/ Azizlerimizin hayat hikayeleri / 29 Ekim Azize Anastasia

29 Ekim Azize Anastasia

Azize Anastasia

 

Azize Anastasia’nın doğum yeri Romadır. Azize Krallar Dekios, Valerianos ve Gallos’un krallık yaptığı dönemde yaşamıştır. Ailesi zenin insanlardı. Küçük yaştan Mesih İsa’yı o kadar çok sevdiki kendisini ona adamaya karar verdi. O zamanlar manastır bulunmadığından kendini Tanrı’ya adamak isteyen kadınlar hep beraber bir evde kalıyorlar ve insanlara yardım edip Tanrı yolunda yaşıyorlardı. İşte böyle bir eve yerleşen Anastasia Tanrı’nı hoşuna gidecek bir hayat yaşamak istiyordu. O evde bilgili bir başrahibe yaşamaktaydı. Bu rahibenin adı Sofia id ve azizeye dinini sağlamlaştırmasında yardımcı oldu. Aradan bir kaç yıl geçtikten sonra bazı putperestler bölge sorumlusuna giderek azizeyi şikeyet ettiler. Aziznin putlara tapacağı yerde Mesih İsa’yı duyurduğunu belirttiler. Efendi hemen askerlerine emir vererek azizeye yargılamak için karşısına getirtti. Askerler azizeyi tutuklamak için eve geldiklerinde başrahibe şunları söyledi:

–      Kızım bu kadar zamandır kazanmak için savaş verdiğin Tanrı’nın krallığını kazanma şansı geldi. Tanrı’yı cesaretle kabullenme zamanı geldi. Söyle bana kızım acılara dayanabilecekmisin yoksa Mesih’i redmi edeceksin?

–      Sevgili anneciğim hiç bir zaman bana eğittiklerini unutmayacağım. Bir şeyi sevdiğimiz zaman onu kaybetmemek için elimizden ne gelirse yaparız ama birde bu Mesih İsa olursa o zaman nasıl vaz geçebilirim? Günahsız olan efendim Mesih İsa adına her türlü acı çekilmeye değerdir.

Daha sonra askerler sanki azize kaçacakmış gibi onu bağladılar ve efendinin önüne götürdüler. Tatlı bir dille efendi azizeyi kandırmaya çalıştı. Başaramayınca efendi tehtitlere başladı. Bunun üzerine azize cevap verdi:

–      Beni putların tuzağına düşürmeye çalışma. Görmüyormusun senin inandığın bu tanrıların ayakları var ancak yürüyemiyorlar, gözleri ve kulakları var ancak ne duyarlar ne de görürler! Bunlar insan yapımıdır ve şeytan tarafından kullanılırlar! Bunu bilki Tanrı yalnızca birdir yalnızca Mesih İsa’dır!

Efendi bu cevaptan o kadar küçük hissettiki kendini, hizmetçilerine azizenin acımasızca azizenin suratına vurmaları ve dişlerini kırmaları için emir verdi. Daha sonra efendi azizeye tekrar tapınması için emir verdi. Azize bunu red edince efendi azizenin herkese rezil olması için onun çırılçıplak soydurulmasını emretti. Azize bu utança göğüs geriyor ve utancı yüzünden dinini red etmemek için Tanrı’ya sürekli dua ediyordu. Daha sonra şeytani efendi yere çakılı dört direğe azizenin asılmasını ve altına ateş yakılmasını emretti. Bundan başka askerlerine azize yanarken sırtını kamçılamalarını emretti. Azizenin vucudu kötüten kötüye gittikçe azizede bundan cesaret alarak Tanrı’ya şükr ediyordu. Daha sonra acımasız efendi azizenin bir tekerleğe bağlanmasını emretti. Bu tekerleğin üzerinde azizenin kemikleri kırılmaktaydı. Tanrı’nın inançlı kulu dua ederek şunları söyledi:

–      Tanrım bedenim yandı ve kemiklerim kırıldı! Tanrım sana yalvarıyorum bir kez daha putperestlerin utanması için gücünü göster ve bana güç ver!

Azizenin duası o anda kabul oldu ve azize eski sağlığına kavuştu. Artık hiç bir yarası yoktu. Efendi mucizeyi gördüğünde yenildiğini anladı ve kudurdu. Bunun üzerine işkencecilere emir vererek demir tırnaklarla bedeninin yırtılmasını emretti. İşkenceciler azizeye yaklaştıkları anda elleri kurudu ve böylece Tanrı bir kez daha sevgili kulunu korumuş oldu. Günahlarından dönmek istemeyen efendi bunca mucize görmesine rağmen bir türlü vaz geçmiyordu. Zalim efendi azizeden intikam almak için de göğüslerinin kesilmesini emretti. Azize bütün bunlara rağmen cesurca acılara göğüs geriyordu. İşkenceciler hristiyan bir kadının bu kadar acıdan sonra hala dinini red etmemiş olmasına çok şaşırmışlardı. Tabi işkencecilerin ruhları kapalıydı. Onlar azizeye acı çektirdikçe yenilmez olan Mesih İsa ile savaştıklarını anlamıyorlardı. Daha sonra azizenin tüm dişleri ve tırnakları söküldü. Efendi bu yöntemle azizenin kararını değiştireceğini zannetiyordu. Azize Anastasia bütün bu işkencelere cesaretini ve inancını kaybetmeden katlandı.

–      Neden vaktini kaybediyorsun bencil adam? Neden beni öldürmüyorsun? Neden Tanrım’la buluşmamı geciktiriyorsun? Ben beni bu kadar mucize ile koruyan Mesih İsa’mı bırakmam. Senin o cansız tanrılarına inanmam.

Efendi  sözlere sinirlenerek dilinin kesilmesini emretti. İşkenceciler hemen bu insansızca emri yerine getirdiler. Olayı gören hristiyanlardan bir tanesi biraz su alarak azizenin yanına gitti. Askerler adamı gördüklerinde tutukladılar ve efendinin emri ile de başını kestiler. Bir kaç saat sonrada azizenin boğazını kestiler ve böylece azize ruhunu Tanrı’ya teslim etmiş oldu.

Bu arada başrahibe Sofia Azize Anastasia’nın dinini kaybetmemesi ve acılara dayanması için sürekli dua ediyordu. Sofia bir gece dua ederken Tanrı’nın meleği ona görünerek azizenin işkencelere dayandığını ve bu yüzden sonsuz hayatın tacını giydiğini ona belirtti. Daha sonra bedeninin nerede olduğunu belirtti ve böylece Sofia giderek bedeni aldı. Bazı hristiyanların yardımıyla Roma’da bir kilisede defnedildi. Kilisemiz azizenin yortusunu 29 Ekim’de anmaktadır.

 

29 Ekim Azize Anastasia