/ Konuşmalar, aziz pederlerin sesi / En büyük buyruk; sevmek

En büyük buyruk; sevmek

Antlaşma, Selaninklilere mektup

 

En büyük buyruk

                                     34Ferisiler, İsa’nın Sadukileri susturduğunu duyunca bir araya toplandılar. 35‑36Onlardan biri, bir Kutsal Yasa uzmanı, İsa’yı sınamak amacıyla O’na şunu sordu: «Öğretmenim, Kutsal Yasa’da en önemli buyruk hangisi?»

37İsa ona şu karşılığı verdi: «`Allah’ın olan Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla sev.’ 38İşte ilk ve

zeyen ikinci buyruk da şudur: `Komşunu kendin gibi sev.’ –

40Kutsal Yasa’nın tümü ve peygamberlerin sözleri bu iki buyruğa dayanır.»

(Matta 22, 32-40)

Sevmek           

Kutsal Yazıları anlamak için ahlâk dersi düzeyini aşmak gerekir. Onlarda Rabbin bize iletmek istediği önemli bir iletisi vardır. Önemli olan Allah ile insanlar arasındaki antlaşmadır. Bizi köleliğe sürükleyen tüm bağlardan kurtarmaya geliyor. Bugünkü kaygılarımızda yanımızdadır. Özellikle yabancının karşılaşması üzerine duruyor. Allah’ta her insan sevilecek bir kardeş oluyor. Allah bize yasasını yaşamamız için veriyor. Örneğimiz odur. Her birimiz yaşamını onunla birlikte yaşamasını seçebilir.

Pavlus Selaniklilere Allah’ın sevgisinin ne olduğunu gösteriyor. Ondaki sevgiyi yanıtlamalarını salık veriyor. Her biri etrafındakilere bir iman ve sevgi örneği olmaya çağrılıdırlar. Bağlayıcı putlardan henüz kurtuldular. Artık gerçek Allah’a yönelmeye ve Egemenliğinin gelişine canla başla çalışmaya davet ediliyorlar. Zor bir dünyada yaşıyoruz: Hıristiyanlar eleştiriliyor, alay konusu oluyorlar veya zulüm ediliyorlar. Gerçek imanının bir denemesidir: kaçınılmazdır; Her zaman doğrulanan İncil’in mantığına uygundur.

İncil bize İsa’nın bu zulümden çok acı çektiğini gösteriyor. Dini ileri gelenler onu tuzağa düşürmek ve ihbar etmek için sorularla tedirgin etmeye başlıyorlar. Bu soruyu işittik: “Kutsal Yasa’da en önemli buyruk hangisidir?” Bu soru göründüğü gibi dokuncasız ve zararsız değildi. Kutsal Kitap uzmanlarına göre, bilgin Yahudi bu soruyu sorduysa o sırada bu soru tartışma konusu olduğundandır. Markos aynı tartışmayı anlattıktan sonra İsa’nın muhatabının tartışmayı “tüm yakılmalık adaklardan ve sunulan kurbanlardan daha önemlidir” diye sürdürdüğünü anlatıyor. Ve İsa’nın konuyu: “Sen Allah’ın Egemenliğinden uzak değilsin” sözleriyle kapatması bundandır.

Bu tartışmada saklı gerçek soru şuydu: “En önemlisi hangisidir? İbadet mi günlük yaşamının eylemleri mi?” İsa bu tartışmanın dışında kalıyor: ne ibadet ne de günlük yaşamın eylemleri başa getirilmemelidir. İki davranış birbirine sıkıca bağlı olmalıdır. Komşuyu sevmeden (günlük yaşam) Allah’ı sevmek (ibadet) yanlıştır, ikiyüzlülüktür;  komşuyu sevmeden (günlük yaşam)  Allah’ı sevmek (ibadet) olanaksızdır. Bilmeden olsa bile, komşusunu sevmek, Allah’ı sevmektir. İsa’nın sözünü anımsayalım: “Bu en basit kardeşlerimdin biri için yaptığınızı benim için yapmış oldunuz”.

 İsa gibi sevmeye çağrı sert ve şiddetli bir dünyada bize ulaşıyor. Bütün bu savaşlar, bu cinayetler, bu insan kaçırmalar, bu yargısız idamlar dayanılmazdır. Aynı şekilde en yoksulları felaketlerine boğan paranın egemenliği çekilmezdir. Kilise, Allah ve kardeşler sevgisi büyük buyruğuna bu ortamda sadık kalmaya çabalıyor. Kilise, Mesih İsa’nın İncilini yaymak için, fakat aynı zamanda beşeri varlığının tümüne hizmet etmek için vardır. Bazı Hıristiyanlar en yoksulları yoksulluklarından çıkarmak için düzenler kuruyorlar. Hepimizi yardımlarına çağırıyorlar. Sevgimizin faal ve hayırsever olması önemlidir. Rab bize yolunu göstermek için yanımızdadır.

 Izmir Katolik Topluluğu’nun hazırladığı vaazından bir alıntıdır.