Ruhani ve halkın Kutsal Komünyonu
(12.6.22)
Kutsal Komünyon öncesi son duaların okunmasının ardından, Ruhaniler kilise düzenine göre komünyon almaya gelirler. Her birisi öncelikle diğer ruhanilere saygıda bulunur (önünde eğilir), sonrasında halka yönelerek bağışlanma diler ve bağışlanma verirler. Eğer ayini yöneten kişi Episkopos ise ilk komünyonu kendisi alır, devamında kendisiyle beraber ayini icra eden rahip ve diyakonlara komünyon verir. Komünyonda ilk önce Beden alınır. Ruhaninin bu komünyonu tek başına almasının sembolik açıdan derin bir anlamı vardır.
Kutsal Sunağın önünde eğilip onu öptükten sonra, sağ avucunu Kutsal Tepsinin üzerine uzatır ve sol eliyle Kutsal Beden’in küçük bir parçasını alır ve açık avucunun içine koyarak şöyle der: “Rab, Allah ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in değerli ve tamâmen kutsal bedeni, ben lâyık olmayan Rûhânî ……………’ye günahlarımın bağışlanması ve ebedî hayat için veriliyor.” üçüncü kişiyi kullanır ve bu üçüncü kişi Mesih’tir. Ruhaniye Komünyonu veren Mesih Kendisidir. Devamında da imanlılara ruhaninin eliyle komünyonu da O dağıtır. Bundan dolayı Ruhani imanlıya komünyon verirken “Allah’ın kulu…..… hissedar oluyor” ifadesini kullanır. Ayrıca bu ifadelerden yola çıkarak ve yine bir duada hatırlatıldığı gibi anlıyoruz ki, Rabbimiz İsa Mesih “hem sunan hem de sunulan”, yani her şeyde bizi kullanarak ve bizi onurlandırmak için yapıyor.
Tam da bu noktada Kilise Pederlerinden güzel bir sözü hatırlamaya değer: “Rahip, Rabbin kutsal Kanını ve Bedenini tüm gelenlere sunan kişidir. Ama Mesih kutsal lütufunu sadece hak edenlere bağışlar ve sadece onlarla birleşir.” Bu demektir ki, her şey O’nun gözetimi altında gerçekleşir. Bu gerçeklikten yola çıkarak, komünyon aldığımız zaman, Rabbin iç dünyamıza dair her şeyden haberdar olduğunun farkında olalım ki, temiz vicdana sahip olalım. Mesih, sadece bu adımları izlersek Rahibin eliyle bizlere komünyon dağıtacak ve kendisiyle birlik içinde olmamıza izin verecek.
Diyakosun “Allah korkusuyla, iman ve sevgiyle yaklaşınız” sözleri üzerine, komünyon almaya gelecek olan imanlıların kendilerini hazır hale getirmeleri demektir. Tanrı korkusu, iman ve sevgi, komünyon almaya gelen bizlerin içsel ruh halimizi ifade eder. İman, bizleri Kutsal Komünyon’a götüren yolun başıdır. Sevgi ise bu yolun sonu. İnsanın içinde Mesih’i kabul ettiği an sevginin yükseldiği, adeta zirveye çıktığı andır. Kutsal sevginin sunulduğu an, insanlık sevgisinin zirveye ulaştığı ve adakları kabul ettiği andır.
Ilahi Litürjiyi icra eden ruhban, Rabbin Kutsal Beden ve Kanını sunarken her imanlıyı da kendi ismiyle çağırır. Bu isim, Peder-Oğul-Kutsal Ruh adına vaftiz edildiğimizde, Tanrının oğlu olarak kabul gördüğümüzde bizlere verilen isimdir. Burada zikredilen isim aynı zamanda insanın ruhsal köklerini de ortaya çıkaran isimdir.
Kutsal Komünyonda gerçekleşen durum insanın Tanrı ile kişisel buluşmasıdır. İnsan, Kutsal Komünyon ile Mesih’in Kutsal Kanına karışır, bir bakıma Kutsal Bedenini giyinmiş olur. Efendimizin kutsal Kanının bizimle karışması aynı zamanda yaşamlarımızın da O’na göre biçimlenmesi demektir. Böylelikle daha güçlü ve kutsal fertler haline gelirken, nihai hedefimiz olan Tanrı Krallığına sarsılmaz bir biçimde ilerlemiş oluyoruz.
İmanlıların Kutsal Komünyonu almasından sonra Ruhani “Ya Rab Allahımız, halkını kurtar ve mirasını mübarek kıl” diyerek Kutsal Kaseyle halkı kutsar. Kutsamayı alan halk zafer sevinci içerisinde şu ilahiyi okur: “Gerçek nuru gördük.” Kutsal Komünyon ile imanlı içinde gerçeğin ışığını kabul etmiştir. Ruhu, adalet ışığı Mesih ile birleşmiştir. Tüm aklı ve zihniyle artık ilhamını Tanrıdan almakta ve kutsal ışığın içindedir.
Ruhlarımıza herhangi, alelade bir ışığı almadık ama adalet güneşinin tüm aydınlığını kabul ettik. Buna göre eşsiz olan ışığın Güneşin birer uydusu haline geldik. Çünkü Mesih bütün aydınlık gücüyle insanı çepeçevre sararken değer gördüklerinin içine sürekli ve enerjisini asla yitirmeyen ışığını koyuyor ve onları aydınlığına katılan insanlar haline getiriyor. Bu ruhsal deneyimleri Kutsal Komünyona katılan Kutsal Ruhla dolmuş olan Kilise Babaları da edinmişlerdi.
İmanlıların komünyonu almasından sonra Ruhani Sunağa geri gelir, Azizler ve Meryem Ananın paylarını diriliş dualarını söyleyerek Kutsal Kaseden Tepsiye taşır: “Mesih ölülerden dirildi”……
Kutsal Ayinde Mesih’in Dirilişini gördük. Komünyon için toplandığımızda nasıl faaliyet gösterdiğini gördük. Kutsal Komünyon ile şimdi onu yaşıyoruz, o varlığımızda faaliyet gösterirken, bozulmamanın ve Tanrısallığın şimşeklerini parlatarak Efendimiz olan Mesih içimizde yeniden diriliyor.
Kutsal Ayinle sürekli olarak Mesih’in ölümünü anabilir (1. Korintliler 11:26), O’nun dirilişini beyan edebildiğimizden, her Ilahi Litürjide Mesih’in Paskalyasını kutlayabiliriz.
Her Kutsal Ayin Rabbin Dirilişi ve her Kutsal Komünyon onun yaşamına katılan insanın dirilişidir. Çünkü yaşayan ruhtan yoksun bırakılan beden tek başına yaşayamayacağı gibi eğer ruh da kendisine yaşam veren Mesih’ten yoksun bırakılırsa tek başına yaşayamaz. Rabbin bizlere söylediği gibi: “Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlunun bedenini yiyip kanını içmedikçe, sizde yaşam olmaz” (Yuhanna 6:53).
Kutsal Ayin ile gerçek Paskalyaya katılıyoruz. Ve Rab’den bizleri Krallığının batmayan (ebedî) gününde bizleri yanında bulundurmasını diliyoruz. Amin.
KUTSAL AYİNİN YORUMLANMASI 37. VAAZ
Ruhani ve halkın Kutsal Komünyonu