üzüntü ve yas kavramlarıyla karşıtlık oluşturur.
Kutlama biçimi
Lazar Cumartesisi, Paskalya’ya ait bir kutlamadır. Bu cumartesi günü kutlanan kutsal ayinde Mesih, çekeceği acılardan ve kendi ölümünden önce Lazar’ı dirilterek tüm insanlığın dirileceğini onaylayan “Diriliş ve Yaşam” olarak yüceltilir. Bu tören, Kilise takviminde dirilişe ait Pazar ayinin Pazar günü dışında kutlandığı tek özel durumdur.
Bir zamanlar Lazar Cumartesisi Kilise takviminde vaftiz töreninin yapıldığı günlerin başında geliyordu. Lazar Cumartesisindeki kutsal ayinde, vaftizle ilgili olup Galatyalılar’a Mektuptan alınan ayet (“Vaftizde Mesih’le birleşenlerinizin hepsi Mesih’i giyindi” 3:27), “Kutsal Tanrı….” ilahisinin yerine söylenir.
Peygamberliklerin gerçekleşmesi
Lazar’ı dört günlük ölüm uykusundan uyandırdığı için İsa, İsrail halkı tarafından uzun zamandır beklenen Mesih ve İsrail Kralı olarak karşılanmıştır. Eski Antlaşma peygamberliklerini gerçekleştirerek, kralın şehri olan Yeruşalim’e (Kudüs) bir eşek yavrusu üzerinde girmiştir (Zekeriya 9:9 ve Yuhanna 12:12). Topluluklar onu ellerinde dallarla ve ağızlarında övgülerle karşılamışlardır: “Hosanna! Rabbin adıyla gelen kutludur. Davut Oğlu, İsrail’in Kralı!” Halkın sevgi gösterileri, Yahudi kâhinlerinin ve yazıcıların Mesih’i öldürerek ortadan kaldırmak istemelerine yol açmıştır (Luka 19:47, Yuhanna 11:53 ve 12:10).
Lazar Kimdi?
Lazar ve onun kız kardeşleri Marta ve Meryem, Rab Mesih’in dostları olup O’nu çoğu kez evlerinde ağırlamış ve O’na hizmet etmişlerdi (Luka 10:38-42, Yuhanna 12:2-3). Bu kardeşler, bir Yahudiye kasabası olan Beytanya’dandılar. Beytanya, doğuda Zeytin Dağı eteklerinde bulunuyordu ve Yeruşalim kentine iki Roma mili uzaklıktaydı. Lazar (Bu isim, İbranice’de “Tanrı yardım eder” anlamına gelen “Eleazar” sözcüğünün Grekçe’ye çevrilmiş biçimiydi) Kurtarıcının acılarla dolu ölümünden birkaç gün önce hastalanmıştı ve onun kız kardeşleri bu haberi o zaman Galile’de bulunan Mesih’e iletmişlerdi. Buna rağmen Lazar’ın ölümüne kadar Galile’de iki gün daha kalan Mesih, öğrencilerine: “Yahudiye’ye gidelim; çünkü uyuyan dostum Lazar’ı uyandırmam gerek” dedi. Bu şekilde konuşarak elbette ölüm uykusunu kastediyordu. Beytanya’ya varınca, dört gündür mezarda olan Lazar’ın kız kardeşlerini teselli etti. Dostunun ölümünden dolayı yüreği sızlayan ve büyük üzüntü duyan Mesih, Lazar’ın bedeninin nereye yatırıldığını sordu ve Lazar için ağladı. Mezara yaklaşınca çevredekilerden mezar taşını kaldırmalarını istedi, gözlerini göğe dikti, Babası olan Tanrı’ya şükürler sunarak yüksek sesle şöyle dedi: “Lazar, dışarı çık!”. Dört gündür ölü olan Lazar, ellerinde ve ayaklarında mezar sargılarıyla derhal dışarı çıktı. Mesih, orada duranlara: “Onu çözün, bırakın gitsin” dedi. Bugün Kurtarıcı tarafından gerçekleştirilen bu doğaüstü olayı anıp kutluyoruz.
Köklü bir geleneğe göre, Rab tarafından diriltildiğinde Lazar 30 yaşındaydı ve bu olaydan sonra Kıbrıs adasında bir 30 yıl daha yaşayıp Rabde uyudu. Ayrıca yine bu gelenek, Lazar’ın dirildiği andan ölümüne kadar hiç gülmediğini, ancak bir keresinde kil bir çömleği çalan birisini görünce “Kilden yapılmış insan, kilden yapılmış çömleği çalıyor” diyerek gülümsediğini rivayet aktarmıştır. Lazar’ın mezarı, Kition şehrinde olup üzerinde “Dört gün ölü kalan Lazar, Mesih’in dostu” yazmaktadır. 890 senesinde Lazar’ın kutsal emanetleri İmparator Bilge Leo tarafından Konstantinopolis’e taşınmıştır ve “Lazar’ın mezarını görmeyi dileyerek…” sözleriyle başlayan ve akşam duasında okunan ilahi, imparator tarafından aynı sene yazılmıştır.
======================================
İlahi (Apolytikion): Ey Tanrımız Mesih, çekeceğin büyük acılardan önce Lazar’ı dirilterek herkesin dirileceğini gösterdin. Bu sebeple, Seni karşılayan çocukların yaptığı gibi bizler de ellerimizde zafer simgeleri taşıyoruz ve ölümün galibi olan Sana haykırıyoruz: “Hosanna en yücelerdekine! Rabbin adıyla gelen kutludur”.
İlahi (Kontakion): Herkesin neşesi, gerçek, ışık, hayat, dünyanın dirilişi olan Mesih, sonsuz iyiliği ile yeryüzündekilere göründü. Herkese Tanrısal affı bağışlayan kişi olarak dirilişin temel imgesidir!
Ayinde okumalar
Elçisel Mektup: İbraniler 12:28-13:8
Böylece sarsılmaz bir egemenliğe kavuştuğumuza göre, minnettar olalım. Öyle ki, Tanrı’yı hoşnut edecek şekilde saygı ve korkuyla tapınalım. Çünkü Tanrımız yakıp tüketen bir ateştir. Kardeş sevgisi sürekli olsun. Konuksever olmaktan geri kalmayın. Çünkü bu sayede bazıları bilmeden melekleri konuk ettiler. Hapiste olanları, onlarla birlikte hapsedilmiş gibi hatırlayın. Sizin de bir bedeniniz olduğunu düşünerek kötü muamele görenleri hatırlayın. Herkes evliliğe saygı göstersin. Evlilik yatağı günahla lekelenmesin. Çünkü Tanrı cinsel ahlaksızlıkta bulunan ve zina edenleri yargılayacak. Yaşayışınız para sevgisinden uzak olsun. Sahip olduklarınızla yetinin. Çünkü Tanrı şöyle dedi: «Seni asla terk etmem, seni asla bırakmam.» Böylece cesaretle diyoruz ki, «Rab benim yardımcımdır, korkmam. İnsan bana ne yapabilir?» Tanrı sözünü size iletmiş olan önderlerinizi hatırlayın. Yaşayışlarının sonucuna bakarak onların imanını örnek alın. İsa Mesih dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır.
İncil: Yuhanna 11:1-45
Meryem ile kızkardeşi Marta’nın köyü olan Beytanya’dan Lazar adında bir adam hastalanmıştı. Meryem, Rab’be hoş kokulu yağ sürüp saçlarıyla O’nun ayaklarını silen kadındı. Hasta Lazar ise Meryem’in kardeşiydi. İki kızkardeş İsa’ya, «Rab, sevdiğin kişi hasta» diye haber gönderdiler. İsa bunu işitince, «Bu hastalık ölümle sonuçlanmayacak; Tanrı’nın yüceliğine, Tanrı Oğlunun yüceltilmesine hizmet edecek» dedi. İsa Marta’yı, kız kardeşini ve Lazar’ı severdi. Bu nedenle, Lazar’ın hasta olduğunu duyunca bulunduğu yerde iki gün daha kaldıktan sonra öğrencilere, «Yahudiye’ye dönelim» dedi. Öğrenciler O’na, «Rabbî» dediler, «Yahudiler demin seni taşlamaya kalkıştılar. Yine oraya mı gidiyorsun?» İsa şu karşılığı verdi: «Günün on iki saati yok mu? Gündüz yürüyen sendelemez. Çünkü bu dünyanın ışığını görür. Oysa gece yürüyen sendeler. Çünkü kendisinde ışık yoktur.» Bu sözleri söyledikten sonra, «Dostumuz Lazar uyumuştur» diye ekledi, «ama onu uyandırmaya gidiyorum.» Öğrenciler, «Rab» dediler, «uyumuşsa iyileşecektir.» İsa Lazar’ın ölümünden söz ediyordu, ama onlar olağan uykudan söz ettiğini sanmışlardı. Bunun üzerine İsa açıkça, Lazar öldü» dedi. «İman etmeniz için, orada bulunmadığıma sizin yararınıza seviniyorum. Şimdi onun yanına gidelim.» `İkiz’ diye anılan Tomas diğer öğrencilere, «Biz de gidelim, O’nunla birlikte ölelim!» dedi. İsa Beytanya’ya yaklaşınca Lazar’ın dört gündür mezarda olduğunu öğrendi.Beytanya, Kudüs’e on beş ok atımı kadar uzaklıktaydı. Yahudilerin birçoğu Marta ile Meryem’i kardeşlerinin ölümünden dolayı teselli etmek için yanlarına gelmişlerdi. Marta İsa’nın geldiğini duyunca O’nu karşılamaya çıktı, Meryem ise evde kaldı. Marta İsa’ya, «Rab» dedi, «burada olsaydın, kardeşim ölmezdi. Şimdi bile, Tanrı’dan ne dilersen Tanrı’nın onu sana vereceğini biliyorum.» İsa, «Kardeşin dirilecektir» dedi. Marta, «Son gün, diriliş günü onun dirileceğini biliyorum» dedi. İsa ona, «Diriliş ve yaşam ben’im» dedi. «Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. Yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek. Buna iman ediyor musun?» Marta, «Evet, Rab» dedi. «Senin, dünyaya gelecek olan Tanrı’nın Oğlu Mesih olduğuna iman ettim.» Bunu söyledikten sonra gidip kız kardeşi Meryem’i gizlice çağırdı. «Öğretmen burada, seni çağırıyor» dedi. Meryem bunu işitince hemen kalkıp İsa’nın yanına gitti. İsa henüz köye varmamıştı, hâlâ Marta’nın kendisini karşıladığı yerdeydi. Meryem’le birlikte evde bulunan ve kendisini teselli eden Yahudiler, onun hızla kalkıp dışarı çıktığını gördüler. Ağlamak için mezara gittiğini sanarak onu izlediler. Meryem İsa’nın bulunduğu yere vardı. O’nu görünce ayaklarına kapanarak, «Rab» dedi, «burada olsaydın, kardeşim ölmezdi.»
Meryem’in ve onunla gelen Yahudilerin ağladığını gören İsa’nın ruhunu hüzün kapladı, yüreği sızladı. «Onu nereye koydunuz?» diye sordu. O’na, «Rab, gel gör» dediler. İsa ağladı. Yahudiler, «Bakın, onu ne kadar seviyormuş!» dediler. Ama içlerinden bazıları, «Körün gözlerini açan bu kişi, Lazar’ın ölümünü de önleyemez miydi?» dediler. İsa yine derinden hüzünlenerek mezara vardı. Mezar bir mağaraydı, girişinde de bir taş duruyordu. İsa, «Taşı kaldırın!» dedi. Ölenin kız kardeşi Marta, «Rab, o artık kokmuştur, öleli dört gün oldu» dedi.
İsa ona, «Ben sana, `iman edersen Tanrı’nın yüceliğini göreceksin’ demedim mi?» dedi.
Bunun üzerine taşı kaldırdılar. İsa gözlerini gökyüzüne dikerek şöyle dedi: «Baba, beni işittiğin için sana şükrediyorum. Beni her zaman işittiğini biliyordum. Ama bunu, çevrede duran halk için, beni senin gönderdiğine iman etsinler diye söyledim.» Bunları söyledikten sonra yüksek sesle, «Lazar, dışarı çık!» diye bağırdı. Ölü, elleri ayakları sargılarla bağlı, yüzü bezle sarılmış olarak dışarı çıktı. İsa oradakilere, «Onu çözün ve bırakın gitsin» dedi. O zaman, Meryem’e gelen ve İsa’nın yaptıklarını gören Yahudilerin birçoğu İsa’ya iman etti.