Kandiller
Kandiller kiliselerimizde genellikle “Güzel Kapı” ve Kutsal İkonastasis önünde sıvı yağla yanarlar. Yanan yağ bize Tanrı’nın merhametini, saçtıkları ışık ise, ışık misali her daim parlak ve kutsal olması gereken yaşantımızı hatırlatır. Evimizde, ikona köşemizdeki kandil her gün ve özellikle bayram günlerinde yakılmalıdır. Bu şekilde karanlıkta değil, Tanrı’nın ışığında yaşamak istediğimizi göstermiş oluyoruz.
Üç ve Bir olan Tanrımızın adı “üç güneşli uluhiyet”tir. Bu gerçeği Pentikost Pazarı’nda Kilisemizde terennüm edilen bir troparion[1] şöyle ifade eder: “Baba Nurdur, Oğul Nurdur, Kutsal Ruh Nurdur”. Yaradılışın ilk gününde Tanrı’nın ışığı yaratmasının nedeni de budur. (Yaratılış 1,3)
Dolayısıyla Kilisemiz, Mesih’in ışığının her yerde parlamasını ister. Bu yüzden Kutsal Teslis’in belirdiği güne (6 Ocak) Işıklar Bayramı denir.(Fota) Kilisemiz, her müminin Işığın çocuğu olmasını ister. (Efesliler 5,8) Bu nedenle, yeni aydınlanana yani yeni vaftiz olan kişinin eline yanan bir mum veririz. Mabetlerimizde avizeler ve kandiller, ikonostasisin ve diğer ikonların önünde mumlar ve kandiller yakılır. Kutsal Sunak’ta hiç sönmeyen bir kandil yanar.(Her Kutsal Cumartesi günü Yeruşalim’de Mesih’in mezarından çıkan Kutsal ışıkla yakılır)
Bu yüzden evimizin ikonostasisinde (dua ve ikona köşesinde) bir kandil yakıyoruz. Bu, Tanrı’ya ve azizlerimize günlük küçük bir fedakarlık ve adaktır. Bu, bu evde yaşayanların nur ehli olduğunu ve buna göre işlerinin parlak olduğunu gösterir.
Son olarak, kandil yakarak, “şeytan ve melekleri için hazırlanmış” (Matta 25:41) “dışarıdaki karanlıkta” (Matta 25:30), değil, ışıkla, Tanrı’nın ışığında yaşamak istediğimizi ifade etmiş oluruz.
[1] *Troparion : Herhangi bir ilahiye Troparion denebilir; ancak sözcük daha yaygın olarak güne özgü Apolitikionu veya bir Kanonun dörtlüklerinden birini ifade eder. Çoğul hali Troparia’dır.