Kuvvetli iman
Rab, yeryüzündeyken vaaz ederek ve mucizeler gerçekleştirerek dünyaya gücünü göstermeye, ayrıca tanrısal sözü ve ruhsal hediyelerini öğrencilerine ileterek onları kendi suretine göre şekillendirmeye başladı.
O’nun etrafındakiler, O’nun ilahi doğasını kısmen anlıyorlardı ve bu nedenle çeşitli yanıtlar veriyorlardı. Matta’nın dördüncü pazarı olarak adlandırılan bu Pazar günü, kilisemizde okunan İncil pasajı, oğlu hasta olduğunda, Mesih’e olan imanını ilan eden Yüzbaşından söz eder. Yüzbaşının bu kuvvetli imanı karşısında İsa kendisine hayran olur ve şöyle der: “Size doğrusunu söyleyeyim, ben böyle imanı İsrail’de kimsede görmedim. Size şunu söyleyeyim, doğudan ve batıdan birçok insan gelecek, Göklerin Egemenliğinde İbrahim, İshak ve Yakup’la birlikte sofraya oturacaklar. Ama bu egemenliğin asıl mirasçıları dışarıya, karanlığa atılacak” (Matta 8:8-10).
Yahudi ayartması
Maalesef insanlar kendilerini ya genellikle büyük görürler ya da iman kardeşlerinin manevi velileri gibi hissederler. Bazı zamanlar Hristiyan kimliğimizin yanında dünyevi kimliğimizi de öne süreriz ve bu bizi kibirle doldurur. Diğerlerinden daha derin imanlı olduğumuzu düşünürüz veya onları reddederiz.
Bir insan grubunun geçmişteki zaferlerini göstermekten ve bununla kardeşlerine karşı övünmekten daha boş bir şey yoktur. Bir insan grubunun sürekli olarak geçmişine atıfta bulunması, içinde bulunduğu zaman diliminde yeterince takdir görmeme korkusunun bir işaretidir. Din bilginleri ve Ferisiler, Mesih’in günahkarlar ve diğer uluslardan gelen insanlarla konuşup onları tedavi ettiğini gördüklerinde aynı tepkiyi vermemişler miydi? Tanrı-insan Efendimiz Mesih’in herkese bahaşettiği evrensel kurtuluşun sırrına inanmayan ilk kişiler Yahudi halkıydı.
Ulusların kabulü
Mesih’in hayranlığını uyandıran inanç, O’nun bir öğrencisinin veya Yahudi bir vatandaşının inancı değildi, ancak bir putperestin, bir Roma subayının inancıydı. Mesih, uluslara açıldı ve öğrencilerini Tanrı’nın Krallığı’nın Müjdesini duyurmaları, Üçlü Birliğin adıyla onları vaftiz etmeleri ve halkın her hastalığını iyileştirmeleri için onlara gönderdi.
Formun Üstü
Formun Altı
Bu nedenle Kilise, “çölde, susuzluk ve sıcaklıkta, su bulunmayan topraklarda” yaşayan halklara tüm ulusların İsa’ya güvenmesi ve kendi varlıklarını sadece O’nda bulması için Elçisel görevini yerine getirir (Yasanın Tekrarı 32:10).
Hristiyan halklar için Mesih adına herkesin kabul edilmesi, onların evrenselciliklerinin yüce boyutudur. Hristiyanlar, her şeye sahip olanlar ve hiçbir şeyi olmayanlar gibi davranırız, çünkü evrenselcilik özünde paylaşım demektir. Bu, her zaman alçakgönüllülük, incelik ve kalp nezaketi olan ruhsal kültürün paylaşımıdır. Kilise Topluluğu, her şeyi Rabbinden aldığını bilir, sadece O’nun gözlerinin bakışından varlık kazandı ve kendisini tamamen fakir olarak tanır, çünkü fakir olan varlığın bileşim duygusuna sahip değildir. Hristiyanlar, her şeyi Rabbimizden ve kardeşlerimizin tesellisinden aldığımızı hissederiz.
Mesih’in sırrının Kilise’nin yaşamında dünyanın sonuna kadar uzanması, sadece ulusların Kilise’ye kabul edilmesini değil, aynı zamanda onların tüm kültürel kimliklerini içermesini ve kilise ekümenik bedeninin işlevinde aşılmasını gerektirir.
Ortodoksluk ve gerçeklik
Bu gerçeklik, Ortodoksluğun dünyanın gerçekliğine ve Avrupa kültürünün bütünlüğüne önemli katkıda bulunmasını sağlar. Zor zamanlarda, sevgi ve fedakârlıkla her insana hizmet etmeye devam eder, çağımızın insanını, dünyanın her yerinde barış, adalet ve evrensel birliktelik için mücadele eden insanı destekler.
Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 29 numaralı broşüründen alıntılanarak tercüme edilmiştir. 21 Temmuz 2024 Pazar
† Ὁ Φ. Ἀ.
Kuvvetli iman