/ Kilise / Havarilerin Doktrini (Didake)

Havarilerin Doktrini (Didake)

Havarilerin Doktrini (Didake)

                         

İSTANBUL 1992

İÇİNDEKİLER

HAVARİLRİN ÖĞRETİSİ’NİN İÇERİĞİ NEDİR?

                     İLK HIRİSTİYANLAR

                     Birinci Bölüm: iki yol

                    Yaşam yolu

                    İsa bize ne dedi?

                    Buyruklar

                    Bir bilgenin Öğütleri

                    Yumuşak başlı ve alçak gönüllü ol

                    Başkalarıyla Paylaşma

                    Aile Yaşamı

                    Yaşam yolundan çıkarılacak ders

                    Ölüm yolu

                    İki yoldan çıkarılacak dersler

                    BİRİNCİ BÖLÜM AÇIKLAMALARI

 

                    İkinci Bölüm: Hıristiyan toplumunun yaşama biçimi

                    1- Hıristiyan yaşamının önemli anları Vaftiz

                    Hafta arasındaki oruç

                    Dua

                    Sofrada Tanrı’ya şükretmek

                                Yemekten Önce

                                Yemekten Sonra

                    2- Pratik kurallar

                    Havariler

                    Peygamberler

                    Geçerken uğrayan Hıristiyanları nasıl ağırlamalı

                    Elde ettiğiniz ilk mahsulü peygamberlere verin

                    İKİNCİ BÖLÜM AÇIKLAMALARI

 

                    Üçüncü Bölüm:

                    Pazar toplantısı

                    Episköpos ve diyakonların seçimi

                    Uyanlarınızı sevgiyle yapın

                    Rabbin dönüşünü bekleyin

                    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM AÇIKLAMALARI

 

         HAVARİLERİN ÖĞRETİSİNİN İÇERİĞİ NEDİR ?

 

            “On iki Havarinin Doktrini” adlı küçük kitap

            aşağı yukarı İnciller kadar eski bir kitaptır.                     

            Bu kitabı iyi anlayabilmek için,

            ilk Hıristiyan topluluğunu iyi bilmek gerekiyor.

 

             İLK HIRİSTİYANLAR

             Kilise Kudüs’te doğdu.

            İsa’ya inananların hepsi Yahudi’ydi.

            Kutsal Ruh’un inişinden sonra, tapınakta dua etmeye,

            Yahudi adetlerine saygı göstermeye devam ettiler.

            Ancak, İsa’nın ölüler arasından dirilerek

            Her şeyi değiştirdiğini biliyorlardı.

            İşte onun içindir ki, İsa’ya inananlar birlikte dua etmek,

            on iki havarin öğretisini dinlemek

            ve “ekmeği bölmek” yani Evkaristiya ayinini yapmak (El. iş. 2,42),

            için evlerde toplanıyorlardı.

            Yahudi ileri gelenleri önceleri İsa’ya inananları kabul ettiler.

            Onları bir mezhebin üyeleri olarak gördüler.

            Ancak kısa bir süre sonra onlara amansızca saldırmaktan geri kalmadılar.

            Stefan’ı taşa tutarak öldürdüler (El iş. 7,64).

            Stefan İsa’ya inananlardan sorumlu Yunanca bilen biriydi.

            Onun ölümünden sonra yetkililer, yabancı ülkelerden gelmiş,

            Yahudi kökenli ve Yunanca konuşan İsa’ya inananların hepsini

            öldürmek istediler.

            Bunun üzerine yandaşlar Kudüs’ü ve Filistin’i terk etmek zorunda kaldılar (EL iş. 8,1)

            Onlara “Kötü Yahudiler” dendi.

            Kimisi Mısır’a gitti,

            kimisi Antakya yöresine yerleşti (El iş. 11,19).

            Kudüs’ten kovulan inanlılar İsa’nın İyi Haberini Antakya’da yalnız Yahudilere değil puta tapanlara da bildirmeye başladılar.

            inanlılara Antakya’da ilk kez “Hıristiyan” dendi (EL iş. 11,26)

            sayıları çoktu aynı zamanda coşkuluydular.

 

             HAVARİLERİN ÖĞRETİSİ YA DA DİDAKE

 

            Didake Yunanca bir sözcüktür, anlamı da “öğreti” demektir.

            Bu öğreti kitabı yeni Hıristiyan olan ilk Hıristiyanlar için yazıldı

            Bu ilk Hıristiyanlar Yahudi kökenli değillerdi.

            Bu küçük kitap çok önemli bir yapıttır.

            Gerçekten de bu itap bize Hıristiyanlığı kabul eden ilk atalarımızın

            nasıl bir yaşam sürdüklerini anlatıyor.

            Onun içindir ki ilk yüzyıllarda yaşamış Hıristiyanlar

            bu kitaba çok değer verirlerdi.

            Hatta bazıları onu “Kutsal Kitaplar” sınıfına koyuyorlardı.

            “Iki Yol” adlı birinci bölümünde

            vaftiz olmak isteyenlere Hıristiyan’ca

            nasıl yaşanır, o öğretiliyor.

            Sonra vaftiz olanlara, dua etmekten, oruçtan, vaftizden

            ve Evkaristiya’dan söz ediliyor.

            En sonunda da kendi topluluklarını nasıl organize edecekleri gösteriliyor.

            cm

 

             BİRİNCİ BÖLÜM

             İKİ YOL

 

            Yahudi olmayanlar Yahudilerin Tanrı’sına tapınmak

            istediklerinde Yahudiler bu isteğe karşı çıkmıyorlardı.

            Bu durumda bu kişilere yeni görevleri hakkında bilgiler veriliyordu.

            Gerçekten de Tam seçmiş olduğu halka bir ‘Yasa’ vermişti.

            Yahudiler “İki Yol”’un öğretisinden yararlanarak

            yeni katılanları eğitiyorlardı

            Bu iki yol şöyleydi :

            Tanrı’ya götüren yaşam yolu, Tanrı’dan ayıran ölüm yolu.

            Başlarda, yaşam yolu ile ilgili bölümde sadece Sina Dağında Musa’ya

            verilen “Tanrı buyrukları” bulunuyordu.

            Yahudi dininin gereklerini daha belirgin hale solmak amacıyla

            öğreti yavaş yavaş daha da geliştirildi.

 

            Böylece ilk Hıristiyanlar da

            Tanrı sözünü Yahudi olmayanlara bildirdiler.

            İsa’nın İyi Haberini kabul edenleri

            vaftize hazırlamak, onlara Hıristiyan’ca yaşamayı  

            öğretmek gerekiyordu.

            Yahudi dininden gelerek İsa’ya inanan ilk kişiler

            “İki Yol” adlı kitabın öğretisinden yararlandılar,    

            böylece Yahudilerden aldıkları eğitimin bir bölümünü koruyabildiler.

            Hıristiyanlarca yazılan küçük bir kitapta

            yer alan “İki Yol” öğretisi

            Havarilerin öğretisinin

            Hıristiyanların ilk kuşağına kadar çıktığını gösteriyor.

            Bununla birlikte, Hıristiyanlar “İki Yol’dan” yararlanırken               

            buna İsa ‘hin dağdaki vaazından bir bölüm alarak eklediler.

            Bununla İsa’nın yeni bir şeyler getirdiğini göstermek istediler.

            İsa’nın getirdiği Yasa’nın Musa’nın getirdiği Yasa’dan daha çetin

            olduğu kesindi.

 

            Havarilerin öğretisi iyi yol olan yaşam yolu üzerinde

            çok duruyor.

            Ölüm yolunu ise şöyle bir geçiştiriyor.                                    

            Bir Hıristiyan ölüm yoluna sırtını çevirmelidir.

            İki yol bulunuyor:

            Biri yaşam yolu

            öteki ise, ölüm yolu.

            Bu iki yol arasındaki fark çok büyüktür.

 

 

            YAŞAM YOLU

 

            Önce seni yaratan Tanrı’yı seveceksin;

            sonra insanları kendini nasıl seviyorsan öyle seveceksin.

            Kendine yapılmasını istemediğin kötülüğü başkalarına da yapma.

            İşte yaşam yolu budur.

 

 

            1 – İSA BİZE NE DEDİ ? (1)

 

            Size lanet okuyanlara hayır dua edin.                              

            Düşmanlarınız için dua edin.

            Size kötülük edenler için oruç tutun.

            Sizi sevenleri severseniz                                             

            Ne gibi bir ödül hak etmiş olursunuz ki:

            Tanrı’yı tanımayanlar da bu kabarcığını yapmıyorlar mi?

            Siz, sizden nefret edenleri sevin.                                  

            O zaman düşmanlarınız olmayacaktır.    

            Vücudunuzun kötü eğimlerine (2) (tutkularına) boyun eğmeyin.

            Sağ yanağına vuran birine                      

            öteki yanağını da çevir.

            İşte o zaman kusursuz kişi olursun.

            Şeni bir kilometre yol yürümeye zorlayan biriyle

            iki kilometre yol yürü.

            Paltonu alan birine gömleğini de ver.

            Biri senden bir şey almışsa, onu geri isteme. 

            Buna hakkın yoktur.

            Senden isteyene ver ve karşılığında bir şey isteme.

            Gerçekten de, Tanrı babamız kendi zenginliklerini aramızda

            paylaşmamızı istiyor.

            Tanrı’nın dediği gibi, veren insana ne mutlu,

            çünkü o kişi her türlü kınamadan uzak kalacaktır.

            Alan kişiye çok yazık.

            Bir şeyler alan kişinin

            yaşamak için buna ihtiyacı varsa

            her türlü kınamadan kurtulacaktır.

            Ama ihtiyacı yoksa Tanrı önünde bunun hesabını verecektir.

            Bunu hangi nedenle ve hangi amaçla aldığını belirtmesi gerekir.

            O kişi hapse atılarak durumu incelenecektir.                          

            Son kuruşuna kadar hesabını vermedikçe oradan çıkmayacaktır.

            Sadakanı kime vereceğine iyice kanı getirene dek

            Elinde tut ki, elin terlesin (4), diye bir özdeyiş vardır.

 

 

            2 – BUYRUKLAR

 

            Bu 2. bölüm “’Yaşam Yolu”  yazısın hemen artından geliyordu. Bunlar Musa Yasa’sının son Tanrı buyruklarıydı.

 

            Öğretide yer alan öteki buyruklar şunlardı:

            Öldürmeyeceksin.

            Bir başkasının kananı almayacaksın.

            Genç bir oğlanla günah istemeyeceksin.                               

            Önüne gelen her kadınla yatmayacaksın.

            Hırsızlık yapmayacaksın, büyücülük yapmayacaksın.

            Zehirle adam öldürmeyeceksin.

            Bir çocuğu kürtajla ya da doğduktan sonra öldürmeyeceksin.

            Başkasının malına arzuyla göz dikmeyeceksin.                   

            Yaka yere yemin etmeyeceksin.

            Kötü konuşmayacaksın.

            Sana yapılan kötülüğün aklından silip atacaksın.

            Nasıl düşünüyor, nasıl konuşuyor isen öyle olacaksın.

            Bir öyle bir böyle konuşmak insanı gerçekten öldüren bir tuzaktır.                          

            Yalan söylemek ya da hiç bir şey söylememek için konuşmayacaksın.

            Söylediklerin tecrübeye dayanmalıdır.

            Başkalarından fazla şeye sahip olmayı aramayacaksın.

            Başkalarına ait olanı almayacaksın.

            Yalancı, kötü, kendini beğenmiş olmayacaksın.

            İnsanlara karşı kötü tasarıların olmayacak.

            Hiç kimseden nefret etmeyeceksin.

            Kimilerini uyaracaksın,                                 

            kimileri için dua edeceksin,

            kimilerini de kendinden çok seveceksin.

            3 – BİR BİLGENİN ÖĞÜTLERİ     

 

            Çocuğum, kötü olandan ve kötüye benzeyen her şeyden sakın.

            Öfkelenme.         

            Öfke gerçekten de insanı öldürür.

            Kıskanç olma.

            Kavga arama.

            Şiddet kullanma.

            Bütün bunlar insana cinayet işletir.

 

            Çocuğum, kötü arzuların olmasın.                                  

            Kötü arzular gerçekten de insanı kadınlarla kötü şeyler yapmaya yöneltir.                               

            Edepsizce sözler etmekten, çok cüretkar bakışlardan kaçın.

            Bütün bunlar insanı başkasının karısını ya da kocasını ayartmaya yöneltir.

 

            Çocuğum, kuşların uçuşuna (5) bakıp da gelecekle ilgili tahminler yürütmeye kalkma.                                          

            Bu davranış insanı puta tapmaya götürür.              

 

            Büyük sözler söyleme, yıldızlara bakıp (5) hesaplar yapma.

            Kutsal banyolarda (6) temizlendiğine inanma,

            Bu uygulamaları dinleme öyle yerleri görmeyi reddet.

            Bütün bunlarla insan puta tapmaya başlar.

 

            Çocuğum, yalancı olma.

            Yalan söylemek, gerçekten de insanı hırsızlık yapmaya yöneltir.

            Parayı sevme.

            Kendinle övünme.

            Böyle davranırsan hırsız olursun.

            Oğlum, yüreğinde eleştiriye yer verme.

            Eleştiriye yer verirsen başkaları hakkında kötü düşünmeye başlarsın.

            Kendinden hoşnut olma.

            Başkaları hakkında kötü düşünme

            kötü etkili sözler hep bu şekilde ortaya çıkarlar.

 

 

            YAMUŞAK BAŞLI VE ALÇAK GÖNÜLLÜ OL

 

            Tersine, yumuşak başlı ol.

            Gerçekten de “yumuşak başlı olanlar yeryüzüne sahip olacaklar”.

            Sabırlı ve merhametli ol.

            Kötülük yapma.

            Barışı sev ve iyi ol.

            Aldığın bu eğitime karşı daima saygı duy.

            Başkalarının üstüne çıkmaya çalışma.

            Yüreğinin derinliklerinde küstah olma.

            Kendini beğenmiş insanlara yüreğini bağlama.

            Adil ve yumuşak huylu ol anlarla beraber ol.

            Yaşamda karşılaştığın olaylara Tanrı’nın bir armağanı olarak bak.

            Çok iyi biliyorsun ki hiçbir şey onun iradesi dışında olmuyor.

 

  1. Çocuğum, sana Tanrı’nın sözünü açıklayan kişiyi gece ve gündüz anımsa.

            Ona Rabbe gösterdiğin saygıyı göster.

            Gerçekten de onun Rabbin gücünü bildirdiği her yerde Rab

            mevcuttur.

            Her gün Tanrı’nın arkadaşlarının yakınlığını ara.

            O zaman onların sözleri seni güçlendirecektir.

            Ayrılık tohumları saçma.

            Tersine, tartışan kişileri barıştırmaya çalış.

            Adil bir şekilde yargıla.                                                                            

            Hataları düzeltme konusunda kişiler arasında ayrım gözetme.

            “Acaba böyle davranırsam bana bir zararı dokunur mu,

            dokunmaz mı ?” diye düşünerek endişeye kapılma.

            BAŞKALARIYLA PAYLAŞMA

 

            Almak için ellerini açık tutma,

            vermek için de ellerini kapalı tutma.                                                     

            Ellerinle yaptığın iş sana bir şeyler getirdiyse

            onu günahlarından kurtulmak için ver.

            Vermek için tereddüt etme ve yakınmadan ver.

            Günün birinde fazlasıyla ödüllendirecek olanı tanıyacaksın.

            Zavallı birine sırtını çevirme.         

            Her şeyini kardeşinle paylaş ve “bu benimdir” deme.

            Kalıcı iyilikleri paylaşmasını biliyorsan

            kalıcı olmayan şeyleri paylaşmasını daha iyi bilmelisin !

 

 

            AİLE YAŞAMI 

 

            Oğlunu ve kızını gerektiği gibi yetiştir.

            Daha çocukken onlara Tanrı’yı sevgiyle saymalarını öğret.

            Seninle aynı Tanrı’ya umutlarını bağlamış uşaklarına,

            oda hizmetçilerine kaba davranma.

            Böyle davranmazsan onların, Rabbi bir daha saymamaları

            tehlikesiyle karşı karşıya bulunursun.

            Tanrı insanları çağırdığında,

            onlar arasında ayrım gözetmez.

            Yüreklerinde hazır duruma getirdiklerini çağırır.

            Siz köleler efendilerinize, onları sayarak ve onlardan çekinerek

            tabi olun.

            Onlar gerçekten de Tanrı’nın bir suretidirler.

 

 

            YAŞAM YOLUNDAN ÇIKARILACAK DERS

 

            Rabbin hoşlanmadığı kötü olan her şeyden nefret et.

            Rabbin buyruklarından hiç uzaklaşma.

            Eğitimle aldığın her şeyi koru.

            Bunlara ne bir şey kat, ne bir şey çıkart.

            Topluluk önünde suçlarını itiraf et.

            Kirli bir vicdanla dua etmeye koyulma.

            Sözünü ettiğim yaşam yolu işte budur.

 

 

 

            ÖLÜM YOLU

 

 

  1. Şimdi de ölüm yolundan söz edelim.

            Bu yol her şeyden önce kötü ve lanetlenmiş bir yoldur.

            Ölüm yoluna sokan eylemler şunlardır :

            oldurmak (7),

            bir başkasının karısını ya da kocasını almak,

            kendine ait olmayan bir şeyi arzulamak,

            tenini satmak (8),

            çalmak,

            putlara tapmak,

            büyücülük yapmak,

            zehirle cana kıymak,

            başkaların mallarına el koymak,

            yalancı tanıklık yapmak,

            dalkavukluk yapmak,

            iki yüzlü olmak,

            başkalarını kandırmak

            Kendini övmek,

            kötü olmak,

            kendinden hoşnut olmak,

            başkalarından daha fazla şeye sahip olmaya çalışmak,

            edepsizce sözler etmek,

            kıskanç olmak,

            saygısızca davranmak,

            kendini beğenmiş olmak,

            kendini önemli biri olarak görmek,

            Tanrı’yı saymamak.

 

            Bu şekilde davranan bu insanlar iyilere acı çektirirler (9).

            Bu insanlar gerçek olandan nefret ederler.

            Bu insanlar yalanı severler.

            Bu insanlar doğru insanların ödüllendirileceklerini bilmezler.

            Bu insanlar doğru olmayı ya da

            iyilik yapmayı kendilerine dert etmezler.

            Bu insanlar iyilik yapmaktan çok kötülük yapmaya dikkat ederler.

            Bu insanlar sabırlı olmasını bilmezler.

            Bu insanlar yumuşak huylu değillerdir.

            Bu insanlar boş şeyleri severler.

            Bu insanlar ödül peşinde koşmasını severler.

            Bu insanlar yoksullara acımazlar.

            Bu insanlar acı içinde olanları kendilerine dert etmezler.

            Bu insanlar Yaratanı bilmezler.

            Bu insanlar çocukları kürtajla öldürürler,

            böylece Tanrı’nın yaptığını yıkmış olurlar.

            Bu insanlar zavallıya sırtlarım dönerler.

            Bu insanlar güçsüzü ezerler.

            Bu insanlar zenginleri savunurlar, aynı zamanda çulsuz olanlar

            akkında haksız yargılara varırlar.

            Kısacası bu insanlar günahkardırlar.

            Çocuklarım, kendinizi bu gibi insanlardan uzak tutun !

 

 

            İKİ YOLDAN ÇIKARILACAK DERSLER

 

            Dikkatli ol!

            Hiç kimse seni, sana öğretilen bu yoldan çıkarmasın.

            Gerçekten de seni bu yoldan çıkarmaya çalışan kişi

            sana Tanrı’dan uzaklaştıran bir öğreti sunuyor demektir.

            Rabbin sana sunduğu tüm bu yükü taşıyabilirsen,

            kusursuz biri olursun.

            Taşıyamazsan, en azından elinden geleni yap.

            Yiyecek (10) konusuna gelince, bunda istediğin gibi

            davranabilirsin.

            Ancak putlara kurban olarak sunulan etlerden sakın yeme,

            çünkü bu, ölü tanrılar onuruna yapılan bir tapınıştır.

 

            BİRİNCİ BÖLÜM AÇIKLAMALARI

 

            (1) Hıristiyan yazar Yahudilerin bu kitabına öğrencilerinin akıllarında tuttukları İsa’nın sözlerini eklemi.                                                            

            (2) Bir tutku çoğu zaman kötü sonuçlu şiddetli bir arzudur.

            (3) Duaya ve sahip okluğumuz her şey Tanrı’dan geliyor.

            (4) Bu cümle bir tür atasözüdür anlamı da birine bir şey vermeden önce düşün.

            (5) Bu,putperestlerde kötü bir alışkanlık halini almıştı.                                           

            (6)  Putperestler bazı koşullar altında yapılan banyoların

            (7) Tüm bu kötü eylemler 2. bölümdeki Tanrı buyruklarının karşıtı.

            (8) Tenini satmak genelde para karşılığı vücudunu bir başkasının kötü emellerine alet etmektir.                                                                                      

            9) Bu yeni kötü eylemleri içeren liste, 3. ve 4. bölümlerde “yumuşak huylu ve alçak gönüllü olmak için verilen öğütlerin karşındır.                                                   

            (10) Musa’nın yasası bazı yiyeceklerin yetmesini yasaklıyordu.

 

            İKİNCİ  BÖLÜM

              HIRİSTİYAN TOPLUMUNUN YAŞAMA BİÇİMİ

             1

             Birinci bölümdeki “iki yol” adlı yazı katekümenleri eğitmek amacıyla kaleme alınmışa. Vaftiz olduktan sonra bu kişiler bir topluluk İçine girmiş olacaklardı.

            Havarilerin öğretisinin bu bölümü Hıristiyan yaşamı, vaftiz, oruç tutma, dua etme, kardeş sofrası gibi önemli konulan İçeriyor.

 

            7 – VAFTİZ

 

            Vaftiz konusuna gelince, şu biçimde vaftiz edeceksiniz.

            Vaftiz olacaklara önce “İki Yol”u öğretin.

            Sonra bir nehrin sularında Baba, Oğul ve Kutsal Ruh

            adına vaftiz edin.

            Nehir suyu bulamazsan,

            başka bir suda vaftiz et

            Vaftiz etmek için soğuk su bulamazsan

            sıcak suda vaftiz et.

            Yeteri kadar soğuk ya da sıcak suyun yoksa

            vaftiz olacak kişinin başına üç kez su dökerek

            Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz et.

            Vaftiz eden, vaftiz olacak ve oruç tutabilecek herkes

            vaftiz töreninden önce oruç tutmalıdır.

            Vaftiz olacak kişiye, vaftizden önce bir ya da iki gün oruç

            tutmasını söyle.

 

 

            8 – HAFTA ARASINDA ORUÇ TUTULACAK GÖNLER

 

            Bazı kişiler gibi hafta içinde

            hep aynı günlerde oruç tutmayın.

            Bu kişiler pazartesi ve perşembe günleri oruç tutuyorlar

            siz ise çarşamba ve cuma günleri oruç tutun.

 

 

            DUA

 

            Bazı sahte (1) kişiler gibi değil de

            Rabbin İncil’de belirttiği gibi dua edin.

            Şu şekilde dua edeceksiniz:

            Göklerdeki Babamız                                   

            adın yüceltilsin,

            Egemenliğin gelsin.

            Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de

            senin istediğin olsun.

            Bugün bize günlük ekmeğimizi ver.

            Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi

            şen de suçlarımızı bağışla.

            Ayartılmamıza izin verme.

            Kötü olandan bizi kurtar.

            Çünkü egemenlik, güç ve yücelik

            sonsuza dek senindir.

            Bu şekilde günde üç kez dua edin.

 

 

            9 – SOFRADA TANRI’YA ŞÜKRETMEK

 

            İlk Hıristiyanlar sofraya otururken ve sofradan kalkarken

            Dua ederlerdi.

            Havarilerin öğretisi’nde yer alan bu dualar

            çok eskilere dayanıyor.

            Bu gelenek Kudüs cemaatlerinden geliyor.

            Bu dualar ayrıca Yahudilerin dualarına çok benziyor.

            Bununla birlikte yine de aralarında önemli farklılıklar var.

            Burada Tanrı “Baba” olarak çağrılıyor ve sık sık

            İsa’dan söz ediliyor.

            Yemeğe oturmadan önce ekmeği ve şarabı kutsayan

            Dualar okunuyordu.

            Sonra yiyip içiliyordu.

            Daha sonra da Tanrı’ya şükrediliyordu.

            Yemek sonra erdikten sonra da Hıristiyanlar Evkaristiya törenini

            yapıyorlardı.

            O zamanlar henüz şimdiki gibi papazlar yoktu.

            Evkaristiya törenini Tanrı adına konuşmaya yetkili

            “peygamber”lerin yönettiğini sanıyoruz.

 

 

            YEMEKTEN ÖNCE

            Tanrı’ya şu şekilde şükredin.

            Önce şarap için:

 

            Tanrı Baba, kulun Davut’un kutsal üzüm

            bağı için sana şükrediyoruz (2).

            Onu bize kulun Isa aracılığıyla tanıttığın için

            Yücelik sonsuza dek senin olsun !

 

            Sonra paylaşılan ekmek için:

 

            Tanrı Baba, yaşam için verdiğin bilgiler için sana şükrediyoruz. Onları bize kulun İsa aracılığıyla verdin.

            Yücelik sonsuza dek senin olsun !

            Eskiden dağlara ekilen, bir tek ekmeği oluşturmak için toplanan,

            bu paylaşılan ekmek gibi.

            Kilisen de dünyanın, dört bir yanından,aynı şekilde

            egemenliğinde toplansın^

            Evet güç ve yücelik İsa aracılığıyla sonsuza dek senindir !

 

            Şükran sofrasından, Rab adına vaftiz olanların dışında

            hiç kimse ne yemek yemeli ne de içmeli.

            Rab bu konuda gerçekten de şöyle diyor:

            “Kutsal olanı köpeklere vermeyin” (Mat 7,6).

 

 

            YEMEKTEN SONRA

 

            Karnınız doyduktan sonra şu şekilde şükredin :

 

            Kutsal Baba, yüreklerimize yerleştirdiğin kutsal Adın için,

            sonsuz yaşam, inanç, bilgi için sana şükrediyoruz.

            Bunları kulun İsa aracılığıyla bize öğrettin.

            Yücelik sonsuza dek senindir!

 

            Sen, her şeye kadir Efendi

            evreni Adının onuru için yarattın.

            İnsanlara sana şükretmeleri, ve zevk almaları için

            yiyecek ve içecek verdin.

            Ama bizlere, iyiliğinden

            kulun İsa aracılığıyla

            tinsel bir yiyecek ile içecek (3) ve sonsuz yaşam bağışladın.

            Her şey için güçlü olan sana şükrediyoruz !

            Yücelik sonsuza dek senindir !

 

            Rab, Kiliseni unutma.

            Onu her kötülükten koru ve sonsuz sevginle onu kusursuz kıl.

            Kutsal kıldığın Kiliseni dört bir yandan (4) toplayarak

            onun için hazırladığın egemenliğinin içine al.

            Evet, güç ve yücelik sonsuza dek senindir!

 

            Burada yani yemekten sonra Evkaristiya töreninin başlaması

            gerekiyordu.

            Ancak Havarilerin Öğretisi adlı kitapta bundan söz edilmiyor.

 

            Tanrı’nın sevgisi gelsin, dünya ise geçip gitsin !

            Davut’un Tanrı’sına Hosanna (5)

            Kutsal olan gelsin (6).

            Kutsal olmayan ise yasama biçimini değiştirsin.

            Maranatha! (5) Amin!

            Bırakın da peygamberler Tanrı’ya şükranlarını

            istedikleri gibi sunsunlar.

 

 

            2 – PRATİK KURALLAR

 

            Yeni vaftiz olmuşların oluşturduğu topluluk için birkaç kural. Bunları İsa’nın İyi Haberini bildiren kişinin yazdığı belli. Bu öğütleri örgütlenmeleri amacıyla vermiş. Gerçekten de yeni vaftiz olmuşların oluşturduğu toplulukta henüz bizlerin “papaz” dedikleri kişiler bulunmuyordu. Kendi kararlarını kendileri almak zorundaydılar.

 

            Biri gelip de size

            şimdiye dek söylediklerimizi öğretmeye kalkarsa

            onu kabul edin.

            Bu öğretiyi çürütmek için başka bir

            öğreti öğretmeye kalkarsa

            onu dinlemeyin.

            Tersine size Rabbin iradesine daha sadık kalmayı öğretiyorsa

            Rabbi size daha iyi tanıtmaya çalışıyorsa

            onu Rab olarak kabul edin.

 

 

            HAVARİLER

 

            Bunda sözü edilen havariler yada “gönderilenler” İsa’nın İyi Haberini getiren ve yeni topluluklar kuran misyonerlerdi. Örneğin Paulus ile Barnaba birer havariydi. İlk kuşak  Hıristiyanlarda birçok havari vardı. (Ancak daha sonraları İsa’nın seçtiği on iki kişiye havari dendi).

            İlk Hıristiyan topluluklarının ilişki içinde oldukları havariler ise geçici havarilerdi. Bu havarilerin bir yere yerleşmeye hakları yoktu. Onların görevi, daha da uzaklara gidip İsa’nın İyi Haberini,                        ulaştırmaktı

 

            Havarilere ve peygamberlere

            İncil’de burulduğu gibi davranın.

            Size gelen her havariyi Rabbi kabul edeceğiniz gibi kabul edin,

            Havari sizde bir gün kalacaktır,

            ancak gerekiyorsa iki gün kalabilir.

            Üçüncü gün de kalırsa, bu kişinin

            sahte bir peygamber olduğunu anlayın.

            Ayrılışında havari yanında bir şey götürmemelidir.

            Ona bir sonraki durağa yetecek kadar ekmek verilebilir.

            Sizden para isterse, onun sahte bir peygamber olduğunu anlayın.

 

 

            PEYGAMBERLER

 

            Peygamberler Rabden özel bir yetenek almış Hıristiyanlardı. Rabbin adına konuşup eğitirlerdi. Tanrı’nın topluluktan neler beklediğini açıklarlardı. İlk kuşak Hıristiyanlarca bunlardan çok sayıda vardı. Havarilerin eğittiği ilk Hıristiyan topluluğunda da peygamberler vardı. Bu peygamberler bu topluluğu az çok idare ederlerdi.

            Bunlar dost sofraları düzenlemekle sorumluydular. Topluluk ihtiyatlı olmak zorundaydı. Çünkü gerçek peygamberler olduğu gibi sahteleri de mevcuttu Hıristiyanlar gerçek peygamberleri ayırt edebilmeliydiler.

 

            Esinli bir peygamberi

            denemeye tabi tutmayacak ve onu yargılamayacaksınız.

            Gerçekten de her günah bağışlanacaktır,

            yalnız bu günahı Tanrı bağışlamayacaktır (Mat 12,3i).

            Esinli her insan peygamber olacak değildir.

            Gerçek peygamberin yaşam biçimi İsa’nınki gibidir.

            Yaşam biçimlerine bakarak

            sahte peygamberlerle gerçek peygamberleri birbirinden          

            ayırt edebilirsiniz.

            Her şeyden önce bir sofra (7) kurulmasını buyuran bir peygamber. aynı sofrada yemek yememelidir.

            Tersi durumda, bu onun sahte peygamber olduğunu gösterir. Öğrettiği gerçeği uygulamayan her peygamber sahte bir peygamberdir.

            Tersine, Kilise’nin gizini dünyada (8) gerçekleştirmek amacıyla

            iyi, kutsal ve örnek bir yaşam süren,

            yaptığı şeyleri yapmayı öğretmeyen                        

            peygamberleri yargılamayacaksınız.

            Onları Tanrı yargılayacaktır.                  

            Eski zamanlardaki peygamberler böyle davranmışlardı.

            Esin alandaki biri:

            “Bana para ya da herhangi bir şey ver” dediğinde onu dinlemeyin.                                   

            Ama ihtiyacı olan başka insanlar için sizden bir şey isterse,

            onu hiç kimse yargılamamalıdır.

 

 

            12 – GEÇERKEN UĞRAYAN HIRİSTİYANLARI

            NASIL AĞIRLAMALI

 

            Rab adına geçerken uğrayan herkesi kabul edin.

            Sonra onu yargılamak için denemeye tabi tutun.

            Sağla solu (9) ayırt edecek durumdasınız.

            Geçerken uğrayan bir yolcu ise

            ona elinizden geldiğince yardımcı olun.

            Gerekiyorsa sizde iki ya da üç gün kalabilir.

            Sizin yanınıza yerleşmek isterse ve bir de mesleği varsa

            karnını doyurmak için çalışması gerekecektir.

            Mesleği yoksa, durumunu dikkatle inceleyin.

            Bir Hıristiyan’ın çalışmadan

            yanınızda yaşamasına izin vermeyin.

            Çalışmak istemiyorsa o zaman o kişi

            İsa’nın adım kendi çıkan için kullanan madrabazın, biridir.

            Böyle insanlarla görüşmeyin..

 

             13 – ELDE ETTİĞİNİZ İLK MAHSULÜ PEYGAMBERLERE VERİN

            Aranıza yerleşen her gerçek peygamber

            yiyeceğini hak etmiş sayılır.

            Aynı şekilde gerçeklikle öğreten kişi de bir işçi gibi

            yiyeceğini hak etmiştir (Lu. 10,7).

            Şu halde yeni şarabını, ilk ekin demetlerini,

            ilk kuzu ve danalarını alıp

            peygamberlere ver.

            Gerçekten de onlar sizin büyük papazlarınızdır (10).

            Aranızda kalan peygamberler yoksa

            o zaman ilk ürünlerinizi yoksullara verin.

            Ekmek yapıyorsan, yaptığın ilk ekmekleri ayırarak

            buyrulduğu gibi onları dağıt.

            Aynı şekilde bir şarap ya da yağ fıçısını açarsan

            ilk ürünleri ayır ve peygamberlere ver.

            İlk giysilerini, kazandığın ilk parayı

            ve sahip olduğun her şeyin ilkini

            sana nasıl uygun geliyorsa kenara ayır

            ve buyrulduğu gibi onlara ver.

 

            İKİNCİ BÖLÜM AÇIKLAMALARI

 

            (1) Sahte kişiler Yahudi geleneğini sürdürmek isteyen hıristiyanlardı. Pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmaya aynı zamanda Yahudi dualarını da söylemeye devam ediyorlardı.

            (2) Yahudi halkı Rabbin ilk bağıydı. Şimdi ise Tanrı’nın gerçek halkı, bağı, dünyadaki tüm ulusları birleştiren Kilise’dir.

            (3) Burada söz konusu edilen Evkaristiya’dır.

            (4) Dört bir yandan, Kuzey, Güney, Doğu ve Batı kastedilmektedir.

            (5) HOSANNA Yahudilere kullanılan bir nida işaretidir. MARANATHA ise ilk Hıristiyanların bir duasıdır. İsa’nın geri geleceğini bekliyorlar. Maranatha’nın anlamı ise “Rab gel”  demektir. Beklediğimiz İsa Evkaristiya’dadır.

            (6)  Buradaki KUTSAL sözcüğünün anlamı, yüreğinde büyük günah olmayan, temiz demektir.

            (7)  Yoksullar için kurulan sofra.

            (8)  Kutsal bir yaşam süren Hıristiyanlar, Mesih’in varlığını dünyaya göstererek Kilise’nin gizini gerçekleştirirler.

            (9) Sağı solu: yani iyiyle kötüyü ayırt etmek.                                    

            (10) Büyük papazların dost sofrasını kurmaya ve Evkaristiya törenini yönetmeye yetkileri vardı.

 

            ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

 

            Kitabın 14. ve 15. bölümleri daha sonra yazıldı. Aradan yirml yıl geçmiş ve koşullar değişmişti,

            Önceleri bir topluluktaki Evkaristiya ayinini oradan geçerken uğrayan havari ve peygamberler yönetirdi. Demek ki o zamanlar Evkaristiya ayini düzenli olarak yapılamıyordu. Şimdi ise Hıristiyanlar her pazar toplanıp “ekmeği paylaştırma” ayini yapıyorlar. Oraya topluluklarda Evkaristiya ayinini yönetecek kişileri bulmak sorunu çıkmıştı. Hıristiyanların kendi aralarında böyle sorumlu kişileri seçtiklerini görüyoruz. Bu kişilere “Episkopos” ya da gözetici ve “diyakon” yani hizmetkar dendi. Her toplulukta çok sayıda episkopos vardı. Ancak daha sonraları herhangi bir Hıristiyan topluluğun sorumluluklarını yüklenecek tek bir episkopos olacaktı

 

            14 – PAZAR TOPLANTISI

 

            Tanrı’ya şükretmek ve ekmeği paylaşmak için

            Rabbin günü olan pazar günü toplanın.

            Sunduğunuz kurbanın temiz olması için

            önce günahlarınızı itiraf edin.   

            Arkadaşıyla anlaşmazlığa düşen kişi

            sizinle bir araya gelebilmesi için önce onunla barışmalı.

            Yoksa sunduğu kurban temiz olmaz.

            Gerçekten de Rab bu konuda şöyle diyor:

            “Bana her zaman ve her yerde temiz bir kurban sunun.

            Çünkü ben büyük bir kralım,

            uluslar arasında hayranlıkla anılan bir adım vardır” (Mal 1, 11-14).

 

 

            EPİSKOPOS VE DİYAKONLARIN SEÇİMİ

 

            Rabbe layık kişileri episkopos ye diyakon seçmelisiniz.

            Bu insanlar yumuşak huylu olmalıdırlar,

            parayı sevmemeliler,

            doğru olmalılar.

            kendi yeteneklerini kanıtlamış olmalılar.

            Çünkü onlar sizin aranızda peygamberlerin

            ve sizi eğitenlerin görevlerini üstlenecekler.

            Onları hor görmeyiniz.

            Onların da, peygamber ve eğiticiler kadar

            saygı görmeye hakları vardır (1).

            UYARILARINIZI SEVGİYLE YAPIN

 

            Birbirinize karşı öfkeyle değil de İncil’in buyurduğu gibi (Mat 18,5) huzurla uyanlarda bulunun.               

            Hemcinsine karşı kötü davranan biriyle

            hiç kimse konuşmayacaktır.

            O kişi tutumunu değiştirmedikçe

            hiç kimse onunla tek kelime etmeyecektir.

            Dua ettiğinizde,

            yoksullara yardım ettiğinizde,

            yaptığınız her işte                                 

            İsa’nın İncil’ine göre davranın.

 

            RABBİN DÖNÜŞÜNÜ BEKLEYÎN

 

            Yaşamınıza göz kulak olun.

            Kandilleriniz yanar halde dursun.

            Köle giysinizi değiştirmeyin (Luk. 12,35).

            Tersine hazır bekleyin.                           

            Gerçekten de Rabbin ne zaman

            geleceğini bilmiyorsunuz (Mat 24,42-44).

            Ruhlarınız için iyi olan şeyi aramak amacıyla sık sık toplanın.

            Evet, son anda kusursuzluğa erişmemişseniz,

            imanla yaşadığınız onca zaman boşuna geçmiş olacaktır.

            Son zamanlarda bir çok sahte peygamber türeyecek

            ve başkalarını ayartmaya çalışacaktır.

            Kurtlar koyun postuna bürünecek

            sevgi nefrete dönüşecektir;                                 

            Kötülük artacak ve insanlar birbirlerinden nefret edecek,

            birbirlerine vahşice acı çektirecek, birbirlerine ihanet edecekler.

            İşte o zaman dünyayı Kandıran ortaya çıkacak ve

            “Ben Tanrı’nın Oğlu’yum” diyecek.

            Mucizeler ve olağanüstü şeyler yapacak.

            Yeryüzü onun ellerine teslim edilecek.

            Dünyanın başlangıcından beri görülmemiş

            korkunç cinayetler işleyecek.

            Her insan korkunç denemelerden geçecek.

            Birçok kimse günaha düşüp mahvolacak.

            İnançlarına bağlı kalanlar uğrumuza lanetli durumuna düşen

            Mesih aracılığıyla kurtarılacak (Ga.3,13).

            İşte o zaman gerçeğin işaretleri belirecek.

            Birinci işaret: Gökler açılacak.

            İkinci işaret: Borazan çalacak.

            Üçüncü işaret: Ölüler dirilecek.

            Bununla birlikte hepsi dirilmeyecek.

            Ve Kutsal Kitaplarda belirtildiği gibi

            “Rab azizleriyle birlikte gelecek” (Zak 14,15).

            O zaman dünya, Rabbin göklerdeki bulutlar         

            üzerinden geldiğini görecek (Mat 24.30).

 

            ÜÇÜNCÜ BÖLÜM AÇIKLAMALARI

 

            (1) İkinci kuşak Hıristiyanlarda peygamberlerin sayısı daha azdı.

           V

 

     Hıristiyanların tümü bir arada

    bulunuyor,   her şeyi ortaklaşa

    kullanıyorlardı.

    Mallarını mülklerini satıyor ve

    bunun parasını herkese

    ihtiyacına göre dağıtıyorlardı.

    Her gün tapınakta toplanmaya

    devam eden Hıristiyanlar, kendi

    evlerinde de ekmek bölüp içten

    bir sevinç ve sadelikle yemek

    yiyor ve Tanrı’yı övüyorlardı

    (Havarilerin İşleri 2,44-47).

 

 Çeviren: Dominik Pamir

İsteme Adresi:

Sent Antuan Kilisesi

İstiklal Cad. 325

Beyoğlu -İstanbul

Onan Basımevi Karaköy- Tel. 2446410

 

Havarilerin Doktrini (Didake)