/ Pazar Vaazlarι / Kutsal Ruh’un yaşam veren güçü

Kutsal Ruh’un yaşam veren güçü

 

Bugün, Kilise’nin doğum gününü kutluyoruz. Bu günde, bugünkü Elçisel okuma bölümünde aktarıldığı üzere, Kutsal Ruh “ateşten dillere benzer şekilde” (Elçilerin İşleri 2:3) kutsal Havarilerin üzerine indi, onları Ruh’un taşıyıcıları kıldı ve Kilise’nin Bedenini kurdu. O andan itibaren bu Bedeni birleştiren ve ona hayat veren O’dur.

 

Kutsal Ruh’un mevcutiyeti

Kutsal Ruh, fiziksel biçimde insan gözüyle görünmese de dünyaya, insana ve Kilise’ye hayat veren açık bir yaşam gücüdür. Nasıl ki Kilise’nin Bedeni’nin Başı ve Kurtarıcısı olan Mesih her zaman oradadır, ona hayat verir ve onu inşa eder, aynı şekilde Kutsal Ruh da her zaman Kilise’nin içindedir. Lütfuyla onu kutsar, işler ve ona hayat verir. Aziz Altın Ağızlı Yuhanna’nın yazdığı gibi: “Kilise’yi işleyen, Ruh’un ilahi lütfudur.” Bu nedenle, Pentekost (Ellinci Gün Bayramı) gününden itibaren, Kilise’nin Bedeni üzerine indiği anda, Kutsal Ruh bu Tanrı-insan Bedeninin ruhu olmuştur ve olmaya devam etmektedir.

 

«Gel ve aramızda yaşa»

Hepimiz, Kilisenin bedenini oluşturanlar olarak, Kutsal Ruh içinde yaşamaya çağrılmışızdır. Böylece O da içimizde konaklayabilir. Elbette bu kutsal hedef, ne sihirli bir yolla gerçekleşir ne de Tanrı tarafından çabasızca bahşedilir ne de Tanrı tarafından çaba gösterilmeden bahşedilir. Bu, bir ruhsal mücadele, bütün bir yaşam süren bir mücadele gerektirir. Doğru, gerçek ve kurtarıcı bir inanca sahip olduğumuzda, Kutsal Ruh’un lütfunu alabilir ve Ruh taşıyanlar olabiliriz. Çünkü kurtarmayan bir inanç da vardır: şeytanların inancı.

 

Başta kutsal İtiraf ve İlahi Efharistiya olmak üzere Kilise’nin kutsal Gizemlerine katıldığımızda, Tanrı’ya alçakgönüllülük ruhu ve kırık bir kalple dua edip ibadet ettiğimizde, günah ve tutkuların düşüncelerine karşı sürekli mücadele ettiğimizde, Tanrı’nın buyruklarını yerine getirip O’nun isteğine uyarak, Havari Pavlus’un dediği gibi, ‘sevgi, sevinç, esenlik, sabır, iyilik, cömertlik, sadakat, yumuşak huyluluk, kendine hakimiyet’ (Galatyalılar 5:22-23) olan Kutsal Ruh’un meyvesinin içimizde olgunlaşması için çabaladığımızda, yaşamımızın yönünü gökyüzüne doğru çevirdiğimizde, bu hayatın geçici ve yok olmaya mahkûm şeylerine zararlı bağlardan vazgeçtiğimizde Kutsal Ruh’un lütfunu alırız. Bu şekilde yaşayan insanlar daima ruhsal olarak canlı hisseder çünkü sürekli olarak Kutsal Ruh’un hayat verici lütfuyla hayat bulurlar.

 

Aydınlanmamış olanlar

Peki, Kutsal Ruh’un mevcutiyeti dışında yaşamayı seçen, Tanrı’ya karşı inkar ve inançsızlık sergileyenlere ne olur? Belirtildiği gibi, Kutsal Ruh olmadan insan, bilimde, sanatta, felsefede genellikle çok gelişmiş yeteneklere sahip olsa da, gerçek insanlığa sahip olmayan, yani insanı gerçek insan yapan, Mesih’in suretiyle uyumlu kılan özelliklere sahip olmayan insan benzeri bir varlıktır.

 

Kutsal Yazılar ve Babalar’ın öğretisine göre, insanın içinde bulunan Kutsal Ruh, Tanrı’ya karşı bir ilişki ve bağlılık, özünde bir yönelim ve tam bir teslimiyet anlamına gelir. Ayrıca, insanın içindeki Kutsal Ruh, onu aydınlatan ve kutsayan bir güçtür; bu güç, insanı gerçek amacına, yani Mesih’e doğru yönlendirir ve iter. İnsan içinde Kutsal Ruh yoksa, varlığı karşıt güçlere yönelir ve içinde kötülüğün ruhu bulunur.

 

Aynı anda, Kutsal Ruh’un yokluğu ruhun çürümesine (ölümüne) yol açar. Pelusiyalı Aziz Isidor kesin bir şekilde belirtir: “Adem için ölüm, ruhun bedenden ayrılmasıyla değil, Kutsal Ruh’un ölümsüz ruhtan ayrılmasıyla olmuştur.”

Yukarıdakilerden sonra, Kutsal Ruh’un yokluğunun ruhun kaybına yol açan ruhsal bir ölüm olduğu, O’nun hayatımızdaki varlığının ise gerçek yaşamı, ebedi yaşamın bir örneğini ve tadımını oluşturduğu, bu yaşamı ‘Kutsal Ruh’ta’ elde edebileceğimiz açıktır. Amin!

 

Arhimandrit E. Oik.  Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 23 numaralı broşüründen alıntılanarak tercüme edilmiştir  8 Haziran 2025 Pazar

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kutsal Ruh’un yaşam veren güçü