/ Pazar Vaazlarι / Rabbim, bu günahkâr kuluna merhamet et

Rabbim, bu günahkâr kuluna merhamet et

Mesih’e inanan kişi daima O’nunla buluşmak ve O’nunla birlikte olmak ister. Babasını seven çocuk gibi O’nu yanı başında hissetmek ister. Her birimiz Mesih’le genellikle Kutsal Ayin’de ve duada buluşuyoruz. Bundan dolayı da birey dua etmeye daha çok ihtiyaç hissettiği oranda Aziz’dir. Ama dua mezmurların ve ilahilerin gözden geçirilmesi ya da okunması değil Mesih’le yürekten yaşanan sıcak bir buluşmadır.  

Dua eden iki kişi

Bugün ilahi Llitürjide dinlediğimiz benzetmede (Ferisi ve Vergi görevlisi benzetmesi) bahsi geçen iki kişi, dua etmek için ibadethaneye gelmişlerdi ama farklı bir yaklaşım ve ruh hali içerisindeydiler. İbadethanenin ortasında duran Ferisi, yaptıklarını bildirmek için bencillikle yüzünü Tanrı’ya çevirdi. Vergi görevlisi ise kapının ağzında bekleyerek, kafasını eğerek, günahkârlığını hissederek Tanrı’nın merhametini istedi ve onu aldı. Biliyor musunuz neden? Vergi görevlisi Tanrı’yla konuşurken Ferisi kendisiyle konuşuyordu. Bu iki insanın arasındaki farka dikkat edelim.   

Vergi görevlisi ibadethaneye pişmanlık duyarak yaklaşır, günahkarlığını itiraf eder, kendisini samimiyetle ifşa eder ve Tanrı’nın önünde manen “soyunur”. Ferisi, ibadethanenin ortasında yani Tanrı’nın önünde kendi yaşamını örnek birey gibi sergileyip günahkâr vergi görevlisiyle karşılaştırarak durur ve sonunda gurura kapılarak kendisini över. Yani Tanrı’dan kendisini haklı çıkarmayı ister. İşte, tüm çıplaklığıyla bir bencillik örneği. Hatta yargılama ve ikiyüzlülük, dua etme biçimine dönüşüyor. Bencil insan kendini ne kadar da çok yanlış yöne sürükleyebilir!

Pişmanlık ve günahkar hissetmek

Bencilliğin insanın ilk ve en büyük günahı olduğunu asla unutmamalıyız. Tüm tutkuların kaynağı ve kapısıdır. İmanımız bazı manevi buyrukların kuru bir şekilde yerine getirilmesi değildir ama duanın, alçakgönüllülüğün ve sevginin yaşanması ve deneyimlenmesidir. Bu buyrukları kuru bir şekilde yerine getirmek insanı bencilliğe ve ruhsal ölüme götürürken, yaşamsal deneyim, Tanrı’nın lütfunu ve merhametini çekerek tövbe aracılığıyla bizi kurtarır. Bundan dolayı da Mesih, “vergi görevlileriyle fahişeler Tanrı’nın egemenliğini sizden önce görüyorlar” (Matta 21:31), derken onların iman ettiğini ve tövbe ettiklerini vurgular. Ama bencil Ferisiler benmerkezci ve kibirli tutumları yüzünden Tanrı’nın Egemenliği’nin dışında kalacaklar. 

Kardeşler, hepimiz bugünkü İncil okumasının bu iki figürünü içimizde taşıyoruz. Hem bencil-ikiyüzlüyü hem de hırsız-zalimi. Göründüğü üzere vergi görevlisi gibi hırsız-zalim olan daha kolay tövbe edebiliyor. Ama her ikisinin de tövbe etmeye ve günahkarlıktan dolayı ezilmiş hissetmeye  ihtiyacı var. Tövbe etmek bizi kurtarır ve Mesih’i arayan ruhumuzun doğal haline geri getirir. Tövbe (metanoia) insanı mutlu, sosyal, dürüst, erdemli yani gerçek bir insan yapan ruh haline geçiş durumudur.

 

Arhimandrit E. L. Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 8 numaralı broşüründen alıntılanarak tercüme edilmiştir. 25 Şubat 2024

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Rabbim, bu günahkâr kuluna merhamet et