Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (10)
Liturjik Ayinde Melekler
Küçük Giriş:
Kilisedeki İlahi Ayin’de Ruhani veya Ruhaniler ellerinde, havada tutarak yürüdükleri Kutsal İncil ile Küçük Giriş için sol kapıdan çıkıp Kilisenin orta-büyük-kapısının önüne kadar gelirler. Kutsal İncil Mesih’in gelişini simgeler. Mesih doğduğunda göklerin kapısı açılır ve melekler ordusu aşağı, yukarı gidip gelerek ilahiler söylerler: “En yücelerde Tanrı`ya yücelik olsun, Yeryüzünde O`nun hoşnut kaldığı insanlara Esenlik olsun!” (Luk.2:14). Büyük kapının önünde duran Ruhani sessizce şu duayı okur: “Ey efendimiz Rab Allah, Sen ki göklerde yüceliğine hizmet için Melek ve Başmelek alayları ve orduları kurdun, buyur ki bizim girişimizle Meleklerin de girişi olsun ve bizimle ayine katılsınlar ve bizimle birlikte Sen’in iyiliğini yüceltsinler. Çünkü Sana aittir tüm yücelik, saygı ve tapınma, Baba’ya, Oğul’a ve Kutsal Ruh’a, şimdi ve her zaman ve sonsuzluklar boyunca.”
İlahi Ayin zamanında melekler Kiliseleri doldururlar. Hatta Ruhani ile birlikte icraa ederler Ayin’i. Müjde alayı sunak (Altar) önüne gelirken, önde taşınan mumlar melekleri simgeler. Aziz Hrisostomos yazılarında bir pederin kendisiyle paylaştığı bir tanıklığı anlatır; peder parlak elbiseler içerisinde güneş gibi ışıldayan melekleri görür ve kendilerinden sunakta yardım etmelerini ister. Melekler büyük bir saygı ile sunağın önüne gelerek secde ederler ve sonra bir kısmı Kutsal Masa’nın etrafında sessizce beklerken diğerleri ilahicilerin yanına giderek, onlarla ilahiler söylerler.
Melekler, Kilisedeki kalabalıklarla, iman birlikteliği içerisinde RAB Tanrımız İsa Mesih’i yüceltirler. Orada, Mesih’in, meleklerin ve inasanların birlikteliği vardır.
Diyakon giriş için, “Bilgelik! Ayağa kalkalım!” der ve Kutsal İncil mabed’den alınarak Kutsal masa’ya konulur.
Üç kez Kutsal İlahisi (Trissagion):
“Kutsal Tanrı, Kutsal Kudretli, Kutsal Ölümsüz, bize merhamet eyle.” Üç kez Kutsal ilahisi, meleklerin göksel sunakta söyledikleri bir ilahidir. Biz dünyadakiler bu ilahiyi söyleyerek, göksel sunağa katılmış oluyoruz. Tüm cemaat bu ilahiyi söylerken Ruhani şu şekilde dua eder: “Ey Kutsal Tanrı, Sen ki azizler arasında barınıyorsun, Sen ki Seraflarca Üçlü Kutsamalı sesleri ile övülmekte, Keruvlarca yüceltilmekte ve bütün semavi güçlerce tapınılmaktasın… Ruhlarımızı ve bedenlerimizi kutsa. Yaşamımızın her gününde Sana kutsallıkla hizmet edebilmeyi bize bağışla…”
Aziz Yuhanna Hrisostomos şöyle söylüyor: “Sevgili Hıristiyan kardeşlerim, her ne kadar etten ve kemikten oluşan bedenlerinizin zaaflarla dolu olduğunu düşünsenizde, bedensiz güçlerle birlikte Gçklerdeki RAB Tanrımız’ı yüceltebilecek durumdasınız. Kişisel zayıflıklarınıza rağmen bir şeyi tüm gücünüzle istediğinizde, Kutsal Ruh sizi sıkıca tutar ve Keruvlarla birlikte Üç kez Kutsal İlahisini söylemenizi sağlar, ruhunuz barışla dolmuş olarak Kutsal Üçlü’yü yüceltirsiniz. Göksel ve dünyevi ortak sevinçler vardır ve hep birlikte kutlanır; birincisi, Tanrı’ya teşekkürlerin, şükranların sunulması; ikincisi ise, Tanrı’ya övgüler sunan, sevinçle coşmuş bir koro.”
Üç kez Kutsal İlahisi ile melekler ve Kiliseye düzenli olarak katılan sadık imanlılar, Tanrının sonsuzlukdaki amacında birleşmiş olurlar.
İncil Okuması:
Kutsal İncil okunmadan hemen önce “Alleluia” diye ilahi söyleriz ve bu, “RAB Tanrı’ya yücelik olsun” demektir. “Aynı anda melek sesleri duyulur, tüm imanlı Hıristiyanları hep birlikte Tanrı’yı yüceltmeye davet ederler;
‘hepiniz, ey canlı ve sadık imana sahip olanlar,
hepiniz, ey Tanrı’nın sözünü sona dek sadakatle taşıyabilecek olanlar,
hepiniz, ey saygı ve korkuyla Tanrı’ya yaklaşanlar,
hepiniz, ey Bir, Kutsal, Evrensel ve Elçisel Ortodoks Kilisesinde birleşenler.
Alleluia sözü her zaman insanları Üçte Tek olan Tanrı’yı yüceltmeye teşvik eder,
Onlar övgüler sunmaktan asla yorulmazlar.
Melekler ve Başmelekler, Keruvlar, Seraflar ve Tahtlar, Egemenlikler,
Güçler, Yönetimler, Hükümranlıklar
Şükretmenin ve yüceltmenin hiç bir zaman yeterli olmadığını düşündükleri gibi
sizlerde Alleluia diyin!”
Aziz Altın Ağızlı Yuhanna, Kutsal Kitap okumanın önemini şöyle anlatır: “ Kutsal Ruh’un kendi eliyle hediyeler dağıtmasıdır. Bu hediyeler, eksiltme ve azaltma olmaksızın tüm ruhlara sunulmaktadır. Ayrı ayrı, her bireye, tekrar ve tekrar sunulur.”.
Keruvlar İlahisi:
“Ey Heruvimleri gizemle temsil eden bizler, yaşam veren Üç kutsallı ilahiyi nağmelendirelim. Şimdi hayatın bütün kaygılarını bir yana bırakalım ki her varlığın Kral’ιnι karşılayabilelim. O’ki görünmeden melekler ordusuyla çevrelenmektedir. Alleluia, Alleluia, Alleluia.”
Keruvlar ilahisi, Kutsal Perşembe ve Kutsal Cumartesi hariç yıl boyunca tüm Kutsal Ayin’lerde söylenir. Bu ilahideki seslenişimiz aslında Aziz Matta İncili’ndeki “Bunun için siz de hazır olun! Çünkü İnsanoğlu beklemediğiniz saatte gelecektir.” ayetini vurgular (24:44). İlahi, Büyük Giriş’ten önce söylenir ve burada, bu geçici dünyayı terkederek Tanrı Krallığında, tıpkı Keruvlar gibi O’nun huzurunda durarak övgüler sunmak istediğimizi gösteririz.
Keruvlar İlahisi söylendiği esnada Ruhani kişisel itiraf duasını okur. Bu duada da yine melekler belirtilmektedir: “Sen, her varlığın Efendisi, Sen ya Rab Allah’ımız göklerdeki ve yeryüzündeki varlıkların tek egemenisin. Sen ki Heruvimli tahtta otururusun ve Serafimlere hükmedersin ve İsrail’in Kralısın. Sen tek kutsalsın ve azizler arasında oturursun.”.
Buhurdanlık:
Buhurdanlık kullanımıda melekler alemi ile ilişkilidir. Aziz Müjdeci Yuhanna görümlerini aktarırken işyle yazar: “Altın bir buhurdan taşıyan başka bir melek gelip sunağın önünde durdu. Tahtın önündeki altın sunakta bütün kutsalların dualarıyla birlikte sunmak üzere kendisine çok miktarda buhur verildi.” (Vah.8:3). Dünya yaşamından ayrılmış olan Azizlerin, meleklerle birlikte Tanrı’nın tahtı önünde olduklarını ve dünyada yaşamakta olanlar için dualarını nasıl sunduklarını anlatıyor. Buhurdanlık dua içerisinde kullanılan güçlü bir unsurdur. Ruhanilerin buhur kullanmaları karşılıklı dua daveti gibidir. Ruhani peder buhurdanlıkla cemaate baktığında, tek tek her bireyin gözlerine bakıyor gibidir ve Vahiy kitabında meleğin buhurdanlığı getiripte Azizlerle birlikte dualarını sunması gibi, cemaatte buhurdanlıkla tüm dualarını RAB’be yükseltir.
Buhurdanın üstteki tutamacı Tanrısallığa; küçük kubbe (yarım küre gibi olan kısım) göklere; yukarıdaki kubbeyi aşağıdaki ateşin bırakıldığı kısım ile bağlayan üç zincir de kutsal üçlüğe (Baba, Oğul ve Kutsal Ruh) işaret etmektedir. Bu zincirlere bağlı olan dokuz ufak çıngırak ise meleklerin dokuz sınıfını (Keruvlar, Seraflar, Tahtlar, Egemenlikler, Güçler, Yönetimler, Hükümranlıklar, Başmelekler ve Melekler) sembolize eder. Yukarıdaki kubbeyi, aşağıdaki kubbeye bağlayan ortadaki zincir ise gökten inerek beden alan Rab İsa Mesih’e işaret etmektedir. Bu orta zincire bağlı olan üç küçük çıngırak ise gökten inerek beden alan Rab İsa Mesih’in Kutsal Üçlük’ten biri, aynı kökenden olduğunun bir göstergesidir. Ateşin bırakıldığı kısma gelince; yanan kor ateş parçası Rab İsa Mesih’i karnında taşıyan ve bundan etkilenmeyip yanmayan Bakire Meryem Ana’ya işaret etmektedir. Ateşin üzerine konulan buhur (besmo) ise kutsallığa, buhurun etrafa yaydığı güzel koku da Rab İsa Mesih’in Tanrısal öğretileriyle günahın kötü kokusunu yok ettiğine işarettir. Firmoyu taşıyan kişinin kilise içinde attığı tur Rab İsa Mesih’in yeryüzündeki öğretişlerine ve tekrar gelecek olmasına işarettir.
Büyük Giriş:
Ruhaniler ve Kilise hizmetlilerinden oluşan alay Kutsal Armağanları alarak mumlar eşliğinde Altar’a getirirler. Bu Mesih İsa’nın melekler eşliğinde gelişidir. Tıpkı Mesih İsa’nın, tutuklu bulunduğu yerden Golgota’ya götürülüşüdür. Ve sonra Mesih’in yanında çarmıha gerilen hırsızın sesini duyarız, “Krallığında bizleride hatırla ey RAB Tanrımız, şimdi, her zaman ve sonsuzluklar boyunca.”.
“Her varlığın Kral’ιnι karşılayabilelim. O’ki görünmeden melekler ordusuyla çevrelenmektedir.”
Yakarış Ayini:
“Barış meleğinin güvenilir, yol gösteren, can ve bedenlerimizin koruyucusu olmasını Rab’bimizden dileyelim.”
Tanrı’dan, iman yolunda bizlere rehberlik edecek bir melek göndermesini istiyoruz. Koruyucu meleklerimiz dualarımızı alıyorlar ve cennetteki Tanrı’nın tahtı önüne taşıyorlar. Manevi mücadelemiz boyunca, koruyucu meleğimiz, ruhumuzun bütünlüğü ve inancımızı koruyabilmemiz için iblisle savaşıyor ve canımıza sürekli esenlik taşıyor. Tanrı’ya karşı görevlerimizi yerine getirmemizde ve komşularımızı sevmemizde yardımcı oluyor; ruhumuza, aklımıza ve yüreğimize mesajlar gönderiyor. Vaftiz oluşumuzla bir koruyucu meleğe kavuşuyoruz ve o son nefesimizi verinceye kadar, kurtuluşumuz için sürekli bizim yanımızda oluyor.
İman İkrarı:
Büyük iman açıklamasını okuduğumuz zaman, açıkça, Tanrı’nın görünen ve görünmeyen her şeyin yaratıcısı olduğunu ilan ediyoruz.
Kutsal Kurban:
Birçok melekle birlikte şeytan düştüğü zaman, Başmelek Mikail seslenir, “Doğru duralım”; tıpkı ruhaninin Kutsal Ayin’de imanlılara seslendiği gibi. Bu seslenişin anlamı, “korkuyla duralım, barış içerisinde Kutsal Kurban’ımızı sunalım”dır. Bize, melekleri, Başmelekleri, Serafları, Keruvları, Kutsal Altar’ın etrafında olan ve Kiliseyi dolduran tüm melekleri hatırlatıyor. Bu zaman zarfında, İsa Mesih’in huzurunda, gerçek ibadetimizi sunarken, yaratılmışlar olarak bir bütün oluyoruz. Kutsal Ayin elbette dünyada yapılıyor fakat sunduğumuz kansız kurban, yeryüzündeki Kiliseden Cennet Krallığına atfediliyor. Bu yüzden Ayin’in bu kısmını, “Kutsal Kurban” diye adlandırıyoruz. Dünyada bulunan Altar, cennetteki ile bir oluyor. Burda sunulan günah sunusu, saygı ve sadakat, orada şükran sunusu, övgü ve yüceltme oluyor.
Aziz Yuhanna Hrissostomos, “eğer biri cennetin kapılarını açarsa ve siz babanızı, kardeşinizi görebilmeyi başarsanız dahi onlarla konuşmaya cesaret edemezsiniz. Aynı şekilde, burada da ruhsal okumalar ve dualarla dolmalısınız. Çünkü Kilise yeryüzündeki cennettir.” der. Yani Tanrı’nın Kutsalı Hrisostomos, cennettekilerin Kutsal oldukları gibi Kutsal olunması gerektiğini anlatır.
İmanlılar Kutsal Kurban’a yaklaştıkça Tanrı’nın tahtına yaklaşmış olurlar. Ayin esnasında bizler burada, dünyadayken, aynı zamanda cennetteyizdir. Bunlar birleştirilmiştir. Fiziksel ve Ruhsal olarak Kutsal Altar’da birleştirlmişlerdir.
“Kutal, kutsal, kutsaldır Rab-ül-Sabaut. Gökler ve Yerler görkemi ile doludur. Yücelerdekine Osanna. Rab’bin adıyla gelen kutlu olsun. Osanna yücelerdekine.” diye ilahi söyleriz. Bu Yeşaya peygamber’in Seraflar’dan duyduğu yüceltme sözleridir, “Her Şeye Egemen RAB Kutsal, kutsal, kutsaldır. Yüceliği bütün dünyayı dolduruyor.” (Yeş.6:3) ve bunun üzerine İsrailliler şu şekilde ilahi söyleyerek meleklere katılırlar: “Kutsansın RAB`bin adıyla gelen! Kutsuyoruz sizi RAB`bin evinden. RAB Tanrı`dır, aydınlattı bizi. İplerle bağlayın bayram kurbanını, İlerleyin sunağın boynuzlarına kadar. Tanrım sensin, şükrederim sana, Tanrım sensin, yüceltirim seni.” (Mez.118:25-28).
Kutsal Kurban’ın başında ilahiler yükselmeye başladığı zaman, Kutsal Ruh iner Kutsal Armağanların üzerine ve orada bulunan şarabı ve ekmeği Mesih’in gerçek kanına ve bedenine dönüştürür.
Dilek:
Orada, cemaatin ve görünmeyen meleklerin üzerinde artık Kutsal bir Işık vardır. Kutsal Armağanlar Kutsal Ruh tarafından lütufla donatılmıştır. Ve ruhani sağ elini kaldırarak cemaati kutsar: “Yüce Tanrı’mız ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in merhameti sizinle olsun.”.
Kutsal Komünyon’un Hazırlanması:
“Tanrı korkusu, iman ve sevgiyle yaklaşalım” diyerek, ruhani imanlıları, günahlarının bağışı ve sonsuz yaşam için Mesih İsa’nın kanı ve bedeni olan Kutsal Sofra’dan almaya davet eder.
Kutsal Komünyon’un dudaklara değişide, “Bu dudaklarına değdi, kötülükleri kaldırıp günahlarından arındıracak”, tıpkı peygamber Yeşaya’ya Serafların söylediği gibidir, “İşte bu kor dudaklarına değdi, suçun silindi, günahın bağışlandı” (Yeş.6:7).
Sonuç:
Kutsal Ortodoks Kilisemiz Pazartesi günlerini Kutsal Meleklere ayırmıştır. Her Pazartesi günü Kiliselerimizde, övgü ve dualarla Kutsal Melekleri anarız, “Ey Kutsal Başmelekler ve melekler, bizim için Tanrımıza dua edin”.
Var olan her şey, her varlık, Tanrı’nın eşsiz kudreti ile yoktan var edilmiştir. Görünür dünyayı bütün zenginliği, çeşitliliği ve düzeni ile yaratan Tanrı birde görünmez dünya dediğimiz manevi yaşam alanını yaratmıştır. Yaratılan tüm varlıklar, özgür iradeleri ile yaratılmışlardır ve her biri kendi içerisinde kendi iyiliğini ve yeteneklerini taşır fakat her canlı Tanrı’nın iyiliğini ve bilgeliğini yansıtır. İnsan soyu günaha düşüşü ile Tanrı’dan uzaklaşmış, melekler ise yaratıldıkları kutsallık içinde Tanrı’nın huzurundadırlar ve Tanrı’nın merhameti sonucu insanlarla bir ilişkileri vardır.
Şu ana kadar yazdıklarımızdan biliyoruz ki, dünyanın ve manevi alemin ilahi bir ilişkisi vardır: melekler ve insanlar. insan yaratılış olarak sadece ruhdan ibaret değildir, aynı zamanda bir bedenede sahiptir ve yaratılış olarak Tanrı’nın benzerliğinde yaratılmıştır. Mesih İsa insanı Tanrı’nın tahtına yaklaştırmıştır. Bu nedenle diyebiliyoruz ki, yaratılışının özünde Keruvlar’dan daha saygın ve Seraflar’dan kıyaslanamaz ölçüde yücedir. Yani insanoğlu yaratılışın tacıdır. Yaratılış itibarı ile meleklere hizmet etmezler aksine melekler kurtuluşu miras alacak tüm insanlara hizmet ederler. Hıristiyan imanlılar için bu sadece sevinç sağlamaz, aynı zamanda, Tanrı’nın huzurunda büyük sorumluluklarını yerine getirebilmelerinide sağlar.
Ne kadar harika ve rahatlatıcı bir düşüncedir, melekler gibi sadık, yol gösteren, yardımcı ve koruyucu arkadaşlarımızın olması. Hele Tanrı’nın huzurunda bizim için sürekli dua ediyor olmaları, Tanrı’nın eşsiz bir sağlayışıdır.
Ne muhteşem parlaklıkları var sabah yıldızlarının,
Göksel görkem ile dolu, ışıl ışıl.
Onlarla gün hiç bir zaman geceye dönmez,
Sevinçle yükseltirler ilahiyi “Üç kez Kutsal”,
Dünya boşlukta var olduğu zaman,
Gezegenler hızlıca yerlerini aldıklarında,
Ve altı gün harika bir şekilde tamamlandığında,
Bütün Tanrı çocukları sevinçle haykırdılar.
(Aziz İlahici Yuhanna)