Önceliklerin Güvence Altına Alınması
Rab, Orucun Beşinci Pazar’ında okunan İncil parçasında belirtildiği gibi Kutsal çilelerine doğru ilerliyor. Diğer taraftan, öğrencileri öncelikler istiyor. Onlara çarmıhtaki ölümünü önceden bildirirken, onlar, kehanetin trajedisini pek anlamadan, dünyevi hırsların etkisi altında ayrıcalıklarının peşindeler. Yakup ve Yuhanna, önceliklerini güvence altına almak için aceleci davranarak diğerlerinin önüne geçmeye çalışıyorlar.
O’na “Öğretmenimiz, bir dileğimiz var, bunu bizim için yapmanı istiyoruz” (Markos 10:35) dediler. İsa onlara, “Sizin için ne yapmamı istiyorsunuz?” diye sordu (10:36). “Sen yüceliğine kavuşunca birimize sağında, ötekimize de solunda oturma ayrıcalığını ver” (10:37) dediler. Rab, onlara üzüntüyle bakarak “Siz ne dilediğinizi bilmiyorsunuz” (10:38), diyerek tek bir yanıt verdi. Yani, “ben size fedakarlıklar hakkında konuşuyorum ve siz öncelik sahibi olmayı arzuluyorsunuz.”
Sonsuz yücelik
İki öğrenci, O’nun krallığının duyusal ve dünyevi olduğunu düşünerek Mesih’ten insan tarafından belirlenen bir görkem istiyorlardı. Ancak Mesih, onların düşüncelerinde var olan yanlış inancı düzelterek, «kase»den gelen, çile ve çarmıhtan geçen acılarda olduğunu gösterir.
Mesih’in Yakup ve Yuhanna’ya söylediği, bugün birçok kez tekrarlamak zorunda kaldığı şey nedir? Arzularımız ve isteklerimiz ne kadar küçük? Onur, ayrıcalıklar, üstünlük, güç, para, şan, dünyevi egemenlik gibi şeyler istiyoruz. En trajik olan şey ise, bunları tüm bu şeyleri küçümseyen ve onların küçüklüğünü açığa çıkaran O’ndan istememiz.
Birçok kez Rabbimizin dualarımızı duymadığını düşünerek şikayet ederiz. Ancak çok önemli bir şeyi unutuyoruz. Aslında O’nu istemiyoruz, sadece ve sadece O’ndan bir şeyler istiyoruz. Bu yüzden Mesih, isteklerimize yanıt veremez çünkü ne istediğimizi bilmiyoruz.
Öncelik edinme hastalığı
Öncelik hastalığı, sadece iki öğrenciyi değil, diğerlerini de etkilemişti. Öğrenciler tarafından Yakup ve Yuhanna’ya beslenen öfke, aslında herkesin aynı tutkuyu taşıdığını ortaya koyuyordu. Diğerleri önceden harekete geçenlerin kıskançlığına kapılmışlardı. Bu sırada Mesih, onları yanına çağırdı ve şöyle dedi: “Bilirsiniz ki, ulusların önderleri sayılanlar, onları egemenlik hırsıyla yönetirler, ileri gelenleri de onlara ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, diğerlerinin hizmetkârı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, hepinizin kulu olsun” (10:43-44).
Kurulu düzenin köklü değişimi
Gerçek büyüklük, kibirde, gürültüde ve diğerlerini ezmekte bulunmaz. Unvanlarla ve gürültüyle kanıtlanmaz. Sadece alçakgönüllü sevgi ve komşusuna saygılı hizmette bulunur. Bu, onun elde edilmesi için en güvenli yoldur. Bu, kurulu düzenin köklü değişimidir. Eskiden büyüklük, kaç kişiyi yönettiğinizle ölçülürdü. Mesih’ten sonra ise kaç kişiye hizmet ettiğinizle ölçülüyor. Büyüklüğün kriteri güç değil, samimi hizmettir.
Azizlerin orduları hizmeti egemenlik haline getirerek ve insan yaşamını gerçek anlamda güzelleştirerek gerçekten bu sevgi devrimini gerçekleştirdiler. Bencillik ve boş hayal kavramının hüküm sürdüğü çağımızda, böyle bir dönemde, insanlar mümkün olduğunca az vermek ve mümkün olduğunca çok almayı arzular ve çabalar. Ortodoks tutum bu eğilime karşı tamamen zıttır. Doğru tutum, “diğerlerinden ne bekleyebilirim” değil, “sevebilir miyim”dir.
Büyüklük, beklenmedik fırsatları beklerken değil, günlük basit gerçeklikte, diğerlerine hizmet etmeye hazır olduğumuzda, herhangi bir karşılık veya tanınma talep etmeden bulunur. Kilisemizin Azizlerini hatırlayalım, onlar sevgileriyle insan topluluklarını canlandırdılar. O zaman, Rab’bin bu sözlerinin işaret ettiği yolun ne kadar muhteşem olduğunu daha derinden hissedeceğiz: “Aranızda büyük olmak isteyen, diğerlerinin hizmetkârı olsun.”
Bu içsel bir büyüklüktür, çünkü bu, bizi aslında Mesih’e, insanların Büyük Hizmetkârına benzeten bir şeydir. O, hizmet edilmek için gelmedi, ama hizmet etmek ve ruhunu birçokları için fidye olarak vermek için geldi. Bu, O’nun yoluna uygun olarak, O’nun yüceliğine doğru, nihai amaç olan “tanrısallaşma”ya doğru hayatımızın dönüşümüdür.
Rab’bin Sesi (Foni Kiriou) 16 nolu broşürden alıntılanarak tercüme edilmiştir. 21 Nisan Pazar 2024