/ Pazar Vaazlarι / “Ya Rab, ey Davut Oğlu, halime acı!”

“Ya Rab, ey Davut Oğlu, halime acı!”

(Matta 15:21).

Müjde pasajının bugünkü mucizesi, daha önce Yeni Ahit’te hiç görmediğimiz davranışlara sahip «sert» imajlı bir Mesih’i gösteriyor. Tam tersine Kenanlı annenin davranışı ise etkileyicidir. Bir pagan olan Kenanlı kadın, İsa’ya yaklaşır ve cine tutsak olan kızını iyileştirmesi için yüksek sesle O’na yalvarır. Bu özel pasajda, cinler tarafından ele geçirilmiş kişinin çığlığı değil, kızı için yalvaran annenin çığlığı vardır.

Sevgiyle gelen bilgi

Mesih Kenanlı kadına aldırış etmiyor ve imanını sınamak için ona görünüş itibariyle merhametsiz davranıyor. Müjde’de geçen diyalogda duyduğumuz gibi putperest kadın alçakgönüllü ve samimi bir davranış göstererek Mesih’in iyileştirici gücüne inancını cesaretle ilan eder. Sonuç, böylesine güçlü bir inançla istediğini gerçeğe dönüştürebilmekti.

Ancak şimdilik Mesih’in davranışına veya Kenanlı kadının imanına değil, Rabbimiz’in gücünü göstermekten kaçınma çabasına odaklanalım. Mesih Eski Ahit’te, Kendini Musa ve İşaya’dan gizliyor. İncil Yazarları Yuhanna ve Matta’nın da ifade ettiği üzere bu gerçeklik Yeni Ahit’te de sergileniyor. Kendini Ferisiler, tapınağın kâhinleri ve İsrail din bilginlerinden gizliyor. Peki kendini kime belli ediyor? İncil Yazarı Yuhanna bize bunun cevabını verir. Mesih’i yalnızca komşularımız aracılığıyla tanıyabiliriz. Yani Tanrı, Kendisini tanıma imkânını, Kendisini anlama yeteneğine sahip tek duygu olan sevgiye aktarmaktadır.

Mesih ile tanışmak

Tanrı’yı tanımak ile O’nu sevmek arasında büyük bir fark vardır. O’nu seven O’nu tanıyacaktır. O’nu sevmeyen, istese bile O’nu asla tanıyamaz. Bu nedenle Tanrı, O’nu kendi içimizde tanıyabilelim diye her şeyden saklanır.

Büyük tapınaklarımızda, doğanın görkeminde ya da insan kalabalığında O’nunla buluşamayabiliriz. Kesinlikle oradadır ama gizleniyordur. O’nu tam olarak nerede olduğunu bulamıyoruz. Kenanlı kadın ise bize Mesih’le buluşacağımız yeri gösteriyor. Sınandığımızda, ağladığımızda, canımız yandığında, hasret kaldığımızda, O, daima içimizdedir. Mesih’in de bugünkü okuduğumuz pasajda yaptığı gibi yanıt vermeden bizi bekliyor. Varlığıyla bizi iyileştirmek için Kendisini aramamızı ve adını haykırmamızı bekliyor.

Ve sonra İsa şöyle seslenecek: “Ey insan, imanın büyük, dilediğin gibi olsun” (Matta 15:28). Bizim istediğimiz, yaşamımızın anlam kazanabilmesi için Mesih’i tanımaktır. Kenanlı kadın bize bu yolu gösteriyor.

Mesih’le buluşmanın yolları

Öncelikle imanımız, dualarımızdaki istek ve yakarışlarda Tanrı’nın sessizliğinden etkilenmemeli ve sarsılmamalıdır. Israrla dua etmeye devam ediyoruz ve Tanrı takdir ettiğinde, ruhumuz için en faydalı olan zamanda ve şekilde yanıt veriyor.

İkincisi, Tanrı, yalnızca Kendi gücünün önünde değil, esas olarak insanların önünde alçakgönüllü ve kırılmış olmamızdan etkilenir. Alçakgönüllülüğümüz samimiyet ve süreklilik arz etmelidir. Çağdaş bilge bir aziz şöyle dedi: “Alçakgönüllülük, başkalarını bizim bir şey olmadığımıza ikna etmeye çalışmak değil, kendimizi ikna etmeye çalışmaktır. İşte o zaman ancak dünyayı ve insanları Tanrı’nın yarattığı haliyle görme lütfuna sahip oluruz.” Dünyayı bizim getirdiğimiz haliyle değil. Böylece alçakgönüllülük,  içimizde yaşayan Mesih’le tanışmak için ruhsal gözlerimizi açar.

 

Arhimandrit E. L.  Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 7 numaralı broşüründen alıntılanarak tercüme edilmiştir. 18 Şubat 2024

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Ya Rab, ey Davut Oğlu, halime acı!”